Fanatizm: Bir dine, bir öğretiye, bir kimseye, bir şeye çok aşırı ölçüde, coşku ve tutkuyla bağlılık, insanı bu konularda aşırılıklara sürükleyen, körü körüne yandaşlık; bağnazlıktır...Vb.
***
Fanatizm dediğimiz tarafgirlik hastalığı; bağlılığın veya bağımlılığın tam oluşmadan bir adım öncesinde bir kişinin yalandan bile olsa ya da hiç umursamadan önemsizce bir tarafa geçmesiyle olur. O kişiye o mikrop bulaşmıştır artık. Bu aşamadan sonra artık o kişi ya o mikrobun tesirinden kurtulmak için o düşünceyi ve o ortamı terk edecek, ya da o hastalık onu tam bir fanatik yapıp gözünü-gönlünü kör edecek.
***
Benim hayatımda görüp izlediğim, tecrübe ettiğim ve görerek yaşadığım; fanatizmin etkisiyle meydana gelen bir (olumsuz) değişim ve insanları grupları değiştirme söz konusu olmuştur. Şöyle ki; ister insanın birbirine telkini şeklinde olsun, isterse içteki duygularla insan kendi nefsine kendi telkin etsin (Esasında bu nefis şeytanıdır.)şu cümleler önemlidir: “ Bizim grup, bizimkiler, bizim taraf; ötekiler...”bunlar işin en başı ve ipin koptuğu yerdir. Biraz daha ötesi: “Kötüyse benim kötüm , iyiyse de Evliya bile olsa bizden değilse kötüdür, fark etmez.” Tam; bu Kur’an’daki anlatılan Yahudi zihniyeti ve karakteridir. Rahmetli Erbakan hocamızın sürekli kullandığı ırkçı emperyalizm tabiri bunlar içindir.
***
Benim yaşadığım diyordum ya-dünkü- bin dokuz yüz yetmişli yıllardaki mücadele ettiğimiz Kuran’ın, İslam’ın onaylamadığı ırkçılık hastalığına bizim grup olunca iyi oluyor şeklinde sahip çıkılıyor olmasıdır. İşin en absürt ve acı tarafı daha da ileri gidilerek: “ Hırsızsa benim hırsızım, yanlışsa, kötüyse benim adamım, benim kötüm şekline dönüşmesidir.
***
Bu hastalığı galiba ben biraz basit geçiştiriyor gibiyim. Ben yaşamış olduğumuz bunca tecrübeye dayanarak söylüyorum: Bu “bizim grup” hastalığı ölümcül bir hastalıktır. Benim diyen kelli-felli büyük zatı muhteremler bile tutulup perişan olup gitmişlerdir.
***
Hem aynı grubun en küçük biriminin içinde, hatta en yakın A ile B’arasındaki kapıdaki isim farkından bile büyük ayrılıklar çıkabiliyor. İslam; Mümin’leri birlikte cemaat Kur’an ve sünnet etrafında birleşmiş bir kardeşler topluluğu olarak görmek ister. Ancak sürekli topluluğu fanatizm olgusu üzerinden değil, hâk olan Allah’ın ayetleri ve Resul’ünün etrafında toplanmayı önerir. Ayrıca “efela tâ gıluun, efela tefekkeruun efela tezekkerun, ya ülül elbab” şeklinde “dikkat edin aklınızı kullanın” diye uyarır.
***
Bugünlerde ve bundan sonraki 14 Mayıs’a kadar seçim sonrasına kadarki süreçte fanatizm ve kuru tarafgirlik başımızın belası olacak gibi gözüküyor. Kendi yaptığı hata ve kusuru hiç görmezden gelip arsızca ve fütursuzca saldırılacak. Din-iman istismar edilerek iş kotarılmaya çalışılacak. İnsan gözünü yumuverse Allah'a nasıl hesap vereceğini unutacak. Sanki cenneti kazanacakmış gibi seçimi kazanmak için menfaati için “liyugarribune illallah’izülfa” “Hem Allah’ın istemediği ameli yapacak, hem’de : Biz Allah’a yaklaşmak için, Allah rızası için bunu yapıyoruz.”diyecekler. Babasını terk edip,
yüzüstü bırakıp gidenlerle ve televizyonlarda hakaret edenlerle’de olsa birleşecek. Ancak kendisine kucak açanlara fanatizmi ile karşı çıkacak.
***
Bunun için şöyle bir sıralama yaparsak:
Kim ne yaparsa yapsın büyük planda, insanı aşan, mutlak Allah’ın hükmünde bulunan olacak olanlar olup yaşanacak. Kimse ne olacağa ne de olmayacak olan bir şeye müdahale edemez, güç yetiremez.
Herkes yarın yani (gelecek zamanda) ölecek kimse ebedi, baki değildir. Onun için herkes hesabını iyi yapsın.
Ne oldum deme ne olacağım demelisin.
Sabırla ve metanetle fanatizme de kaymadan hayatını yaşamalısın.
Bu maddelerden belki dört değil dört yüz tane sıralayabiliriz. Ama gerek yok, Allah akıbetimiz de hayreylesin. Cenabı “Allah hidayete erdikten sonra kalbimizi ve (ayaklarımızı) ” kaydırmasın(amin)