Saadet Partisi Karatay İlçe Başkanı Fatih Karaman
Tarımda Hayati Hatalar Yapılıyor!
Ülkemizin ve Konyanın uçuk değil, üretime yönelik gerçek projelere ihtiyacı var.
Bir ülkenin gelişmesinin birkaç saç ayağı vardır. Sanayi ve endüstri alanındaki yenilikler, tarımsal alanda yapılacak gelişmeler, hukuk ve adalet alanında yapılacak gelişmeler, eğitim ve maneviyat alanında yapılan çalışmalar bunlardan bir kaçıdır. Biz bugün bu yazımızda tarımsal alanda yapılması gereken çalışmalara değineceğiz.
Tarım bakanlığımızın 2020 yılı resmi verilerine göre
Konyamızın Yüzölçümü 40 milyon 838 bin dekar (41 Bin km2) .
90 bin kişi kayıtlı çiftçi bulunmaktadır.
Toplam ekilebilir tarım alanı 18 milyon 591 bin dekar (Yüzölçümünün % 46’sı ),
Mera Alanı (TUIK) 7 milyon 368 bin 520 dekar,
Nadasa bırakılan alan 3 milyon 72 Bin dekar ( Yüzölçümünün % 8’i )
Orman alanı 5 milyon 589 bin 370 dekar ,ve diğer alanlar 22 milyon 247 bin dekar ( Yüzölçümünün % 54)
Yapılan sulu tarım ile birlikte 2019 yılı birim fiyatları ile ülke ekonomisine 995 milyon TL katkı sağlanmıştır.
Görüldüğü üzere Konyamızın tarımsal olanakları son derece yüksektir. Fakat biz bu olanakları verimli bir şekilde kullanamamaktayız. Bunun en büyük sebeplerinden birisi tarım alanında yürütülen yanlış politikalar ve tarıma yeterince desteğin verilememesidir. Diğer en büyük sebeplerden biriside tarımsal alanların yeterince sulanamamasıdır. Bir diğer sebep ise ürünlerdeki yanlış yönlendirme, üretimdebyapılan hatalar ve hasat sonrası uygulanan yanlış politikalardır.
Özellikle tarım alanında peş peşe yapılan hayati hatalar tarımsal üretime ciddi zararlar vermiştir. Özellikle şekerpancarına yıllardır uygulanan kotalar,tam hasat döneminde yapılan tarımsal ithalatlar, ürüne değilde araziye verilen tarımsal destekler. Verilen desteklerin yeterli olmaması, Milli Görüş hareketi olarak yıllardır söylediğimiz ama bir türlü yapılamayan yat ve gemilere tanınan ötv’siz mazot hakkının üretici çiftçiye ve rızkını direksiyondan kazanan nakliyeci kardeşlerimize tanınmaması, yüksek girdi maliyetleri ve hasat sonu üreticiye sahip çıkılamaması vb hatalar sonucu tarımsal üretimimiz azalmış ve ülkemiz dış ülkelerden arpa, buğday, et, mercimek, nohut, ayçiçeği, hatta saman ithal eder hale getirilmiştir. Toprağında kazanamayan çiftcilerimiz üretimlerini
azaltmış, büyükşehirlere göç hızlanmış, kırsal yerleşim yerlerimiz adeta terk edilmiş bir hale gelmiştir.
Hükümetimiz tarafından Konya Ovası’nın sulanmasına yönelik yapılan bir Mavi Tünel projesi ovaya yeterli gelmemiş, ovanın çok az bir kısmına verilebilmiştir. Özellikle büyük arazileri olan Altınekin, Cihanbeyli, Kulu, Sarayönü, Kadınhanı, Yunak, Tuzlukcu ve Çeltik gibi ilçelerde su sıkıntısı had safhadadır. Bu bölgelere Kızılırmak veya Hirfanlıdan sulama projeleri yapılması gereklidir. DSİ'de bu konuda bazı ön çalışmalara başlamış ama bu noktada geç kalınmıştır. Devlet Su İşleri Müdürlüğü verilerine göre, 2019 yılı sulama sezonunda Konya ve ilçelerinde toplam 1 milyon 224 bin dekar tarım arazisi sulanmıştır ki bu ekilebilir alanın % 7’sine tekabül etmektedir. İlimizde yapılan sulu tarım ile birlikte 2019 yılı birim fiyatları ile ülke ekonomisine 995 milyon TL katkı sağlanmıştır.
Toprak bakımından Konya Ovası’ndan çok az bir büyüklüğe sahip, tabiat şartları ve emek gücü tarafından çok gerimizde olan Hollanda, çiçek soğanı ve süs bitkilerinden 9,5 milyar euro, et ve et ürünlerinden 8,8 milyar euro, süt ürünleri ve yumurta üretiminden 8,6 milyar euro, sebze üretiminden 7,3 milyar euro, meyve üretiminden 6,2 milyar euro, içecek üretiminden 5,8 milyar euro olmak üzere yıllık toplamda 450 milyar lira gelir elde ederken, biz böylesine bereketli arazilerden yılda 995 milyon lira kazanıyorsak bu bizim yaptığımız hataların sonucudur.
Miting meydanlarında çıkıpta Hollanda bizi kıskanıyor demek laf simsarlıdır. Göz boyamadır. Beceriksizliğin ilanıdır.
Üç tarafı denizlerle çevrili, mükemmel imkanlara sahip, coğrafi olarak en gözde yerde bulunan, münbit ovaları olan bir ülkenin tarımsal üretimde bu hale getirilmesi kabul edilebilir değildir. Bütün bu sıkıntıların temelinde basiretsiz, beceriksiz ve Milli Görüş prensiplerinden uzak tarım politikaları yatmaktadır. Özellikle
yetkililerimiz bu ovalarla ilgilenmek yerine Sudan’da arazi kiralayarak üretim yapma, hipodrum inşaatları vb… projeleri çalışmaktadır.
Çözüm önerilerimiz ise şöyledir:
Sulama projeleri en kısa sürede hayata geçirilmelidir.Tarımsal destekler havza bazlı olmalı, araziye değil ürüne verilmelidir. Avrupa Birliği dayatması kotalar kaldırılmalı, üretim ve istihdam artırılmalıdır. Şeker fabrikaları tekraren devletleştirilmeli ve stratejik endüstri olarak korunmalıdır. En az 10 adet tarım sanayi organize bölgeleri kurulmalıdır. Kooperatifleşmeye öncü olunmalı, ciddi destekler verilmelidir. Üretimde kullanılan elektrik ve mazot vergiden muaf tutulmalıdır. Üretime yönelik sübvansiyonlar üreticiye kullandırılmalı ve kanunda belirtilen miktarında üzerine çıkılmalıdır. Yerli tohum kullanımı özendirilmeli ve tohum üreticilerine ciddi teşvikler verilmelidir.
Çünkü tarımsal üretim stratejik üretimdir. Silahtan, binadan, asfalttan, köprüden daha önemlidir. Tarım olmazsa yaşam olmaz. Yaşam sona erince, teknolojinizin, binalarınızın, kurumlarınızın da bir manası kalmaz.