S.1) Hocam; Sizi YouTube’den WhatsApp’tan takip ediyoruz. Biz İsviçre’de çalışıyoruz. Yıllık izine gelince dedeme, babaanneme misafir oluyoruz. Biz namazlarımızı seferi mi yoksa mukim olarak mı kılacağız? Açıklar mısınız?
C.1) Hanefi Mezhebine göre; vatan 3 kısma ayrılır
- Vatanı Aslî: Bir insanın doğduğu, büyüdüğü devamlı kaldığı yere vatanı aslî denir. Senin orada özel evin var mı? İleride ben buraya yerleşeceğim diye bir niyetin var mı? Böyle olursa sen gelince orada mukim olarak namazlarını tam kılarsın. Ancak evin yoksa ileride oturma niyetin yoksa dedenin evinde misafir sayılırsın. Farz Namazları da 2 rekât seferi olarak kılarsın.
- Vatanı İkame: Bir kimsenin doğduğu veya yerleşmeye niyeti olmadığı halde 15 günden fazla 90 km’den uzak kalmaya niyet ettiği ve kaldığı yere vatanı ikame denir. Farz namazları tam olarak kılar.
- Vatanı Sükna: Bir kimsenin gittiği yer 90 km den fazla ve kalma süresi de 15 günden az olursa, böyle yere de vatanı sükna denir. Bu durumda seferi olunur. Namazları cemaatle kılarsa imama uyar ve tam kılarlar. Kendisi kılarsa öğle, ikindi ve yatsı namazlarının farzlarını 2 şer rekât kılarlar. Bu namazları 2 rekât kılması vaciptir. Bu duruma Hanefi Mezhebinde Azimet denir. Kasır (kısaltmak) vaciptir. Şafii Mezhebinde Ruhsattır.
S.2) Hocam: Bir arkadaşla tartışıyorduk. Arkadaş; ben şeriatı tanımam, şeriatı kabul etmem, o eski devrin şartlarıydı diye şeriatı kabul etmiyor. Bunun durumu nedir? Açıklar mısınız?
C.2) Dinimizin hükümlerine şeriat denir. Şeriat İslam’dır.
İmamı Azam Fıkh-ül Ekber adlı eserinin 450. sayfasında şöyle der: “Bir kimseye şeriattan bahsetsen gel bu konuyu müftüye danışalım desen ve adam reddetse ben şeriat tanımam dese dinden çıkar.
Bunu söyleyenin niyeti öyle olmasa şeriatı reddetse yine dinden çıkar kâfir olur. Ancak pişman olup ta tevbe ederse onu Rabbimiz bilir. Kulu affetmek Rabbimizin katındadır. Tevbe etmek kuldan bağışlamak ise Allah’tandır.
S.3) Hocam; Annem ve babamla fethullah hoca hakkında tartışıyoruz. Onları bu hususta kırıyorum. Onlara kızıyorum. Ben günaha giriyor muyum? İzan eder misiniz?
C.3) Bu hususta siz ve sizin gibi saf, iyi niyetli insanlar; bunlar namaz kılıyor, iyi öğrenci yetiştiriyor diye onları sevdiniz. Peygamber Efendimiz (SAV): “El cennetü tahte akdamil ümmehad=Cennet anaların ayağı altındadır” buyurur. Hocanın şeyhin ayağı altında demiyor. Öyleyse annenle babanla bu konuda tartışma yapma, kırıcı olma onların dualarını al. Beddualarını alma.
Fethullahcılar mensuplarının zihninden 3 şeyi sildiler.
- Anne baba sevgisini, saygısını, itaati bitirdiler.
- Vatan sevgisini bitirdiler.
- Millî duyguları sildiler.
Gelişmeleri görüyorsunuz. Neden Amerika sahip çıkıyor. Neden yargılanmaya razı olmuyorlar. Bunlar bize ders olmalıdır.
S.4) Hocam; Sizi YouTube’den WhatsApp’tan takip ediyoruz. Bir kardeşim genç yaşta trafik kazasında vefat etti. Annem feryat ederek ağlıyor. Babam da ağlıyor. Ben sizden dinlemiştim. Ölünün ardından feryat edilerek ağlanırsa ölü azap çeker diye bir Hadis-i Şerif hatırlatmıştınız. Hatta sizin Osman adında bir evladınızın olduğunu, soba zehirlenmesinden 2010 yılında vefat ettiğini ve ardından sizin ve annesinin çok ağladığını anlatmıştınız. Bir Allah dostunun size gelerek; Rahmetli Osman’ı mana âleminde gördüğünü “Efendim anneme ve babama söyleyin. Benim için çok ağlıyorlar. Bu yüzden ben burada azap görüyorum, sıkıntı çekiyorum. Bunun için de amel defterim Alâyı Illiyyînde takıldı kaldı. Artık ağlamasınlar” demiş diye anlatmıştınız. Bu Hadis-i Şerif sahih midir? Babam amcam bu Hadis uydurmadır dediler. Ne dersiniz?
