Bir okurumuz şöyle bir soru sormuş: Hocam! Bir arkadaş’la münakaşa ettik. Namazlardan sonra tespih çekmek, tespih kullanmak bid’attir, Din’de bunun yeri yok diyor. Asrısaadet’te böyle bir uygulama olmadığını iddia ediyor. Bu konu’ya bir açıklık getirir misiniz?
Bir şeyin bid’at olması için insanı şirke götüren ve Din’den sapmaya sebep olan bir şey olması gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde olmayan her şeyi bid’at olarak göremeyiz. Meselâ; Hz. Ömer (r.a) teravih namazı için bir imam tayin ederek cemaat’le teravih namazının kılınması uygulamasını başlatmıştır. Bu uygulama bid’attir diyebilir miyiz? Şayet bid’at olsaydı Hz. Ömer (r.a) ve diğer sahabeler bunu uygulamazdı. Bir örnek daha verelim. Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde bugünkü şekliyle Mushaf halinde yazılmamıştı. Hz. Ebûbekir (r.a)’ın hilafetinde Mushaf haline getirildi. Hz. Osman (r.a) döneminde çoğaltıldı. Şimdi biri kalkıp buna bid’attir diyebilir mi? Bid’at kavramını iyi bilmek gerekir. Bu arkadaşınız hiçbir kaynağa delile dayanmadan bir iddia’da bulunuyor. Bir defa Siyer tarihini çok iyi bilmek gerekir. Hadisleri bilmek gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde hurma çekirdeği, zeytin çekirdeği ve çakıl taşları ile tesbihatta bulunan sahabeler vardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v) onları menetmemiştir. Bu’da takriri sünnettir.
Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a) çakıl taşlarını sayarak tesbihatta bulunduğu rivayet edilmiştir. Yine sahabelerden Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)’in hurma çekirdeği ve çakıl taşları ile tesbihat’ta bulunduğu rivayet edilmektedir. Ebû Hureyre (r.a)’in eli’nde iki bin düğümlü ipi’nin olduğu ve onunla tesbihat’ta bulunduğu rivayet edilmektedir. Bu sahabelerin bu uygulamasını Rasûlullah (s.av) menetmemiştir. Kaldı ki tespih bir alettir. Tesbihatı karıştırmamak için bir vasıtadır. İnsanlara bir kolaylıktır. İslâm dini bağnaz, tutucu, yeniliklere kapalı bir Din değildir. Şimdi bir çok teknolojik gelişmeler var. Bunlar Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde yoktu, bu bid’attir demek akılsızlık olur. İslâm akaidine aykırı olmadığı sürece ve İslâm’ın özünü, aslını değiştirmediği sürece hiçbir teknolojik gelişme bid’at değildir. Bu okurumuza teşekkür ediyorum önemli bir konunun açıklanmasına vesile oldular.
Bir okuyucumuz şu soruyu sormuş: Hocam! Televizyon, radyo ve teypten Kur’an dinlerken tilavet secdesi okunuyor. Bizim tilavet secdesi yapmamız gerekir mi?
İstihsânen tilavet secdesi yapmak gerekir. İhtiyata uygun olan yol da budur.
Hocam! Öğlen namazını kılmak için camiye gittik. Cemaat namazı kılmış ve çıkmış. Sünnetleri kıldık. Birkaç kişi cemaat oluşturduk farzı cemaatle kılacaktık. Bir arkadaş kâmet getirdi. Ben’de önceden bildiğime göre burada bizden önce cemaatle namaz kılındı, kâmet getirildi, ikinci bir kâmete gerek yok dedim. Diğerleri itiraz ettiler tartıştık. Doğrusu nedir bizleri aydınlatır mısınız?
Bir camide ezan okunup, kâmet getirilerek cemaatle namaz kılınmışsa, ikinci bir kamet gerekmez. (Nimeti İslâm, s.61.)
Hocam! Pislik yiyen bir ineğin, koyunun sütü içilir mi eti yenir mi? Yine pislik yiyen bir tavuğun yumurtası ve eti yenir mi, açıklar mısınız?
Bunların eti yenir, sütü içilir. Yalnız bu hayvanlar kesilmeden önce, belirli bir süre hapsedilerek temiz gıdalar yedirilir. Meselâ; tavuk üç gün kafese hapsedilir, temiz yem yedirilir ve 4. gün kesilir. Koyun; 10 gün bir yerde gözetim altına alınır, temiz yem yedirilir ve 11. gün kesilir. Bu uygulama pislikle beslenmiş olan bu tür hayvanlara uygulanır.
