Finansman giderlerine kısıtlama uygulanması işletme maliyetini artırdı

Kullanılan yabancı kaynağın öz sermayeyi aşan kısmına ilişkin; faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan giderlerin yüzde 10’unun gider olarak gösterilememesi zorda olan işletmelere yeni bir yük daha getirdi.

Resmi Gazete’de 4 Şubat’ta yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile getirilen finansman gideri kısıtlaması, daha uygulama başlamadan işletmelere olan maliyeti arttı. Kararname ile işletmelerin kullandığı yabancı kaynağın öz sermayeyi aşan kısmına ilişkin; faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yaptıkları giderlerin yüzde 10’unun gider olarak gösterilemeyeceği hükme bağlanmıştı. Bu hüküm 1 Ocak 2021’den itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanacak. Kararın çıktığında Merkez Bankası dolar satış kuru 7.14 seviyesindeydi, cuma günü ise serbest piyasada dolar 8.10 liraya kadar yükseldi. Böylece daha ilk vergilendirme döneminde şimdiden kur farkı maliyeti yüzde 13.4 civarında artış gösterdi. Aynı süreçte Merkez Bankası, politika faizini 2 puan artırırken, bankaların ticari kredi faizleri de yüzde 25 seviyelerini gördü.

Öte yandan Cumhurbaşkanlığı Kararının uygulama tebliği ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlandı. Tebliğ taslağında da işletmelerin yükünü artıracak hükümler yer aldığı kaydediliyor.

EMRE KARTALOĞLU:
Zor durumdaki işletmelerin sorunları büyüyecek

Düzenlemeyi DÜNYA’ya değerlendiren TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, özellikle döviz borcu olan işletmelerin kur artışlarından olumsuz etkilendiğini söyledi. Kurda yaşanan ani yükselişlerin, işletmelerin tedarik maliyeti yanı sıra bu tarz vergi mevzuatı kaynaklı düzenlemelerden dolayı, üretim maliyetlerini de artıracağını söyleyen Kartaloğlu, “Döviz borcu olan işletmelerin kur değişiminden dolayı kur farkları ve komisyon gibi ödemeleri kazanç tespitinde yüzde %10’unun gider olarak kabul edilmemesi ekstra bir maliyet yaratacaktır. Zor durumda olan işletmeler için sorunların büyümesine sebep olacaktır” diye konuştu.

Gider kısıtlamasını “gizli vergi artışı” olarak nitelendiren Kartaloğlu, işletmelerin artan maliyeti fiyata yansıtacağını ve bunun da enflasyonist etkisi olacağını bildirdi. İşletmelerin pandemi döneminde dış kaynak ihtiyacında dikkat çekici artış yaşandığını vurgulayan Kartaloğlu, zaten zor günler yaşayan işletmelerin böylesine bir dönemde maliyetlerindeki artışın mükellefleri iyice zor duruma sokacağını belirtti. Kartaloğlu, giderlerin tamamının hasılattan indirilmesinin önemine işaret ederken, bunun doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını da olumsuz etkileyeceğini bildirdi, kayıt dışılığın artacağı uyarısında bulundu.

NAZMİ KARYAĞDI:
Kur farkı ve faizin arttığı dönemde sakıncalı

Gelir İdaresi E. Strateji Geliştirme Daire Başkanı, Yeni Ekonomi Danışmanlık A.Ş. Kurucu Ortağı Nazmi Karyağdı, karar ve tebliğ taslağının işletmeleri sıkıntıya sokacak hükümler içerdiğini söyledi. Türkiye’de 2003 yılında enflasyon muhasebesine geçilmesiyle birlikte, finansman gideri uygulamasının Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarından çıkarıldığını hatırlatan Karyağdı, 2012’de her iki kanuna da yeniden eklenen düzenlemelerin Cumhurbaşkanlığı kararı yayınlanana kadar aktive edilmediğini kaydetti. Reddedilecek finansman giderlerinde oran belirlenmesinin; enflasyon, faiz ve kur farklarının arttığı bir dönemde yapılmasının sakıncalı olduğunu kaydeden Karyağdı, artan finansman giderlerinin bir kısmının kabul edilmemesi, hem yeni yatırımları hem de devam eden yatırımları olumsuz bir şekilde etkileyeceğini bildirdi.

