Soru 1. Hocam, çocuklarımızın bizim üzerimizde hakları var mı? Nelerdir? Açıklarmısınız?
Cevap 1. Çocuğun ebeveyn üzerinde 3 hakkı vardır: a) Doğduğu zaman ona güzel bir isim koymak. Bu isim üzerinde ayrıca durulacaktır. Yarın kıyamet günü o isimle çağrılacaktır. Eğer İslami bir isim olmazsa o zaman o insan ana babasından şikâyetçi olacaktır. Allah’ım bunlar bana İslami bir isim koymadılar diyecektir. Anne baba o gün hesap verirken çok sıkıntı çekecektir. B) Çocuğa dini, diyanetini ismini, sanatını verecek, çağına göre yetiştirecektir. C) Zamanı gelince ona iyi İslam’ı bilen ahlaklı bir eş bulacaktır.
Soru 2. Çocuk doğunca nelere dikkat etmeliyiz, nasıl bir isim koymalıyız? Bu hususta bir açıklama yapar mısınız?
Cevap 2. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurur: Kıyamet gününde peygamberlerin ismini taşıyan birisi bunun faydasını görecektir. Hz. Ömer kızlarından birinin ismini Asya koymuştu. Peygamberimiz (s.a.v) Asya asi anlamındadır, bu ismi değiştir Cemile koy dedi. Ömer de kızının ismini Cemile olarak değiştirdi. Çocuklara taş, kaya, bereket, felah gibi isimler koymamalıyız. Hz. Ömer halife iken birine senin adın nedir dedi. O da Cemre dedi. Hz. Ömer ise bu ateş koru demektir, bu isim tehlikelidir dedi. Babanın ismi nedir diye sordu. O da babamın ismi Sehab dedi. Hz. Ömer bu da alev demektir. Hz. Ömer nerelisin diye sordu, Hire’liyim dedi. Hz. Ömer bu da kömür demektir. Ateş koru, alev, kömür, sonunuz iyi olmaz, değiştirin dedi. Amma onlar değiştirmediler. Hz. Ömer halkım ateşte yandılar dedi. Adam ülkesine döndüğünde halkının yanmış olduğunu gördü. Hz. Ömer’in hilafeti zamanında bir adam Hz. Ömer’den yardım istedi. Hz. Ömer senin adın ne diye sordu. Adam Zalim bin Sarak dedi. Hz. Ömer demek ki sen zalimsin, baban da hırsız, senden iyilik beklenmez, adama yardım etmedi. Çocuğumuz olduğunda ona İslami kimlik olan bir isim koymak hakkıdır. İslam’a uymayan bir isim olursa onların isminin başına bir isim eklemek lazım.
Soru 3. Çocuk olunca ne yapmamız lazım? İslami usullere göre bize tavsiyeniz nedir?
Cevap 3. Çocuğa anne sütünden önce zemzem içirmeli, hurma ezmesini ağzına vermelidir. Sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet getirerek ismi konmalıdır. Öyle yapılırsa o çocuk hayırlı, itaatli olacaktır.
Soru 4. Hocam, 36 yaşında bir çocuğumuzu bir kazada kaybettik. Çocukları var, annesi kendini harap ediyor. Dayanamıyoruz. Ne tavsiye edersiniz?
Cevap 4. Peygamberimiz (s.a.v) bir hadiste şöyle buyuruyor: Bir müminin çocuğu öldüğü zaman Allah (cc) meleklerine şöyle der: Kulumun evladının ruhunu aldınız mı? Azrail evet ya Rabbim der. Kulum bana ne dedi? Ya Rabbim sana hamd etti, Allah’tan geldik, Allah’a gidecez dedi. Allah (cc) o zaman kulum için cennette bir köşk inşa edin, adını da Beytül hamd koyun diye buyurur. Hadiste şöyle der: Bir müminin üç evladı ölürse cehenneme girmez. Ancak yemin yerini bulsun diye girer. Buradaki yeminden kasıt Kur’an-ı Kerim Meryem suresi 71. ayettir. Ayette şöyle buyrulur: Hepiniz oraya, cehenneme istisnasız uğrayacaksınız. Bu Allah’ın takdir ettiği bir şeydir. İşte yeminden maksatta bu ayettir. Hadis: Bir mümin buluğa ermemiş üç evladı ölürse o çocuklar anne babasını cennetin sekiz kapısında karşılayacaklar. Ve o istediği kapıdan cennete girecektir. Öyle Allah emanetini verdi ve aldı deyip sabretmek icap eder.
