İnsan vücudundaki organların kendilerine özgü fıtrî vazifeleri vardır. Göz, el, ayak, kulak, zihin, kalp fıtrata uygun olarak vazifesini yapar. Kendi fıtratına yaraşır kullanılmayan organların fizyolojisi bozulur. Meselâ, göz eğer helale bakmada kullanılırsa fıtrat zedelenmez. Son günlerde hastanelere başvuran o kadar çok göz hastası var ki! Bunlar neyi gösteriyor? Tv, internet yâni ekran bağımlılığı, gözlerin haram bakışlardan korunmaması gözün fizyolojik yapısını bozuyor. Ha kezâ ayaklar hayra giderse ne âlâ şerre giderse gayri meşru işler irtikâp eder örneğin, zinâya giderse fıtrat zede görür. Böyle toplumlar iflah olmazlar. Meşru evlilikler ile sağlanan aile yuvası mutluluğu fıtrata uyan en huzurlu haldir. Misalleri çoğaltmak mümkündür.
Selim fıtrata uygun hareket eden temiz şahsiyetler yalanı, sahtekarlığı, eğriliği, kötülüğü bilmezler. Bunlar sonradan oluşan menfîliklerdir. Fıtratın gereğini yapanlar kendilerine emânet olarak verilen sağlıklarını korurlar, itidal ve denge üzere olurlar, hak yemezler, dürüst ve adâletli davranırlar, merhametli olurlar, günah işlememeye çalışırlar. Olursa derhal pişman olarak tevbe ederler. Bunları yapmayanlar fıtrata aykırı davrananlardır.
Fıtrat her zaman müstakim ve hayır istikâmettedir. Yeme-içme ihtiyâcı insanın tabiatı asliyesindendir. Ama bu yeme-içme ihtiyâcı lüzumundan fazla kullanıldığında fıtrat bozulur. Bilhassa günümüzde insanlar sağlıksız yiyeceklerle, abur-cubur atıştırmalarla, fast-food’larla sağlıklarını bozuyor, fıtratlarıyla oynamış oluyorlar. Artan obezite ve ardından yapılan diyetler fıtrata aykırılığın sonucudur.
Diğer taraftan fıtrata yakışmayan ahlâkî zayıflıklar hem kişileri hem de onların ait oldukları toplumların bozulmasına yol açar. Daha geniş çerçevede düşünüldüğünde, insanlar Cenâbı hak tarafından kendilerine sunulan ‘selim fıtrat’ı hoyratça keyiflerine uyarak, kendilerine dayatılan gündem şartlarına göre değiştirmeye çalıştıklarında fitne ve fesâdın yayılmasına neticede bugün olduğu gibi huzûrun bozulmasına sebep olurlar.
Her şey yaratılış fıtratına uygun kullanılmalıdır. Aksi tahribat doğurur. Toprağın, suyun doğasının bozulması o yörenin o bölgenin düzenini sarsar. Atmosfer dengesinin bozulması dünyâmızı içinde hava alınamaz, yaşanamaz hâle getirir. Yine ozon tabakasının delinmesi fıtrata aykırı hareketlerin sonucudur. Şahsi olarak fıtratın bozulmasından kaynaklanan problemler düzeltilebilir ancak çevre kirliliğine kadar varan toplumsal problemler çok daha büyük hasarlara yol açar. Bugün fıtrata muvafık olmayan anlayışlar iflas etmiştir.
Şunu da belirtmeliyiz, son günlerde teknolojik alandaki gelişmeler fıtrata uygun olarak tasarlanmalıdır. Aksi takdirde her şeyin içinin boşaltıldığı bir ortamda insanın hayâtı doğru yaşamasında lâzım olan değerlerin sıfırlanmasına kadar gider ki, devrimizde maalesef bu durum yaşanmaktadır. Bunları yazarken teknolojiye karşı olduğumuz anlaşılmasın. Biz teknolojik gelişmelerin fıtratı zedelemesine müsâde edilmemesi gerektiğini söylüyoruz. Bugün insanlar teknolojik yönden gelişmiş cihazlarla iç içe yaşadıklarından aldıkları radyasyonla maalesef vücut dengeleri bozulmaktadır. Yeni tasarımlarda insan merkeze alınarak fıtratın örselenmemesi sağlanmalıdır.
Ancak yaşadığımız bilgi çağında insan bâzı şeylerin farkına varmıştır. Son günlerde fıtrata dönme çabalarının arttığı görülmektedir. Meselâ, gıda maddelerindeki katkı maddelerin fıtratı bozduğu gerçeğinin idrâkı ile insanlar organik maddelere yönelmiş hatta bizzat kendilerinin oluşturdukları bağ ve bahçelerde tabii, organik ürünler yetiştirme gayretine girilmiştir. Bunlar sevindirici gelişmelerdir.
Netice olarak şunları söyleyelim; İslam fıtrat dînidir. Müslüman evvela kendi kişiliğini inşa sürecinde fıtrata uygun bir seyir izlemelidir ki, düzgün davranışlar icra edebilsin. Bilindiği gibi hayâta geliş gâyemiz bir imtihandan ibârettir. Mümin bu imtihan dünyâsında hayâtını fıtrata uygun davranışlarla yönlendirirse sırâtı müstakim yolunda şaşmadan mesâfe kat eder. Bunun tersinde insan yolunu şaşırır, kendisine yakışmayan bozuk davranışlar içine girer. Unutulmasın ki ancak Hakk’ın emir ve yasakları fıtrat sapmasını önler. İşlenen günahlar fıtratı zedeler, rûhu aşındırır. Dua, tevbe ve istiğfar fıtrat zedesini tâmir eder, aşınmanın önüne geçer. Fıtrata uygun bir hayat yaşamak her doğan canlı için en muvafık hayat tarzıdır vesselam.