C.4) Ailesi, cenaze sahipleri ölünün ardından ağlarlarsa ölü azap çeker. Bu Hadis-i Şerif sahihtir ve sağlamdır. Buhari, Müslim, Ahmet Bin Hambel, Tirmizi bu Hadis-i Şerifi ittifakla nakletmişlerdir.
Ağlamaktan maksat; feryat ederek, ağıtlar yakarak ağlamaktır. Peygamber Efendimiz (SAV) oğlu İbrahim vefat ettiğinde mübarek gözlerinden yaşlar geliyordu.
Sahabeden Huzeyfe (RA) soru:
- Ya Rasülallah! Siz ölülerin ardından ağlamayı yasak etmiştiniz dedi.
Efendimiz (SAV):
- Göz yaşarır, kalp ürperir. Bu merhamettendir. Benim yasakladığım feryat ederek cahiliye dönemindeki gibi ağlamayı size yasakladım buyurdular.
Annene ve babana hatırlat; gözyaşlarını kalplerine akıtsınlar. O kardeşine ve cümle geçmişlerimize Allah (CC) rahmet eylesin.
S.5) Hocam; Merhaba Gazetesinden yazılarınızı takip ediyorum. Allah nasip etti kiradan kurtulduk. Yeni bir ev aldık. Hanım eve girmeden bir kurban keselim. Yoksa eve cinler girermiş dedi. Kurban kesebilir miyiz? Ne diye niyet edeceğiz? Kestiğimiz kurbanın etinden bezler de yiyebilir miyiz? Açıklar mısınız?
C.5) Eve kurban kesmezsek cinler eve girermiş diye inanmak yanlıştır. Böyle bir şey olmaz. Besmele çekerek evinize girersiniz. Şayet bir kurban kesilecekse Şükür Kurbanı niyetiyle bir kurban kesersiniz. Ya Rabbi! Bize bir ev nasip ettin diyerek niyetinize alır Bismillah diyerek şükür kurbanı kesersiniz. Bu kurbanın etinden herkes yiyebilir, hiçbir sakıncası yoktur.
S.6) Hocam: Bazı arkadaşlar sünnet namazları kılmıyorlar. Sadece farz namazı yeterlidir diyorlar. Ulusal bir kanaldaki hoca da bunları destekler yönde sözler söylüyor. Yani Sünnet Namazları kılmayın, bunun yerine Kaza Namazı kılın diyor. Biz bu sünnet namazları kılmayanlara ne deriz. Bu konuda yardımcı olur musunuz?
C.6) Beş vakit namaz bütün Müslümanlara farzdır. Peygamber Efendimiz (SAV)’in hiç terk etmediği sünnetler vardır. Bunlara Müekket Sünnet denir. Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: “Namazı Benim namaz kıldığım gibi kılınız”
Müslümanlar şu sebepten dolayı sünnet kılmalıdırlar. Sünnetler kulu Allah’a yaklaştırır. Farzın eksiği varsa tamamlar. Allah (CC) Kur’an-ı Kerimde Ali İmran Suresinin 31. Ayet-i Kerimesinde şöyle buyurur: “Deki Allah’ı seviyorsanız, Bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir”
Sünnet namazları kılmayıp terk edenler Peygamber Efendimizi gücendirmiş olur. O’nun tavsiyelerini, emirlerini, fiili sünnetlerini terk eden Peygamber Efendimiz ’in şefaatinden mahrum kalır. Niçin sünnet terk edilir?
İmamı Azam’a göre; Kaza Namazı borcu olanlar hem Kaza Namazı hem de Nafile Namazı kılarlar.
İkinci sebebi ise; kişinin mahşerde ilk hesaba çekileceği şey namazdır. Sonra sünnetlerdir. Bir gün Peygamber Efendimiz (SAV) mescitte otururken bir bedevi geldi ve şöyle dedi
- Ya Rasülallah! Cennete girmem için ne yapayım dedi.
