Saadet Partisi Karatay İlçe Başkanı Fatih Karaman
Aşı Zorunluluğu Anayasaya Aykırıdır
Aslında bu yazımızda mili görüş hareketinin ülkeye yaptığı hizmetlerden bahsedecektik ama sürekli değişen gündemlerden dolayı bu konuyu sonraki yazılarımızda ele alacağız.
Güncel gündem maddemiz dünyayı topyekün etkisi altına alan pandemi hakkında olacaktır.
Koronavirüs ilk kez 2019'un sonunda, Çin'de bir şehir olan Wuhan'da tanımlanmış ve hızla yayılmıştır. Önce Çin genelinde ve ardından dünyadaki diğer ülkelerde salgın ortaya çıkmıştır.Bu virüsün etkisi ile tüm dünyada ekonomiler, ağır bir tahribat almış,sağlık sistemleri çökmüş, özellikle medyada yürürken yere yığılıp,titreye titreye can veren insanların görüntüsü servis edilerek ,insanlarda bir panik ve korku etkisi meydana getirmiştir.Küresel sömürgecilere adeta gün doğmuş,bu salgın üzerinden servetlerine ,servet katmışlardır.
Merkezi Cenevre’de bulunan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Birleşmiş Milletler'e bağlı olan ve toplum sağlığıyla ilgili uluslararası çalışmalar yapan örgüttür.Bu örgütün zorlaması ile bazı ülkelerde aşı çalışmalarına başlanmış ve 4-5 aylık bir çalışma ile bazı aşıların virüse karşı etkili olduğu öne sürülerek tüm dünyada acil kullanım onayı ile faz çalışmaları tamamlanmadan aşı kullandırılmaya başlanmıştır.
Özellikle havuz medyası ve anlamakta sıkıntı yaşadığımız muhalif medyanın ittifak halinde başlattığı, aşının etkisi hakkında bilim adamlarının önde olduğu bir çalışmaya ağırlık verilmiştir.Aşı karşıtı olan bilim adamlarına medyada yer verilmemektedir.Aşının yararları anlatılırken,ileride meydana gelebilecek tehlikeler ve sıkıntılarında ortaya konulması gerekmektedir.Özellikle medyada bazı bilim insanları tv,tv gezerek aşının mutlaka olunması gerektiğini,aşı olanların virüsü kapması halinde ,hastalığı daha hafif şekilde atlatacağını anlatırken,aşının bulaşmaya engel olmadığını söylemektedirler.Bazı bilim adamlarıda özellikle mRNa kökenli aşının insanlarda DNA değişikliğine yol açacağını özellikle ortaya koymaktadırlar.Konu hakkında ciddi bir bilgi kirliliği söz konusudur.
Gerek 2-3 yıl önce insan nüfusunun aşılarla azaltılması gerektiğini söyleyen küreselcilerin temsilcilerinin beyanatları,gerekse özellikle yıllardır kuraklıktan ve iç savaşlardan dolayı aç ve perişan olan afrika ülkelerine aşı bağışlarının yapılması,tüm dünya üzerinde korku ve panik ortamı meydana getirilerek yapılmaya çalışılan aşı çalışmaları,aşı olan vatandaşlarımızda sorumluluğu aldığına ve olumsuzluk halinde üretici firmanın ve aşı uygulayıcılarının sorumlu tutulamayacağına dair imzalattırılan taahhütnameler,aşının zararları hakkında beyanat veren bilim adamlarına açılan soruşturmalar,aşıyı üreten bilim adamının ,kendi ürettiği aşıyı olmaması,ülkemizde bilim adamları tarafından virüse karşı denilerek kullandırılan etkinliği ve yan etkileri bir süredir tartışılan,sağlık bakanımızın özellikle övgü ile bahsettiği hidroksiklorokin ilacının, koronavirüs tedavinden çıkarılması vb… olaylar,insanlarımızı derin bir kuşkuya sevk etmiştir.
Ülkemizde özellikle pandemi sürecinde uygulanan yasaklar,bu yasakların sonucunda meydana gelen olumsuzluklar,bozulan ekonomik ve sosyal yapı,çıkmaza giren sağlık sistemi, vatandaşların yasağa zorlandığı esnada yasak tanımaz icraatlar ve uygulamalar vatandaşı canından bezdirmiştir.Pandemi bahanesi ile özellikle okullar,lokantalar,kafeler vb.. yerler kapatılırken ,iktidar salonlarda kongreler yapmış,açılışlar düzenlemis,kendi koyduğu yasağı kendisi çiğnemiştir.Televizyonlarda ve sosyal medyada aşı olmayanlara bazı yasakların getirilebileceği fikriyatı pompalanarak ,insanların anayasa ile güvence altına alınan,seyahat,eğitim ve bazı sosyal haklarının engellenebileceği subliminal olarak veya doğrudan mesaj olarak verilmektedir.
Daha sonra turizm bahanesi ile serbestlik getirilmiş,şimdi ise pandeminin arttığı bahanesi ile yine yasaklı döneme girişin sinyalleri verilmeye başlanmıştır.Özellikle son hafta içinde açıklanan kararlar ile okulların yeniden yüzyüze eğitime açılacağı,aşı olmayan öğretmen ve öğrencilerden haftada iki kere olmak üzere PRC testi isteneceğini duyurmuştur. Bankalarda,Pazar yerlerinde, Alışveriş merkezlerinde,Muayene istasyonları, Açılış ve mitinglerinizde istenmeyen Pcr testini bu şekilde istemek , vatandaşları aşıya zorlamaktır. Zorunlu test, zorunlu değilse de zoraki aşı demektir!
Kaldı ki ,Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir .Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz;
Rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya
muameleye tabi tutulamaz demektedir.
Tıbbi (yaşamsal ) zorunluluk olmadıkca aşı zorunluluğu anayasaya aykırıdır.Faz çalışmaları bitmeyen aşının zorunluluğu , kişinin rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulması anlamına gelir.Aşının pandeminin yayılması noktasında etkisinin olmadığı,sadece hastalığın hafif olarak atlatılmasını sağladığınıda aşıyı savunan bilim adamları dahi söylemektedir.
İşte bu yüzdendir ki aşı olmak isteyen vatandaşların bu görüşüne nasıl saygı duyuluyorsa,aşı olmak istemeyen vatandaşlarında görüşlerine aynı şekilde saygı duyulmalıdır.Aşı zorunluluğu kabul edilemezdir.Anayasaya aykırıdır.