Soru 5. Hocam, hastaları ziyaret etmenin sevabı var mı? Adabı nedir? Ziyarette nelere dikkat etmeliyiz?
Cevap 5. Camiye cemaate giden kimse için her adımına 10 sevap yazılır. Hasta ziyaretine giden insana ise üç yüz sevap yazılır. Hasta ziyaretinde şunlara dikkat edilmelidir: Hastayı sık-sık ziyaret etmelidir. Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: Hastayı sık sık ziyaret et ki, sevginiz artsın. Hastanın baş tarafında oturmamalı, ayakucunda oturmalı. Ziyaret eden kişi temiz giymeli, kirli elbise ile gitmemeli. Ziyaret giden kimse hastanın yanına tebessüm ederek girmelidir. Ziyaretçi hastaya moral vermeli, daha çok yaşayacaksın, daha iyi olacak, iyileşeceksin demeli. Hastanın yanında fazla oturmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: Sevabı en üstün ibadet hastanın yanında fazla oturmadan kalkmaktır. Ziyaretçi hastanın duasını istemelidir. Ziyarete giden kişi şifa için hastaya şifa ayetleri – İhlas, Felak, Nas, Fetih, Kafirun surelerini okumalıdır. Mevlana mesnevisinde şöyle der: Sağır bir adam vardı, komşusu hasta oldu, ziyaretine giderken kendi kendine kulağım duymaz, ama ben bir şey sorarım, o cevap verir ben de çok iyi derim diye düşünür. Hastanın yanına varır, hastalığın nasıl oldu, iyi misin der. Hasta kişi ölüyorum, ne iyisi, sancılarım var der. Sağır oh, oh maşallah, ne iyi, ne güzel der. Hasta kızar. Sağır hangi doktora gittin der. Hasta Azrail’e gittim der. Sağır, of maşallah, o çok iyi bir doktor, şifalar olsun der. Hasta iyice kızmıştır. Sağır doktor hangi ilaçları verdi der. Hasta iyice sinirlenmiştir. Zehir verdi, zehir der. Sağır, aman o ilaçları iyi kullan, çok güzel ilaç vermiş der. Hasta bu adamı çıkarın, dertlerim arttı der.
Soru 6. Hocam, ocakta Umreye gittim. Say dan sonra sakalımı kazıdım, ihramdan çıktım. Umren olmamış diyorlar. Siz ne dersiniz?
Cevap 6. Siz ihramdan çıkmak için saçınızın dörtte birini kestirecektiniz. Siz suç işlemişsiniz. Umreniz tamam, amma ceza olarak bir koyun kurban edeceksiniz. O koyunun yeri Mekke, Haram sınırları içinde kesilecektir. Başka yerde kesilirse kurban yerine değil et yerine geçer.
Soru 7. Hocam, ocakta Umredeydik. Ben ihram giymedim. Mekke’de otelde umreye niyet et, ihram giy yeter dediler. Ne dersiniz?
Cevap 7. Mekke’ye girerken mikat sınırları var. O sınırlarda ihram giyilir. Siz sınırları geçmişsiniz. Medine’ye gidip dönseydiniz cezası yoktur. Siz ceza olarak bir kurban keseceksiniz. O kurban Mekke’de Haram sınırları içinde kesilecek.
Soru 8. Hocam, yeni umreden döndüm. Çok kalabalıktı, otelde şampuanla banyo yaptım. Daha tavaf yapmamıştık. Ne yapmam lazım?
Cevap 8. Bir uzvun dörtte biri koklanırsa ceza olarak bir koyun keseceksiniz. O kurbanın kesim yeri Mekke, Haram bölgesidir.
Soru 9. Hocam, Mekke, Medine esnafı bize çok kızıyor. Türkler dükkanlara girerken selam vermiyor diyorlar. Biz de Müslüman’ız, neden selam vermezler diyorlar. Siz ne dersiniz?
Cevap 9. Peygamberimiz (s.a.s) ahrete yakın benim sünnetlerim kaybolacak. Kim benim sünnetimi yaşatırsa yüz şehit sevabı verilir. Bir başka hadislerinde şöyle buyuruyor: Selamı yayınız, tanıyıp tanımadığınız adamlara selam verin, selam alın. Evet, biz de şikâyetçiyiz. Asansöre biniyoruz, hacı amca selam vermez, arabaya bineriz selam vermez, yemekhanede göz göze gelsek selam vermezler. Müslüman Müslüman’a selam verirken dua eder. Selamı yaygınlaştırmalıyız.
Selam ve dualar.
İrşad dayanışma Vakfı Başkanı
Ali Galip Doğan