S.1) Hocam; Ulusal bir kanalda abdest alınmasının Kur’an-ı Kerimde tarifi yok, biz Kur’an’da ne varsa onu kabul ederiz. Diğerleri kaynak olamaz diyor. Ne dersiniz?
C.1) İslam’ın iki kaynağı vardır.
1- Ana kaynaklar:
- Kur’an-ı Kerim
- Sünnet (Hadis-i Şerif)
- İcma-i Ümmet
- Kıyası Fukaha
Peygamber Efendimiz (SAV) Veda Haccında şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Ben size iki kaynak bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarılırsanız hiçbir zaman dalalete düşmezsiniz. Onlar Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Benim Sünnetimdir” (Kaynak: İmamı Malik)
Kur’an-ı Kerim’de Namazı kılın der, ancak tarifini yapmaz.
Peygamber Efendimiz (SAV) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur: Sallü raeytümünî kema usalliye=Namazı bende gördüğünüz gibi kılınız”
Allah (CC) Kur’an-ı Kerimde Necm Suresinin 3. Ayet-i Kerimesinde şöyle buyurur: “O (Peygamber) boşa konuşmamaktadır” Konuşması vahye dayanır.
İmamı Azam (RA) Fıkhı Ekber adlı eserinin 450 sayfasından itibaren El fazı Küfürden bahseder. Meşhur ve Mütevatir Hadis-i Şerifleri inkâr edenler dinden çıkar. (Kaynak: İmamı Azam)
Örnek: “Minberimle beytim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir” Bu Hadis-i Şerifi inkâr eden dinden çıkar.
Yine Kur’an-ı Kerimde Haşr Suresinin 7. Ayet-i Kerimesinde Allah (CC) şöyle buyurur: “Rasülüm size neyi emrettiyse (neyi verdiyse) onu alıp yapın, neden nehyetmişse ondan kaçının”
Yine Rabbimiz (CC) hayat kitabımız Kur’an-ı Kerimde Nisa Suresinin 59. Ayet-i Kerimesinde şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’a ve Rasülüne itaat edin ve sizden olan ulül emre de itaat edin…”
2- Yan Kaynaklar:
- İstihzan
- İstihlak
- Örfler ve Adetler
- Seddi Zerai gibi kaynaklar.
Bu tür konuşmayı yapan hoca kisvesindeki adamlar, ya ajandır ya da emir aldıkları yere hoş görünmeye çalışan ve günü geldiğinde fişi çekilecek oyuncaklardır.
Rabbimiz (CC) böylelerinin şerlerinden emin eylesin.
S.2) Hocam: Konya dışından arıyorum. Sizi YouTube’den takip ediyorum. Bir çocuğumuz anne karnında öldü ve sezer yanla aldılar. Biz onu yıkadık kefenledik mahalle camimizin imamı namazını kıldırdı sonra da defnettik. Bize yanlış yapmışsınız onun namazı kılınmaz dediler. Açıklar mısınız?
C.2) Hanefi Mezhebine göre; Çocuk ölü doğmuşsa ve hiçbir hareket yapmamışsa o çocuk bir beze sarılır yıkanmaz ve cenaze namazı da kılınmaz. Yok, doğduktan sonra çocuk hareket etmişse sesi çıkmışsa bu İslam Hukukuna sahiptir. Çocuğa isim konur, yıkanır, kefenlenir ve mezara konulur.
Şafii Mezhebine göre; Çocuk doğduktan sonra ağlamışsa, hareket etmişse o çocuk canlı demektir ve canlı muamelesi görür. Yıkanır, kefenlenir, cenaze namazı kılınır ve kabre konur.
Şayet doğan çocukta hiçbir canlı emaresi görülmemişse bu yıkanmaz, cenaze namazı kılınmaz, bir beze sarılıp mezara gömülür.
S.3) Hocam; Kabir ziyaretine gidiyoruz ve Kur’an-ı Kerim okuyoruz. Bazı sakallı arkadaşlar ölüye Kur’an-ı Kerim okunmaz, Kur’an-ı Kerim ölülere değil dirilere okumak için indirilmiştir. Ölüye okumanın faydası olmaz diyorlar. Ne dersiniz?
C.3) Medine’ye Peygamber Efendimiz (SAV)’i ziyarete gittiğimizde O’na ne diyeceğiz, ne okumamız gerekir?
Peygamber Efendimiz (SAV): “Bana selam verenin selamını alırım” buyurur. Peygamber Efendimiz (SAV) : “Kabre vardığınızda, kabirde yatan insan sizi görür. Okuduğunuz Kur’an-ı Kerimi duyar. Hatta ziyarete gelen adam İslam’ı yaşamıyorsa, kabirde yatan kimse; Allah’ın ona şuur ver diye dua eder. İslam’ı yaşıyorsa Allah’ım bunun amelini kabul et diye dua ederler” buyurur,
Peygamber Efendimiz (SAV); Bedir Savaşında ölen Ümeyye bin Halef’e, Ebu Cehil’e ve diğer kâfirlere şöyle seslendi: “Dünyada inanmazdınız ne oldu? Şimdi cehennem azabını tadın” buyurdular.