Tebliğ taslağında yükü artıracak hükümler var

Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan Kurumlar Vergisi Genel tebliğ taslağını da değerlendiren Karyağdı, bunun müteşebbisin yükünü artıracak, hakkaniyetle bağdaşmayan düzenlemeler içerdiğine dikkat çekti. Taslağa göre, kredi sözleşmesinin yapıldığı tarihin önemi bulunmadığına vurgu yapan Karyağdı, “Oysaki 1.1.2021’den önce sözleşmesi imzalanmış krediler finansman gider kısıtlamasına girmemelidir. Aksi takdirde yatırımlar için fizibilite yapılırken hesaplanan finansal maliyetlerde artış olacak, yatırımın getiri miktarı ve süresi gibi hesaplar da şaşacaktır” dedi. Karyağdı, gider kısıtlamasının, yıllık yerine üç aylık geçici vergi dönemleri itibarıyla uygulanmasının ek bürokrasi yaratacağını belirtti.

Kur farkı gideri dikkate alınıyor, geliri alınmıyor

Yabancı para cinsinden borçlanmalarda kur farkı giderlerinin dikkate alınıp kur farkı gelirlerinin dikkate alınmamasının hakkaniyete uymadığını dile getiren Nazmi Karyağdı, “Hele ki kurların bu kadar oynak olduğu bir ortamda bir geçici vergi döneminde artan kur nedeniyle kur farkı giderini KKEG (Kanunen Kabul Edilmeyen Gider) yazan işletme, sonraki dönemde kurun düşmesi nedeniyle kur farkı gelirinin tamamını dikkate alabilecektir. İşte bu sebepten ötürü de gider kısıtlaması yıllık olmalıdır” diye konuştu.

Vergi incelemeleri için önemli bir risk kaynağı

Nazmi Karyağdı, tebliğin grup şirketlerinin finansman aktarımıyla ilgili bölümünü şöyle değerlendirdi: Grup şirketlerinden kredibilitesi yüksek olanın borçlanarak, kredibilitesi düşük olana bu borcu aktarması halinde finansman giderinde kısıtlama yapılmakta ancak finansman gelirinin tamamı dikkate alınmaktadır. Yani finansman gideri ile gelirinin birbirlerinden mahsubuna izin verilmemektedir. Bu durum ise tamamıyla hakkaniyete aykırıdır.” Enflasyonun arttığı, faizlerin yükseldiği, kur farkı giderlerinin zirve yaptığı bir ortamda işletmelerin finansal sıkıntılarının daha da artacağını kaydeden Nazmi Karyağdı, “Üç ayda bir özsermaye hesabı yapılarak, finansman giderlerinin ayrıştırılması işlemlerinden kaynaklanabilecek olası hatalar ise gelecekte yapılacak vergi incelemeleri için önemli bir risk kaynağı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Örnek tebliğe göre gider oranı nasıl hesaplanıyor?

Gelir İdaresi Başkanlığı, Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde değişiklik öngören tebliğ taslağını internet sayfasında yayınladı. Tebliğde yer alan bir örneğe göre, özkaynağı 2 milyon lira, yabancı kaynağı 2.5 milyon lira olan işletmenin finansman gideri ise 200 bin lira. Devam eden yatırımı dolayısıyla finansman giderinin 60 bin lirasını yatırım maliyetine ekleyen işletme, finansman gideri kısıtlaması hesabını (200.000-60.000 TL) 140 bin lira üzerinden yapacak. Buna göre, yabancı kaynakları özkaynağının 500 bin lira üzerinde olan şirket, yabancı kaynağı, özkaynağını yüzde 20 oranında aştığı için 140 bin liralık finansman maliyetinin yüzde 20’sinin (28 bin lira), yüzde 10’unu (2 bin 800 lira) gider unsuru olarak kullanamayacak.

1 Ocak 2021'den itibaren işletmelerin kullandığı yabancı kaynakları içeriyor

4 Şubat'ta Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı uyarınca yabancı kaynağın öz sermayeyi aşan kısmının yüzde 10’u vergiden indirilemeyecek. 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının yüzde 10’u gelir ve kurumlar vergisi kazançlarının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacak.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri