Bir muhterem hoca, basın camiasına azimli olduğunu belirtmiş.
Gazetecilere adamlığı da adam gibi gazeteciliği de öğreteceğini ima etmiş.
**
Soruyorum.
Gazetecilik masa başında klavye mücahitliği yapmak mıdır?
İletişim Fakültesi'nde hoca olunca çok iyi gazeteci mi olunuyor?
**
Hangi şartlarda çalıştığımızı bilmiyorsun galiba sayın hoca!
Ama ben söyleyeyim.
**
Gecemiz ve kendimize ayıracak vaktimiz yok.
Başımız dolu.
Adı dinlenmek ise haftada sadece bir gün dinlenebiliyoruz.
**
O ülke senin bu ülke benim gezip boy boy fotoğraf atamıyoruz.
Gezdiğimiz tek yer özel haber için ya Alaaddin ya da Zafer.
Belki de ayda yılda haber için gittiğimiz bir ilçe.
**
Yürümekten ayaklarımızın altının şiştiğinden haberiniz yok.
Size kalırsa atıp tutmak ne kadar da kolay!
**
En küçük bir eleştiriye dahi gelemeden biz gazetecilere bu gibi ağır ithamlarda bulunmanız açıkça mesleğimize yapmış olduğunuz çirkin bir saldırıdır.
**
Siz kendi hayal dünyanızda bize nasıl adamlığı öğretiyorsanız biz de size gazetecilere karşı bir özür borcunuzun olduğunu bildirmek istiyoruz.
**
Ayrıca bundan sonra bir söylerken bin düşünmenizi rica ediyoruz.
Halk ile iç içe olan siz değilsiniz, bizleriz.
**
Profesör veya doçent olmak bir şey ifade etmiyor.
Önemli olan güzelce anılabilmek.
Profesör olup da adam olamayan binlerce insan tanıdık