S.1) Hocam; Bir gösteri yaptılar. Keramet nedir? İstidraç nedir? Adan yanağına şiş soktu. Hindulardaböyle yapıyormuş. Bu nedir? İslam buna nasıl bakıyor? Açıklar mısınız?
C.1) Keramet: Allah (CC)’ın veli kullarına verilen harikulade bazı şeyleri yapmasına yetki verilmesidir. Her zaman gösteri olmaz. İhtiyaç olduğu zaman o gösteri yapılır. Keramet haktır.
İstidraç: Din ile ilgisi olmayan bazı riyazetlerden sonra yapılan illüzyonist bir gösteridir. Keramet ve istidraç arasındaki fark; birisi Allah (CC)’a tam bağlı ihlas sahibi Müminin yine Allah (CC)’ın izin verdiği bir gösteridir. Rufailerde keramet göstermek için yapılan bir gösteridir. Yalnız bunun televizyonlarda bir şov gibi gösterilmesi doğru değildir.
Keramet; sütün köpüğü gibidir, layık olmazsa söner derler. Hinduların yaptığı tamamen bir illüzyondur, istidraçtır.
S.2) Hocam: Kocam pazarlamacı yanında benim kız kardeşimi de götürüyor. Ben götürmesine mani olamıyorum. İslam’a göre bu caiz midir? Açıklar mısınız?
C.2) Hanefi ve Şafii Mezheplerine göre; Bir erkeğin baldızıyla, bir kadının çelebisiyle yalnız kalması, yolculuk yapması caiz değildir. Bundan fitne doğar. Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: “Kadınların yanlarına yalnız girmek caiz değildir, girmekten sakınınız”
Ashabı İkramdan sordular; Ya Rasülallah! Kadının kayınına da böyle midir? Dediler.
Efendimiz (SAV)’de şöyle buyurdu: “Kayın ölümdür” buyurdu. (Kaynak: Buhari – Müslim)
Kadı İyaz şöyle açıklar: “Bu Hadis-i Şerifin manası; bir kadının kayınları ile birlikte baş başa kalması halinde fitne ve helake sebep olur demektir.
Peygamber Efendimiz (SAV) bunu ölüm helakine benzetmiştir. Bu sözü şiddet anlamında söylemiştir.
S.3) Hocam; Bir kadının süslenip makyaj yaparak sokağa çıkması İslam’a göre nedir? Açıklar mısınız?
C.3) Bu konuda Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: “Her göz zina eder. Bir kadın güzel kokular sürerek makyaj yaparak erkeklerin bulunduğu yere giderse zina etmiş olur” (Kaynak: Ebu Davud)
Başka bir Hadis-i Şerifte Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: “Her hangi bir kadın güzel kokular sürerek, kokusunu duyurmak için bir topluma uğrarsa zina etmiş sayılır. Ona bakan her göz de zina etmiş olur”
Bir kadın evinde kocasına karşı süslenebilir, altın takabilir, güzel elbiseler giyebilir.
Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: “El cennetü tahte akdamil ümmehat= Cennet anaların ayakları altındadır” “Miraçta cehennemi gösterdiler. Yarısını kadınlar doldurmuştu”
S.4) Hocam; Hayızlı ve nifaslı kadınların yapması yasak olan haram olan şeyler nelerdir? Sizden açıklama bekliyoruz.
C.4) Biz genelde cevaplarımızı Hanefi ve Şafii Mezheplerine göre veriyoruz.
- Namaz kılamaz. Şükür secdesi dahi yapamaz haramdır. Bu günlerde kılamadığı namazları da kaza etmezler.
- Oruç tutamaz. Ancak tutulmayan oruçları kaza ederler.
- Kâbe’ye, camii ve mescitlere giremez. Girerlerse haram işlemiş olurlar. Kâbe’ye giremezler. Tavaf edemezler. Eğer tavaf ederlerse ceza olarak bir deve kurban etmeleri gerekir. Umre’ de tavaf ederlerse bir koyun kurban etmeleri gerekir.
- Cinsi temasta bulunamazlar haramdır.
