Mehmet Altan, “ Mali İmparatorluk ne demek? İsimli yazısında özet olarak şöyle diyor: “Osmanlı imparatorluğu mali bir imparatorluk tu…”
Ne demek?
Üretimle, üretmekle, teknolojiyle fazla alakası yoktu demek. Hazinede para kalmayınca fütuhata, ganimet toplayarak parasal durumunu yani maliyesini düzeltirdi” (1).
Söz konusu yazar, yağma kültürü buna bağlamaktadır. Darbecilik, yargısız infaz olarak ortaya çıkan devlet terörünün, “6–7 Eylül” 1955, 9 Eylül 2009 olayları sırsında meydana gelen yağmacılığın sebebi budur, demek istemektedir.
Yine söz konusu yazara göre, biz fütuhat peşinde koşarken,” üretim imparatorlukları” hayvanlardan elde ettikleri “enerji gücünü” artırmaya çalışıyorlarmış, hayvan boyunduruklarının şeklini ve şemailini bu nedenle tartışıyorlarmış… Üretimden kopuk bir ganimet kültürü o zamandan beri mirasmış.
Malumunuz, Türkiye’de on senede bir darbe yapan ittihat ve terakki zihniyetidir. 2004- 2005 yıllarında da “Ergenekon” adı altında darbe yapmaya teşebbüs etmişti; ama muvaffak olamadı. Şimdi Silivri’de yargılanmaktadır / yargılanacaktır. 6–7 Eylül’de özel harp operasyonu ile İstanbul’da gayrimüslimlerin mallarını yağmalayan aynı zihniyettir. Söz konusu yazarın ifadesiyle, 6–7 Eylül olaylarına, “özel harp operasyonuydu” diyen Güneydoğu’da 1993–1995 yılları arasında elli beş faili meçhul cinayetten sorumlu olarak tutuklu bulunan eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz’dür. 9 Eylül’de İstanbul’da meydana gelen sel felaketinde mağdur olanların mallarını yağmalayanlar da aynı zihniyetin ürünüdür.
1977 Ağustos ayında askere gitmiştim. Tuzla Piyade Okulu’nda yedek subay öğrencisi iken Harita Dersi’nde ismini unuttuğum bir general şöyle demişti: “Osmanlı, harita kullanmasını ve rakım ölçmesini bilmezdi. İstediği zaman eline bir sopa alırdı. Haydi, falan yeri fethedelim, derlerdi ve fethederlerdi.” Bu söz üzerine şok olduk, bir söze kadir olamadık. Doğrusu, asker olduğu için biraz da çekinmiştik.
Falan yeri veya bir bölgeyi yahut bir ülkeyi fethetmek ve üç kıtaya hükmetmek cehaletle mümkün mü? Madem siz o kadar bilgilisiniz, harita kullanmasını ve rakım ölçmesini biliyorsunuz; o zaman devlet erkânı, “PKK terör örgütü sadece askeri tedbirlerle önlemez” diye neden söylemektedir?
Marazlı insan gerçekleri göremez. Böyle mesnetsiz, delilsiz konuşurlar ve yazarlar. Yağma kültürü, kendi kültüründen kaynaklandığını bir türlü görmek istemez.
İslam’dan yağma kültürü oluşmaz. Çünkü İslam, barış, esenlik, hak- hukuk ve adalet demektir. Öldükten sonra dirilmeyi ve hesabı esas alır.
Yağma kültürü, hesabı esas almayan Batı kültürünün mahsulüdür. Mesela Arjantin’de enflasyondan dolayı mağazaların, marketlerin yağmalandığını radyolardan işittik, televizyon kanallarında seyrettik. Ülkemizde Arjantin’de yapılan geniş çaplı yağmalama neden olmuyor? Halkın Müslüman olması, zekât, sadaka ve yardımlaşma duygusunun mevcut olmasıdır.