Hocam! Kurbanlık inek aldık sütünü sağıp içiyoruz. Bir komşumuz kurbanlık hayvanın sütü içilmez dedi bizi bu konuda aydınlatır mısınız?
Âlimlerimiz mekruh olduğunu söylemişlerdir. Kaç litre süt sağıp içtiyseniz onun parasını fakirlere vermeniz ihtiyata daha uygundur. İlmihal kitaplarında bu konuya bakabilirsiniz.
Son günlerde gündemde olan bir konuyla ilgili bir okurumuz şu soruyu sormuş.
Hocam! Lokantalarda at eti yediriliyormuş, televizyon’da gördük. At eti yemek caiz midir?
At eti yemek mekruhtur. İnsan tabiatı bunu kabul etmez. Bende bu okurumuza şunu sorayım; evinize bir misafir geldi, sofraya affedersiniz peçete yerine tuvalet kağıdı kor musunuz? Sofra’ya tuvalet kağıdı koysanız şık düşer mi? Meselâ; Evde bebeğiniz var, çarşıdan yeni lazımlık alıp eve geldiniz. Evde temiz bir kap yok, hanımınız çorba yapmış, affedersiniz bu lazımlığa çorbayı koyup sofraya getirse, bundan yer misiniz? Elbette yemezsiniz. Oysa lazımlık yeni, hiç kullanılmamış, temiz olduğu halde ruhunuz kabul etmiyor. Bunun gibi insan tabiatı, at eti, eşek eti, kedi, köpek eti v.s. etleri kabul etmez. Hocam! Siz öyle diyorsunuz da Uzak Doğu Ülkeleri’nde Tayland, Kore, Çin v.s. ülkelerde bunları yiyorlar, hatta maymun, yılan, akrep, kurt bile yiyorlar diyebilirsiniz. İnsan’da Allah inancı olmadığı zaman hiç bir sınır tanımaz, ruhu o’nun necis hale gelir ve necis şeyleri yer. Cenabı Hakk (c.c) Kur’an da “Allah’a şirk koşanlar necistir (pistir)” buyuruyor. İnsan bu hale gelince öyle vahşileşir ki insan eti bile yer. O’nun için, Müslüman olduğumuza ne kadar hamd etsek azdır.
Bir şeyin bid’at olması için insanı şirke götüren ve Din’den sapmaya sebep olan bir şey olması gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde olmayan her şeyi bid’at olarak göremeyiz. Meselâ; Hz. Ömer (r.a) teravih namazı için bir imam tayin ederek cemaat’le teravih namazının kılınması uygulamasını başlatmıştır. Bu uygulama bid’attir diyebilir miyiz? Şayet bid’at olsaydı Hz. Ömer (r.a) ve diğer sahabeler bunu uygulamazdı. Bir örnek daha verelim. Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde bugünkü şekliyle Mushaf halinde yazılmamıştı. Hz. Ebûbekir (r.a)’ın hilafetinde Mushaf haline getirildi. Hz. Osman (r.a) döneminde çoğaltıldı. Şimdi biri kalkıp buna bid’attir diyebilir mi? Bid’at kavramını iyi bilmek gerekir. Bu arkadaşınız hiçbir kaynağa delile dayanmadan bir iddia’da bulunuyor. Bir defa Siyer tarihini çok iyi bilmek gerekir. Hadisleri bilmek gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde hurma çekirdeği, zeytin çekirdeği ve çakıl taşları ile tesbihatta bulunan sahabeler vardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v) onları menetmemiştir. Bu’da takriri sünnettir.
Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a) çakıl taşlarını sayarak tesbihatta bulunduğu rivayet edilmiştir. Yine sahabelerden Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)’in hurma çekirdeği ve çakıl taşları ile tesbihat’ta bulunduğu rivayet edilmektedir. Ebû Hureyre (r.a)’in eli’nde iki bin düğümlü ipi’nin olduğu ve onunla tesbihat’ta bulunduğu rivayet edilmektedir. Bu sahabelerin bu uygulamasını Rasûlullah (s.av) menetmemiştir. Kaldı ki tespih bir alettir. Tesbihatı karıştırmamak için bir vasıtadır. İnsanlara bir kolaylıktır. İslâm dini bağnaz, tutucu, yeniliklere kapalı bir Din değildir. Şimdi bir çok teknolojik gelişmeler var. Bunlar Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde yoktu, bu bid’attir demek akılsızlık olur. İslâm akaidine aykırı olmadığı sürece ve İslâm’ın özünü, aslını değiştirmediği sürece hiçbir teknolojik gelişme bid’at değildir. Bu okurumuza teşekkür ediyorum önemli bir konunun açıklanmasına vesile oldular.