Ashabı İkram: Ya Rasülallah! Onlar duyarlar mı? dediler.
Peygamber Efendimiz (SAV): “Evet onlar beni duydu” buyurdular.
Biz başta Peygamber efendimiz (SAV)’e, bütün Ashabı İkrama ve tüm geçmişlerimize Kur’an-ı Kerim okur ve sevabını bağışlarız.
S.4) Hocam; İzmit’ten arıyorum. Sizi YouTube’den takip ediyorum. Hocam; ulusal bir kanalda İlahiyat profesörü kabir azabı diye bir azap yoktur. Bu bazı avam hocalarının araştırma yapmadan söyledikleri bir sözdür dedi. Bir açıklama yapar mısınız?
C.4) Kabir azabı vardır ve haktır. Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerde de zikredilir. Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur” (Kaynak: Tirmizi – Beyhaki)
Fetevai Hindiye adlı eserde şöyle denir: “Kabir azabını ve Âdem Oğullarının tekrar dirilmesini inkar eden kimse kafir olur” (Kaynak: Fetevai Hindiye; 4/338)
Hz. Aişe (RA) Validemiz şöyle bir olay nakleder: ”Bir gün bana bir yahudi kadını geldi. Kabir azabından bahsetti. Şöyle dedi; “Allah Seni kabir azabından korusun dedi” Bende Peygamber Efendimiz (SAV)’e kabir azabını sordum. Efendimiz (SAV):”Kabir azabı haktır. Dedi. Sonra Peygamber Efendimiz (SAV)’in her namazda kabir azabından Allah’a sığındığını gördüm. Kabirde sual haktır, kabir azabı haktır, ölüp dirilmek haktır, cennet haktır, cehennem haktır, mizan haktır, mahşer haktır”
Bunlara inanmayan koca bir ahmaktır.
S.5) Hocam; Tanıdığımız insanların cenaze namazına katılıyoruz. Nasıl bilirsiniz diye soruyorlar. Biz ne deriz? Tanımadığımız insanların cenaze namazını kılabilir miyiz? Açıklar mısınız?
C.5) Tanımadığınız bir kimsenin cenazesine Müslümandır diye katılabilirsiniz. Şayet o ölen içki içerken, kumar oynarken, zina yaparken ölmüşse ve bu da kesin olarak biliniyorsa onun cenaze namazı kılınmaz. Ancak bu kesin olarak böyle biliniyorsa cenaze namazını kılmazsınız. Büyükşehirlerde dikkat etmek gerekir. Adam hayattayken hiç dik olarak camiye gelmemiş, sonunda yatık olarak camiye getiriyorlar. Adam alevi olabilir, ömründe hiç camiye gitmemiş olabilir. Böylelerinin cenaze namazını kılmak caiz değildir.
Bir anekdot anlatacağım; 1973 -1974 yıllarında İzmir’de bir kasabada imamlık yapıyorum. Cenaze namazı kılacağız. 7 veya 8 kişi karşımızda seyrediyorlar. Bu cenazenin sahipleri kim diye sordum. 3 kişi bizim babamız dediler. Cemaate döndüm; Cemaat cenazenin sahipleri cenaze namazını kılmıyorlar demek ki; bu ölenin namazı kılınmaz bende kıldırmıyorum deyince oradakilerin hepsi gelip cenaze namazını kıldılar.
S.6) Hocam; Trakya’dan arıyorum. Sizi YouTube’den takip ediyoruz. Bizim buralarda akraba ile evlenmek ayıplanıyor. Dinî yönden amca, hala, dayı, teyze gibi akrabaların yetişkin çocukları ile evlenmenin sakıncası var mıdır? Birde çocuklar sakat doğar diyorlar. Açıklar mısınız?
C.6) Peygamber Efendimiz (SAV) kızı Fatıma (RA)’yı yeğeni Hz. Ali (RA) ile evlendirmiştir. Bu da İslamî açıdan akraba evliliğinde bir sakınca olmadığını göstermektedir. Kan uyuşmazlığı olmadığı müddetçe sakat doğumda söz konusu değildir. Akraba evliliği helaldir ve Dinimizce de yasaklanmamıştır. Bir kimse akraba evliliği haramdır derse dinden çıkar kâfir olur. İsteyen akraba evliliği yapabilir. İlla da akraba evliliği yapacaksın diye bir şartta yoktur. Sevgi ve gönül meselesidir.