İttihat ve terakki zihniyeti sona ermediği müddetçe darbeciliği, yargısız infaz olarak ortaya çıkan devlet terörünü, “6–7 Eylül” 1955 – 9 Eylül 2009 olayları sırasında meydana gelen yağmacılığa benzer yağmacılığı önlemek mümkün değildir.
Bu zihniyet, komitacı bir zihniyettir. Bu zihniyet, Tevfik Fikret’in şu dörtlüğünün kapsadığı zihniyettir.
Toprak vatanım, nev-i beşer milletim
İnsan, insan olur ancak, buna izanla inandım
Şeytan da biziz, cin de, ne şeytan ne melek var;
Dünya dönecek cennete insanla, inandım...
Mehmet Altan bu zihniyettedir. 06. 07. 2009 tarihinde Star gazetesinde yayımlanan “Irk ırkçısı, din ırkçısı, mezhep ırkçısı...” isimli yazısında Tevfik Fikret’in bu dörtlüğü çerçevesinde dünya vatandaşlığını savunmuştu ve insan olmanın, bu dörtlüğe iman etmenin gerekli olduğunu söylemişti.
Aynı zihniyetten olan Kıbrıs’taki Öğretmenler sendikası, 3 Ağustos 2009 tarihinde din eğitiminin anayasal güvence altında olmasına rağmen ülkedeki yasal Kur’an Kursları askere bağlı görev yapan KKTC Polis Genel Müdürlüğü nezaretinde basmış. Devlet televizyonu BRTK da bu baskınlara alet edilmiş. Haklarında hiçbir yasal işlem de yapılmamıştır. Dışişleri Bakanı Sayın Ahmed Davudoğlu’nun hazırlattığı rapora göre, Öğretmen sendikası (KTÖS) üyeleri, kursların kaçak olduğu görüntüsünü vermeye çalışmıştır (2).
Bu marazlı zihniyetin varlık sebebi, marufun yani aklın ve vahyin meşru gördüğü hususları ortadan kaldırmak ve bütün olumsuzlukları da cambaz misali marufa yüklemektir.
Bu öyle bir zihniyettir ki, güneşten yarasa gibi rahatsız olur. “O bir melikedir” isimli Arapça kitapta ifade edildiğine göre, 0rtodoks mezhebinden olan bir Rus kızı, beş- on arkadaşı ile birlikte ticaret maksadıyla Suudi Arabistan’a götürülüyor. Orada kötü yola düşürülmek istenildiğini fark edince bir aileye sığınıyor ve o ailenin oğlu ile evleniyor, araştırma sonucu Müslüman oluyor ve başını örtüyor; tesettüre azami derecede riayet ediyor. Rusya’ya dönünce bu yüzden ailesi onu zincire vuruyor ve günlerce işkence ediyor! Bunun telkiniyle Müslüman olan kız kardeşinin bir hilesiyle kurtuluyor. Kız, ailesine yıllanmış şarap ikram ediyor. Zilzurna sarhoş olunca zincirin anahtarını ağabeyinin cebinden alıyor ve kardeşini kurtararak hastaneye yatırıyor.
Demek istiyorum ki, bu zihniyet söz sahibi olduğu müddetçe dünya maruf ile kucaklaşamayacak ve köle düzeni devam edecektir. Bu durum anlaşılmıştır.
Fütuhatın sebebi, din ve vicdan hürriyetinin önünü açmaktır. Rüstem, Rebi’î den Arapların İran’a akın etmelerinin sebebini sormuş, Rebi ‘de şu cevabı vermişti: “ Maksat, bu milletin, yaratıklara değil, yaratana ibadet etmesini sağlamaktır” (3).
Bütün İslam âleminin Ramazan bayramını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Kaynaklar
1. Star, 12 Eylül 2009
2. Zaman Gazetesi, 17 Eylül 2009
3. Asr-ı Saadet, C,4, S: 286.