Satın almazdık, alamazdık çoklukla. Oyuncak pek bulunmazdı. Hoş oyuncak bulunsa para bulunmazdı. Kendimiz yapardık kendi oyuncaklarımızı: Tahtadan, çamurdan, taştan, yuvarlak demir çubuktan.
**
Afili saatler yoktu bileklerimizde. Zaman kavramı güneşle başlar güneşle biterdi bizim için. Güneş saatinin ne olduğunun anlamını hiç duymadığımız, öğrenmediğimiz halde bilirdik ve kullanırdık hesapsızca.
**
Her şeylerin geç geldiği gibi elektrik de rötarlı ulaşmıştı bize. Gaz lambasının titrek ışığında okuduk ilk hikayemizi. Ödevlerimizi dirseklerimizi yere dayayarak yaptık keçenin, kilimin üzerinde.
**
Haliyle televizyon denen alette geç girdi hayatımıza. Televizyonu olmayanlar olan komşularına, akrabalarına Türk filmi olduğu günler misafirliğe giderlerdi. Haftada bir gösterilen yerli filmleri nefes almadan seyrederdik. Küçücük odaları tıkış tıkış doldurur koltuksuz sinema salonlarına çevirirdik.
**
Kızların kimisinin Türkan Şoray, kimisinin Fatma Girik, kimisinin de Filiz Akın süslerdi hayallerini. Güzel ve içleri iyilik dolu kanatsız meleklerdi onlar, bizim kızlar için.
**
Erkeklerin hepsi birer Cüneyt Arkın ya da Tarık Akan’dı. Mahallenin yakışıklı, yakışıklı olduğu kadar da cesur delikanlısı. Dünyaya ve dünyanın bütün kötülüklerine kafa tutardık onlarla birlikte.
**
Kemal Sunal’la güler, Münir Özkul’la hüzünlenirdik çok uzaklarda olsa da bize benzeyen hayatlara.
**
Uğur böceğiyle selam gönderirdik uzaklardaki sevdiklerimize; ulaşmayacağını bilerek. Başka da şansımız yoktu zaten.
**
Dostluğumuz dostluk, arkadaşlığımız arkadaşlıktı, su katılmamış. Dertlerimiz ortak, sevinçlerimiz ortaktı hepimiz için. Sevincimizi de üzüntümüzü de sonuna kadar paylaşırdık. Köyden ya da mahalleden bir cenaze çıktığında kimsenin evinde televizyon açılmaz, müzik dinlenmezdi.
**
Zordu ve meşakkatliydi hayat bizlere. Yırtık ayakkabılarla, çamur sahalarda top koştururduk, zaman sınırı olmaksızın. Topu ayağına alan herkes Maradona olurdu haline bakmadan.
**
Arabesk dinlerdik başka müzik bilmezcesine. Acılı olduğumuz için miydi, ya da dinlediğimiz için mi acılı olurduk; Ferdi Tayfur’u, Orhan Gencebay’ı Müslüm Gürses‘i.
**
Evin balkonuna çıkıp bütün mahalleye, şehre, ülkeye ve dünyaya duyuracak şekilde, gırtlağımı parçalarmışçasına haykırmak istiyorum: GEÇMİŞİMİ GERİ VERİİİNNN!!!