- Kur’an-ı Kerimi ele alamazlar ve okuyamazlar.
S.5) Hocam; Sizi Almanya’dan arıyoruz. Sizi YouTube’den takip ediyoruz. Benim bir kız yeğenim var. Alman bir genci seçmiş, onunla evlenmek istiyor. Evlenebilir mi? Açıklar mısınız?
C.5) Gayri Müslimlerle evlenmek şu şekilde olur. Ehli kitap olan hristiyan ve musevilerle erkekler evlenebilirler. Çünkü nikâh erkek üzerinedir. Ancak mecusi ve putperestlerle de islerle ata islerle kesinlikle evlenemezler evlenmeleri haramdır.
Kadınlara gelince; kesinlikle ehli kitap olan hristiyan ve mecusilerle evlenemezler, nikâh kıyamazlar. Nikâh kıyarlarsa geçerli olmaz çünkü haramdır.
Alevilere gelince; caferiler namaz kılıyor, Allah’a, Peygambere iman ediyorsa onunla evlenebilirsiniz. Yalnız İslam’a, şeriata uymayan alevilerle evlilik yapılamaz.
Şafii Mezhebine göre; bir kadın ister ehli kitap olsun isterse olmasın bir kadının bir kafirle evlenmesi icma ile haramdır.
S.6) Hocam; Babam hasta oruç tutamıyor. Onun yerine ben oruç tutabilir miyim? Açıklama yapar mısınız?
C.6) Oruç bedeni farz bir ibadettir.
Hanefi ve Şafii Mezheplerine göre; Oruç tutamayan bir kimsenin yerine bir başkası oruç tutamaz. Onun yerine fidye verilir. Allah (CC) Kur’an-ı Kerimde Bakara Suresinin 184. Ayet-i Kerimesinde şöyle buyurur: “Sayılı günler olarak oruç size farz kılındı. Fakat içinizden kim hasta olursa veya seferde olursa artık tutamadığı günler sayısınca oruç tutsun. Ona gücü yetmeyenler ise her gün için bir fakirin yiyeceği kadar fidye verme borcu vardır.
Bir fakirin doyurulacağı kadar para verilecek.
S.7) Hocam; Biz arkadaşlarla okulda tartışıyoruz. Bazıları ısrarla biz Türk’üz diye tanrı kelimesini kullanıyor. Bizde bu yanlıştır, bunun yerine Allah diyelim deyince Allah kelimesi eskidi yenilik lazım diyorlar. Açıklama yaparsanız seviniriz.
C.7) Allah’ın 99 ismi şerifinde tanrı yoktur. Tanrının aslı eski Türklerde tengri diye söylenirdi. O günkü Türkler Müslüman değillerdi. Müslüman olduktan sonra tanrı kelimesi emanet biriymiş, orijinalinde araştırırsak şöyledir: Teng güneşe tapan olarak kullanılıyordu. Tanrı kelimesini arapça olarak yazalım. Tanrının T’sini atarsan anrı kalır. Anrının hiçbir manası yoktur. Zikir çekilirken tanrı tanrı diye mi çekiliyor? Elbette ki hayır. Allah Allah diye zikir çekiyoruz.
Süleyman Çelebi Mevlid-i Şerifte; Bir kez Allah dese aşkiyle lisan. Dökülür cümle günah misli hazan der.
Allah kelimesine bakalım; Allah kelimesinin başından Elif harfini alırsak Lillah olur. Lam harfini alırsak lehü kalır. Lam harfini alırsak o zaman da hu kalır. Orijinali budur. O da Allah’tır.
S.8) Hocam; Bazı ilim adamları bunu o yarattı veya bunu ben yarattım deniyor. Bu söz İslam’a uygun mudur? Açıklar mısınız?
C.8) Yaratmak Allah’a mahsustur. İnsanlar neyi yaratıyor? Halık olan Allah (CC)’tır. Allah (CC) her şeyi yaratır. Yoktan var eder. Var iken de yok eder. Yarattık diyenler bir arıyı yaratsınlar da görelim. Arapçada üzeri noktalı H harfi ile yazılan halega yaratmak fiilidir. Yahlügu muzari sigasında O (Allah) yaratır demektir.
