Geçmişe takılmayın geleceğe bakın

Gerçek muhâsebenin geçmişe takılarak değil, geleceğe bakılarak yapılan muhâsebe olduğunu ifade eden Ali Selvi, “Düne yaslanarak, bugüne basarak ve yarına bakarak yürümeliyiz” dedi.

Tüm Eğitim Yardımlaşma Araştırma Derneği (TEYAD)’nin Cuma sohbetlerinde Bağımsız Denetçi Müali Müşavir Ali Selvi “Tecrübe Paylaşımı” konulu bir konferans verdi. Lütfi Ersöz, Cengiz Numanoğlu’ndan “Sor da söylesin ” isimli şiiri okudu. Ali Selvi, içeriği tecrübe konuları olarak belirlenen; muhasebe nedir, tanımı, fonksiyonları, hayatın muhasebesi ile bugüne ve yanrına bakarak hesabımızı nasıl yapmalıyız, yarına nasıl hazırlanmalıyız, ruhî dengesizliklerin temelinde ne var vurgusu ile vefa nedir ve kimlere gösterilir, siyaset ve politika nedir ve farkları nelerdir, siyaset ve yönetim konusundan hareketle geçmişten günümüze yerel yönetimler süreci ve geleceğe bakış çerçevesinde bir sunum gerçekleştirdi.

İNSAN NEFSİ BAŞLI BAŞINA BİR PROBLEM

Selvi, “Hayatını Hiç Muhasebe Ettin mi? sorusundan hareketle muhasebe; insanın yaratılış gâyesi doğrultusunda kendisini hesâba çekmesidir. Bir işe başlamadan, bir adımı atmadan, bir sözü söylemeden önce sonunu hesab ederek hareket etmek, sonradan duyacağımız pişmanlık ve yanlış anlaşılmalara önceden mânî olmaktır” dedi. “Bu tür bir muhâsebe, kişinin attığı her adımın, söylediği her sözün, duyduğu her sesin ve aldığı her nefesin farkında olması, yaptığını bilerek yapması demektir” diyen Selvi, şunları kaydetti: “ Gerçek muhâsebe; geçmişe takılarak değil geleceğe bakılarak yapılan muhâsebedir. Düne yaslanarak, bugüne basarak ve yarına bakarak yürümeliyiz. Hz. Mevlânâ; şehvet, şöhret ve servet zaaflarını, hırs, hased, kibir ve öfke gibi duyguları ateşe benzetir. Cehennemin âlemleri yakıp yutmasına rağmen 'Hel min mezîd = daha da yok mu?' demesi gibi nefs-i emmâre de doymak bilmez. Ruhi dengesizliklerin temelinde sorgulanmayan insan nefsi, zaruret ve ihtiyaç kılıfına büründürülerek özellikle Müslümanların hayatında başlı başına bir problem olarak ortaya çıkmıştır. Bilinçaltımızda nefsimize ve isteklerine atfettiğimiz kutsallığın doğurduğu ârızalar, hakîkat arayışımızı sonuçsuz kılmış, içimizde aramamız gereken hatâları, dışımızda ve başkalarında aratmaya başlatmıştır. Psikolojik rahatsızlıklara dönüşen birçok rûhî dengesizliğin temelinde, şımartılmış insan egosunun yattığını söylemeliyiz ve hafife alınmayacak kadar önemsenmesi gereken bir gerçektir. Nefsânî zaaflar hastalık adı altında 'mazûr gösterilerek' nefse mukâvemet duyguları törpülenmiş, ve 'nefs mücâdelesi' yerini terapilere bırakmıştır. Vefa ise ;dostluk ve muhabbette sebat etme, sevgide süreklilik, bağlılık ve sadâkat... Sözünde durma, verilen sözü yerine getirme mânâlarına gelir ve asıl olarak; Âlemlerin Rabbi olan Allâh’a vefâ, Hz. Peygamber’e vefâ, Din büyüklerine vefâ, Ana-babaya ve hısım-akrabâya vefâ gösterilmesi gerekir.”

SİYASİLER HALKIN İHTİYACINI ÇÖZMEKLE YÜKÜMLÜDÜR

Siyaseti siyasetçilerin, siyaset yaparken izlediği yol politika olarak tanıtan Selvi, “Aynı zamanda devlet politikaları da olabilir. Ancak idare sanatının genel adı siyasettir. Devlet idaresinde büyük kitleler adına karar alma olayı siyasetin bir gereğidir. Meclis, seçim, bakanlar kurulu gibi oluşumlar aslında siyasetin alt elemanlarıdırlar. Bunlar olmadan da siyaset var olabilmektedir.

Nitekim meclislerin açılması çok eski bir olay değildir. Meşruti yönetimler gelmeden önce çoğu ülkede monarşi tek başına hüküm sürmekteydi. Siyasetin Kelime Anlamı At bakıcı Arapça seyis olarak karşılık bulur. Siyaset de bu kelimeden türemiş Arapça kökenli bir sözcüktür. Siyasetçi de bir at bakıcısı gibi halkla ilgilenmek, halkın sorunlarını idari düzeyde büyük kararlar alarak çözmekle yükümlü kişidir. Devlet aygıtlarını kullanma hakkını süreli veya süresiz elinde bulunduran siyasetçi halkın ihtiyaçlarını çözmekle yükümlüdür. Siyasetin ne olduğunu anlamak için iktidar kavramını da incelememiz gerekir. İktidar bir bireyin ya da grubun diğerleri üzerine kurduğu hegemonyanın adıdır. Bir erkek karısı üzerine ya da bir baba çocukları üzerine de iktidar kurabilir. Siyaset bir kesime iktidar kurma hakkı verir. Bu kesim bir siyasi parti ve onun lideri olabilir. Siyasetin sağladığı iktidarın diğer iktidarlardan farkı hem çok kapsayıcı olması hem de halk tarafından meşru görülüyor olmasından ortaya çıkmaktadır. İnsanlar birbirlerine karşı iktidarı kolay kabul etmezken devlet iktidarını siyasettin sunduğu çözümlerden dolayı kabul etme yoluna giderler” şeklinde konuştu. TEYAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Oğuz ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Lütfi Ersöz ile Tarihi Bedesten Eğitim Kültür Derneği Başkanı Abdullah Dölek ve Mehmet Emin Tekpınar tarafından Mali Müşavir Ali Selvi'ye günün anısına dernek plâketi takdim edildi.

HABER MERKEZİ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri