Atiker Konyaspor'da “kocaman” bir kriz olduğu ortada...
Kimse “yok böyle bir şey” dersede inandırıcı olmuyor, daha doğrusu futbolu bilenler bunu yemiyor artık...
Çünkü, kriz var...
Önemli olan nasıl çıkabiliriz bu krizden?
Ya da nasıl atlatabiliriz bu travmayı?
Bunun cevabını finale kalarak alabiliriz...
Ve birbirimize daha sıkı sıkıya sarılarak...
Tabi ki de takımın yanında olarak...
Dünya'nın sonu değil kaybetmek...
Yeter ki, umutlarımızı kaybetmeyelim...
İzin vermeyelim veya “buyrun” demeyelim...
İzin verirsek kaybederiz...
Esas olan umutlarımız...
Kocaman krizi bir teferruat...
Gitmesi ya da gitmemesi, final yolundan çevirmemeli bu şehri...
Kocaman gidiyor diye kimse karalar bağlamasın, ağıtlar yakmasın, destanlar düzmesin...
Herşeye rağmen, bu takımın final yolu açık...
Konya'yı, Konyaspor'u bu kriz yık(a)maz, final yolundan da alıkoyamaz...
Bu takımı ancak yaşadığı travmanın altında kalmak yıkar ve yolundan çevirir...
Konya da, Konyaspor da işte o zaman kaybeder...
Aslında bu kriz, özellikle de bugün oynanacak Kasımpaşa maçı öncesinde şehri bütünleştirecek, taraftarları kişilerin değil, takımının yanında olduğunu gösterecektir...
Ben böyle hissediyorum...
“Öldürmeyen acı kuvvetlendirir”mişten yola çıkarak, Konyaspor kulübünün bu badireden de rahatlıkla çıkacağına inancım sonsuz...
Kimse kulübe sırtını dönmesin yeter...
Esas bugün sahiplenmek lazım...
Akıllı, kararlı ve soğukkanlı...
İçimizdeki umutları yeşerterek ayakta kalmalı, bu kulübe gönül verenler ve bu kulübün derdiyle dertlenenler...
Dolayısıyla güçlü bir duruşla hem finale çıkarız, hem de o kupayı bu şehre getiririz...
Bazı şeyleri, daha doğrusu Aykut Kocaman'ın kendisini ve çalıştığı kulübü birebir ilgilendiren mevzularda sessiz kalışını hazzetmiyor olabiliriz...
Yönetimin de bu konudaki açıklamalarını yeterli görmeyebilir, daha net bir açıklama yapmasını talep edebiliriz...
Eyvallah...
Ayrıca talep etmekte de haklıyız...
Taraftar olarak sizin, basın mensupları olarakta bizim en doğal hakkımız bu...
Ama, bütün bunları, özellikle de bugün Kasımpaşa ile oynanacak maçtan önce erteleme zamanı...
Sümenaltı etmemek şartıyla...
Zamanı gelecektir, her şeyin bir zamanının geldiği gibi...
Bugün, takıma, yönetime, oyuncuya, “kocaman”ca sarılma ve sahip çıkma günü...
Kısacası, yeşil-beyazlı camianın, dahası şehrin kenetlenme günü...
Dünden daha sıcak, daha samimi ve daha futbol aklıyla...
Yazımın başında da söylediğim gibi, ortada “kocaman” bir kriz var, ama bu kulübe, camiaya ve şehre “kocaman başarılar”ı da yaşatan bir gerçek var...
Bunu da ıskalamamak lazım...
Eğer final yolunda son vagona binmek istiyorsak, kenetlenmeliyiz ...
Bunun başka bir yolu yok...
İzahı da...
Benim futbol aklım bunu söylüyor...
Ya sizin ki?
Evet...
Uzatmayacağım...
Her ne kadar köprüler atılmış, saflar netleşmiş olsa da, yaşanan “kocaman travma”yı bir tarafa bırakarak, ortak payda olan şehrin takımı etrafında buluşmalıyız ve finale çıkmalıyız.