Efendimiz (SAV) o bedeviye hitaben:
- Beş vakit namazı tam kılacaksın, Orucu tutacaksın, zekâtı verecek, haccı eda edeceksin. Hepsini yapacaksın. Öyle cennete girersin” buyurdular.
Bedevi Arap:
- Ya Rasülallah! Vallahi ne fazla ne eksik yaparım. Hepsini tam yaparım dedi.
Efendimiz (SAV):
- Cennetlik birini görmek isteyen buna baksın buyurdular.
Sünnetleri terk etmek bir siyonist projesidir. Sünnetleri terk ettirerek dinin içini boşaltmak istiyorlar. Zavallı Müslümanlarda bunlara kanıyorlar.
Bir kimse ilk, orta, lise ve üniversitede üç yüzü aşkın kitap okuyor. Ancak dünya ve ahiretini kurtaracak Kur’an-ı Kerimi bir defa okuyup anlamaya hayatına tatbik etmeye yönelmiyor. Şimdi siyonist ve emperyalistlerin mikrofonluğunu yapanlar konuşuyor da bizler Müslüman olarak inandığımız kitabımızı bir kez okumuyoruz. Allah (CC) bizden neyi yapmamızı neyi de yapmamamızı istiyor demiyoruz.
S.7) Hocam; Trafik kazası yaptım. Ayaklarım sargılı ve alçılıdır. Ben nasıl abdest alacağım? Namazlarımı nasıl kılacağım? Sonra kılsam olur mu? Ne dersiniz?
C.7) Bunun fıkıhta karşılığı Cebiredir. Kırık veya yaranın üzerine mesh edilir. Kesinlikle namazı terk etmeyin. Ben de ameliyatlı iken sargı üzerine mesh ettim. Namazlarımı öyle kıldım.
S.8) Hocam; Ben bir işte çalışıyordum. Hanım acil ameliyat oldu. Bakacak kimse yoktu. İş yerindeki ustabaşına bilgi verdim. Patron beni işten çıkardı. Şimdi işsizlik parası alıyorum. Bu parayı almak caiz midir? Açıklarsanız memnun olurum.
C.8) Günümüz Fıkıh Âlimleri bu bir sosyal devlet yardımıdır, işten çıkarılan bir kimsenin yeni bir iş buluncaya kadar evini geçindirmesi için bu parayı alması caizdir derler. Tabi burada istismar olmayacak. Şöyle yapanlar varmış. Bir iş yerine giriyor, bir bahane ile işten çıkıyor ve işsizlik parası alıyorlarmış. Bir yandan da başka bir işte çalışıyormuş. Tabi bu şekilde helal olmaz. Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: “Bizi aldatan bizden değildir” Rızkını haram yollardan kazanan bir insanın geleceği huzurlu olmaz.
S.9) Hocam; Bir dükkân kiralayacağım. İçinde oturan kiracı da namaz kılan mütedeyyin birisi, benden hava parası istiyor. Bende bu para helal olmaz ben vermem dedim. O şahısta ısrar ediyor. Hava parası almak helal olur mu? Açıklama yapar mısınız?
C.9) İçinde oturan adam kendisi özel masraf yapmışsa alet almışsa dolap vs. yaptırmışsa onların parasını alır. Ancak dükkâna yaptırdığı kayda değer hiçbir masrafı yoksa hava parası adı altında para almak caiz değildir helal değildir.
Ancak toplum dejenere olmuş, dini kendi yaşantısına uydurmaya çalışıyorlar.
S.10) Hocam: Bursa’dan arıyorum. Sizi YouTube’den WhatsApp’tan takip ediyorum. İş kazası geçirdim çalışamıyorum. İş yeri tazminat ödemiyor. Ancak avukat alırız diyor. Bu tazminatı almak caiz olur mu? Açıklar mısınız?
C.10) İşyeri sahibinin kusuru yoksa bütün önlemler alınmışsa işçinin kendi hatası ise o tazminatı alması caiz olmaz. Yalnız işe girerken sözleşme gereği işyeri sahibi hatalı ise o işyeri tazminat ödemek zorundadır. Bu iş yasalarına göre böyledir. Her şey samimiyete ve İslam hükümlerine dayanıyor.
Şayet yaptığınız iş kazasında işyeri sahibi bütün tedbirleri almışta bu kazaya sizin tedbirsizliğiniz yol açmışsa tazminat almanız caiz değildir. Ancak işyeri sahibi lakayt ve tedbirsiz davranmışsa o zaman yapılan sözleşme gereği tazminat ödemek zorundadır ve caizdir.