Tanrı kelimesi bize batıdan girmiş bir kelimedir. İnanç meselesi, inançlı insan yarattı kelimesini kullanamaz. Bu tip insanlarda inanç zayıflığı vardır. Avrupa hayranlığı vardır.
Siz gençler yarattı kelimesini ve tanrı kelimesini kullanmayın.
S.9) Hocam; Ulusal bir kanalda 4 mezhebe göre amel olunur. Bazen Hanefi, bazen Şafii, bazen Maliki veya Hanbeli Mezhebine göre ibadet tarif ediliyor. Buna da Telfik deniliyor. Açıklar mısınız?
C.9) Bununla yıllardır uğraşıyorlar. Bu mezhepleri tamamen kaldırmak istemelerindendir.
Telfik Nedir:
Lügatta: kumaşın iki parçasını dikmek, uydurmak, eli boş dönmek gibi anlamlara gelir.
Usulü Fıkıhta: Taklit yoluyla bir meselede iki veya daha fazla meselede mezhepleri taklit etmektir.
Yapılan bu telfik caiz değildir. Hanefi Mezhebinde olanların büyük bir çoğunluğu kendi mezhebini bilmez. Bunu bilmeyen Şafii, Maliki veya Hanbeli Mezhebini nereden bilecektir. Hanefi Mezhebinde olanlar; eli, yüzü veya burnu kanasa ve kan dağılsa abdest bozulur. Şafii Mezhebinde ise çizme dolusu kan olursa abdest bozulur. Ufak kanamalardan abdest bozulmaz. Şafii Mezhebinde kadına dokununca abdest bozulur. Hanefilerde ise bozulmaz.
Bir meselede bir mezhebi taklit etmek mezheplerin farzlarını, vaciplerini bilmesi gerekir. Biz mezhebi taklide mecburuz.
S.10) Hocam; Sizi YouTube’den takip seyrediyoruz. Stres ve sıkıntı için ne tavsiye edersiniz?
C.10) Allah (CC) hastalık vermişse onun devasını da vermiştir. Bize düşen araştırmak ve o derde çare aramaktır. İlk önce tıbbi tedaviye müracaat ederiz.
Sa’d bin Vakkas şöyle rivayet ediyor; Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: “Ben bir söz biliyorum. Onu söyleyen bir dertliden mutlaka sıkıntı açılır gider. Bu da kardeşim Yunus Peygamberin şu duasıdır:
La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin=Senden başka ilah yoktur. Sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben nefsime zulmeder oldum”
Her hangi bir şey hakkında Ebu Hureyre (RA) şöyle buyurur: “Kim La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim duasını okuyan keder ve doksan dokuz derde deva olur” (Kaynak: Taberani-Hakim)
Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: “Üzüntülü ve sıkıntılı kimselerin duaları şunlardır: Allah’ım senin rahmetini istiyorum. Göz açıp kapayıncaya kadar bir zaman bile beni nefsime bırakma ve bütün halimi düzelt, Senden başka İlah yoktur” (Kaynak: Ebu Davud)
Duanın kabul olması için bazı şartlar vardır:
- Dua eden kimse duasının kabul olacağına inanması gerekir
- Yapılan dua ihlaslı ve samimi olmalıdır
- Duada ısrarcı olunmalıdır. Yapılan duadan haz alınması gerekir
- Hasta mutlaka sabırlı olmalıdır. Dua ettim de kabul olmadı dememesi gerekir.
- Helal kazanıp helal yenmelidir. Yani lokma helal olmalıdır.
Hz. Musa (AS) kardeşi Harun (AS)’ın duaları 40 sene sonra kabul olmuştur. Peygamber Efendimiz (SAV): “Sizden her birinizin duası istical (acele) etmedikçe kabul olur. İnsan acele eder de dua ettim de kabul olmadı diye umudunu kesmemelidir” (Kaynak: Müslim)