Aylardır gündemi meşgul eden TFF, MHK ve Disiplin Kurulları kararları, dolayısıyla oluşan Kaos ortamı Türk Futbolunu günden güne dibe sürüklüyor. Ben bir Fenerbahçeli ve futbolsever olarak olayların bu noktaya gelmesinden utanç duyuyorum. Premier lig, La liga, Bundesliga, Seri A gibi liglerin müsabakalarını izledikten sonra bizim süper ligimiz futbol zevkimi öldürüyor.
Bir benzetme yapmak gerekirse Diğer liglerde maçlar 5.6. Vitesle otobanda yol alan bir otomobil gibi vızır vızır akıyor. Keyif veren bu maçları izlerken heyecanlanıyoruz. Türkiye Süper ligde ise maçlar sanırsınız ‘LPG’li bir kamyon, tonlarca yüküyle 1. Viteste Rampa çıkıyor. Futbol maçları izlemiyor da eziyet çekiyor gibiyiz. Bu nedenle çoğu maçı da zaten seyretmiyoruz.
Peki, ne oldu da futbolu katlettik. Benim değerlendirmelerimden bazıları şöyle:
Sayın Cumhurbaşkanımız üyesi olduğu Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısına katıldıktan sonra Fenerbahçe başkanının lig maçını izleme davetini, yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için nazikçe reddetmişti.
Bence bu davranış şekli Türkiye Ligleri için çok doğru bir yaklaşımdı. Ancak ilerleyen zamanlarda tribünlerde horon tepen bakan ve milletvekilleri, kulüp başkanlarıyla çok samimi pozlar veren siyasiler ve belediye başkan adayları da gördük.
O halde Sayın Cumhurbaşkanının tutumu ve duruşu açıkça bilinirken, kabinesinde olan bakanlar, milletvekilleri ve belediye başkanları veya adayları Sempati duydukları, taraftarı oldukları kulüplerle iç içe olma mesajları vermeyi nereden ve nasıl çıkardılar? Böylece Futbola siyaset karışmadı mı? Ve bu durumdan TFF, MHK ve diğer kurullar ister istemez etkilenmedi mi?
Bir başka boyut ise hakemler ve maçlara nasıl atamalar yapıldığı. Müsabaka hakemlerinin değerlendirmesinde doğru puanlamaların yapılmadığı, sonraki haftalarda belirlenen atamalarla bariz bir şekilde ortada. Bunu düzeltmek için çalışmak yerine, kendi Ali menfaatleri her şeyin önünde olan futbol yöneticileriyle bu ortam düzelir mi?
Bu zihniyet A dan Z ye temizlenmek zorunda. TFF ve tüm kurullarına sil baştan bir yapılanma gelmeli. Doğru bir futbol anlayışı, Tarafsız ilkeli, dürüst hakemler ve bu sistematiği sürdürecek kurullarla, yönetici kadrolar oluşturulmalı. Yoksa sadece TFF ya da MHK başkanlarının değişmesi, bizleri aynı tas aynı hamam kokuşmuş futbol düzenini izlemeye mecbur eder.
Bu yeni sistemi oluştururken Hakem puanlamaları TFF içindeki belli başlı kişilere bırakılmamalı. Bugün ki puanlama sistemi en direkt de olsa menfaat ilişkisine dönüşebiliyor. Hakem performanslarını artırmak için dönüşümlü ve çapraz puanlamalar yapılmalı. Ve şüphe duyulmayacak bir şeffaflık sağlanmalı.
Ayrıca bu puanlamalarda sadece yurtdışından eski hakemler değil hem yurtiçinden hem yurtdışından her maç ve hakem için farklı futbolseverlerin görüşleri de dikkate alınmalı.
Son olarak da, milyarlarca doların döndüğü futbol sektöründe terör örgütleri ve mafyaların bu dönen Ranttan kendilerine pay almak istememesi düşünülemez. Buna karşı alınan tedbirler çok sıkı olmalı.
Terörün futbolumuzda bıraktığı tahribata şöyle geçmişe doğru bir yolculuk yaparak değinmemiz gerekir.
2000 yılında Galatasaray UEFA kupasını ardından Süper Kupayı kazandı. 2002 yılında A Milli Futbol takımımız Dünya üçüncülüğünü elde etti.
2008 yılında Fenerbahçe şampiyonlar ligi yarı finalini kıl payı kaçırmasının ardından Yine A Milli Futbol Takımımız Avrupa üçüncüsü oldu.
Ülke futbolumuz belli bir düzeye gelmişken(Avrupa’nın 5. Büyük ligi olabilirdi), 500 milyon doları bulan yayın ihaleleri ve Avrupa Futbolunda yer sahibi olabilecek takımlar kurulurken 2011 şike kumpası ile futbol ve paydaşları FETÖ tarafından yerle yeksan edildi. Sürecin başında, sonrasında ve günümüzde iyice hortlayan Bahis ve Şike mafyasına değinmiyorum bile.
Bugün yaşanan sıkıntılar o dönemin yansımaları değil midir?
Bence herkesin üzerinde düşünmesi gereken şey şudur;
FETÖ, ülkemiz için, sirayet ettiği kurumlar için bir tehdit unsuru iken Futbol ve Fenerbahçe için tehdit unsuru değil midir?
Yoksa Fenerbahçe bu örgüte karşı ‘AŞILI’ ya da ‘ŞERBETLİ’ diye mi böylece sessiz kalınıyor?
FETÖ nün ilk çarptığı duvar Fenerbahçe diye, sona kalan FETÖ kırıntılarının ve artıklarının yapılanmalarını da Fenerbahçe’nin mi ortaya çıkarması isteniyor?
Ya da deneyebilecekleri muhtelif eylemlerle yine Fenerbahçe'nin savaşması, bertaraf etmesi ve hadlerini bildirmesi mi bekleniyor?
İnanın Fenerbahçeliler olarak biz buna hazırız, yine yaparız, yine karşı koyarız. Bununla da şeref ve onur duyarız.
Ancak bilinmesini isteriz ki, Bu örgütlenmenin Fenerbahçe’ye verdiği veya vereceği zararlar bizi sadece üzdü ve üzebilir.
Ancak bu mücadeleyi kıyıdan kenardan gülerek izlerken menfaat elde edenlerin tutum ve davranışları bizim canımızı çok yakıyor, içimizi acıtıyor ve ağırımıza gidiyor. Vesselam