S.7) Hocam; Bir hacı efendi bir vakfa bir arsa hibe etti. Tapusunu da vakfa bağışladı. Bunu 10 yıl sonra geri aldı. Dinî açıdan bu doğru mudur? Açıklar mısınız?
C.7) Hibe yoluyla vakfedilen bir arsa, bir ev İslamî faaliyetlere uygun olarak kullanılan bir yere vakfedildikten sonra, vakfeden kimseden o mal çıkmıştır geri alınamaz.
Hanefi Mezhebine göre; vakfedilen bir yer artık o vakıf malıdır. Vakıf malı geri alınamaz. Alınması caiz olmaz helal değildir.
S.8) Hocam; Merak ediyoruz. Kıyamet alametlerinden bahseder misiniz?
C.8) Kıyametin büyük ve küçük alametleri vardır.
Büyük Alametler:
- Deccalın Çıkması: Dünyada fitnenin yükselmesi, haksız yere kan dökülmesi Deccalın bir gözü kör olacak, saçları dağınık olacak, cennet ve cehennem gibi bazı illüzyonlar göstermesi
- Yecüc ve Mecüc diye bir zalim gurubun çıkması
- Güneşin Batıdan doğması
- İmamı Mehdinin zuhur etmesi
- İsa (AS)’ın yeryüzüne inmesi, İslam üzere amel etmesi, Kur’an-ı Kerimi anayasa yapması
- Kur’an-ı Kerimin yeryüzünden kalkması, sadece hafızların beyninde kalması
- Kâbe’nin yeryüzünden kalkması
- Dabbet-ül arz denilen bir hayvanın Mekke’den çıkması
S.9) Hocam; Biz Almanya’dayız. Sizi YouTube’den izliyoruz. Alman marketlerinden et satın alıyoruz. Bu etler helal olmaz deniyor. Siz ne dersiniz?
C.9) Avrupa’da Avustralya’da et kesilen mezbahaneleri izledim. Hayvanın beynine kurşun sıkıp kesiyorlar, hayvan ölüyor. Tabi Besmele’ de yok. Bu etlerin yenmesi helal olmaz.
Hanefi, Hanbeli ve Maliki Mezheplerinde; Besmele’ siz kesilen hayvanın eti yenmez haramdır.
Şafii Mezhebine göre; Besmele ile kesmek sünnettir.
Bir anekdot anlatacağım; yıl 1984 kıta Avustralya’da Melbörn’deyiz. İmamlar Meclisi vardı. Bu meclis Milli Görüş olarak mezbahaneleri inceleme görevini bize verdiler. Gençlerle Vodonka diye bir şehre yahudi mezbahanesine gittik. Veteriner kontrolündeki mezbahaneye vardık. Yugoslavyalı bir Müslüman kesim yapıyordu. Buradan Arap ülkelerine et ihraç ediliyor, 3 tane hayvan ölüm hücrelerine geldi, beynine kurşun sıktılar, hayvan hareketsizce öldü.
Ben öyle yapmayın, arka ayaklarından calaskala asın, Besmele çekin, hem boğazından kesersiniz, hem de pis kan çıkar helal olur dedim. Kesimi durdurdum.
Parkta gençlerle yemek yiyoruz. Yugoslav Müslüman kasap yanımıza geldi. İngilizce bir şeyler söyledi, bizim gençlerin rengi değişti. Ne diyor diye ısrar ettim. Haftada 800 baş hayvan kesiliyor, bana maaş, ev, araba verecekler bir de hayvan başına 50 dolar teklif ediyorlar. Ben ne yapacağım dedim? Hayvanlar kesilince bu hayvanlar İslamî usullere göre kesilmiştir helal kesimdir diye damga vuracaksın diye teklif ettiler. Ben bu teklif reddettim. Harama helal diyerek Müslümanlara haram et yedireceğim. Çok cazip teklifti, Ben bu teklifi kabul etmedim kesimde durdu. Allah (CC) beni ağır bir imtihandan geçirdi. Sonra İmamlar Meclisine raporumu sundum. Suudi Arabistan. Katar. Kuveyt, Birleşik Arap Emirliklerine et ihracatı durdu. Ben kabul etseydim et kesimi devam edecekti.
S.10) Hocam; Bizim mahalleye cami yapılıyor, altıda Kur’an kursu olacak. Buraya zekât alıyorlar. Bu doğru mudur? Açıklar mısınız?
C.10) Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki (Dört mezhebe) göre; Zekât Kur’an-ı Kerimde bildirilen 8 sınıfa verilir. Zekâtta temlik vardır. Onun için cami inşaatına, Kur’an kursu inşaatına, yol yapımına, su kuyusuna zekât verilmez. Verilen zekâtın iadesi lazım gelir. Kur’an-ı Kerimde kimlere zekât verileceği belli edilmiştir. (Kaynak: Fetevayı Hindiye)