Bir okuyucumuz şu soruyu sormuş: Hocam! Televizyon, radyo ve teypten Kur’an dinlerken tilavet secdesi okunuyor. Bizim tilavet secdesi yapmamız gerekir mi?
İstihsânen tilavet secdesi yapmak gerekir. İhtiyata uygun olan yol da budur.
Hocam! Öğlen namazını kılmak için camiye gittik. Cemaat namazı kılmış ve çıkmış. Sünnetleri kıldık. Birkaç kişi cemaat oluşturduk farzı cemaatle kılacaktık. Bir arkadaş kâmet getirdi. Ben’de önceden bildiğime göre burada bizden önce cemaatle namaz kılındı, kâmet getirildi, ikinci bir kâmete gerek yok dedim. Diğerleri itiraz ettiler tartıştık. Doğrusu nedir bizleri aydınlatır mısınız?
Bir camide ezan okunup, kâmet getirilerek cemaatle namaz kılınmışsa, ikinci bir kamet gerekmez. (Nimeti İslâm, s.61.)
Hocam! Pislik yiyen bir ineğin, koyunun sütü içilir mi eti yenir mi? Yine pislik yiyen bir tavuğun yumurtası ve eti yenir mi, açıklar mısınız?
Bunların eti yenir, sütü içilir. Yalnız bu hayvanlar kesilmeden önce, belirli bir süre hapsedilerek temiz gıdalar yedirilir. Meselâ; tavuk üç gün kafese hapsedilir, temiz yem yedirilir ve 4. gün kesilir. Koyun; 10 gün bir yerde gözetim altına alınır, temiz yem yedirilir ve 11. gün kesilir. Bu uygulama pislikle beslenmiş olan bu tür hayvanlara uygulanır.
Hocam! Kurbanlık inek aldık sütünü sağıp içiyoruz. Bir komşumuz kurbanlık hayvanın sütü içilmez dedi bizi bu konuda aydınlatır mısınız?
Âlimlerimiz mekruh olduğunu söylemişlerdir. Kaç litre süt sağıp içtiyseniz onun parasını fakirlere vermeniz ihtiyata daha uygundur. İlmihal kitaplarında bu konuya bakabilirsiniz.
Son günlerde gündemde olan bir konuyla ilgili bir okurumuz şu soruyu sormuş.
Hocam! Lokantalarda at eti yediriliyormuş, televizyon’da gördük. At eti yemek caiz midir?
At eti yemek mekruhtur. İnsan tabiatı bunu kabul etmez. Bende bu okurumuza şunu sorayım; evinize bir misafir geldi, sofraya affedersiniz peçete yerine tuvalet kağıdı kor musunuz? Sofra’ya tuvalet kağıdı koysanız şık düşer mi? Meselâ; Evde bebeğiniz var, çarşıdan yeni lazımlık alıp eve geldiniz. Evde temiz bir kap yok, hanımınız çorba yapmış, affedersiniz bu lazımlığa çorbayı koyup sofraya getirse, bundan yer misiniz? Elbette yemezsiniz. Oysa lazımlık yeni, hiç kullanılmamış, temiz olduğu halde ruhunuz kabul etmiyor. Bunun gibi insan tabiatı, at eti, eşek eti, kedi, köpek eti v.s. etleri kabul etmez. Hocam! Siz öyle diyorsunuz da Uzak Doğu Ülkeleri’nde Tayland, Kore, Çin v.s. ülkelerde bunları yiyorlar, hatta maymun, yılan, akrep, kurt bile yiyorlar diyebilirsiniz. İnsan’da Allah inancı olmadığı zaman hiç bir sınır tanımaz, ruhu o’nun necis hale gelir ve necis şeyleri yer. Cenabı Hakk (c.c) Kur’an da “Allah’a şirk koşanlar necistir (pistir)” buyuruyor. İnsan bu hale gelince öyle vahşileşir ki insan eti bile yer. O’nun için, Müslüman olduğumuza ne kadar hamd etsek azdır.