Diyanet İşleri Başkanlığı, tarihinde faizin haram olduğuna dair iki hutbe hazırladı. Biri, “MEŞRU OLMAYAN KAZANÇ: FAİZ” adlı hutbe 01.06.2018 Cuma günü bütün camilerde okundu. Diğeri ise “FAİZİN TOPLUMSAL ZARARLARI” adlı hutbe 23 Ağustos 2019 tarihinde bütün camilerde okundu.
Bu sevindirici bir gelişmedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na teşekkür ederim. Böyle halkı ilgilendiren, milletin derdine derman olan konularda hutbe irad edilirse daha güzel olur.
Hiç unutmuyorum: Konya Hacı Veyiszade Camii’nde bir Cuma günü vaiz vaaz ederken bir genç, “Vaiz efendi! Vaiz efendi! Faizin haram oluşundan bahset.” diye birkaç kere bağırdı ve sonra çekti gitti.
20-25 sene önce TRT’de “İnanç dünyası” diye haftada Perşembe günü akşama doğru 15 dakika ile sınırlı bir program yayınlanırdı.
TRT, bir gün Ankara Müftülüğü’ne gelmiş, Müftü Bey ile görüşmüş. “İnanç dünyasında” bu hafta “Veda Hutbesini” size okutmak istiyoruz; ama bir şartla “riba” ile ilgili bölümü okumayacaksın.” Müftü Bey, böyle bir şey olamaz, ben kabul edemem” demiş.
Riba ile ilgili kısım şu şekildedir: “Cahiliyeye ait her şey ayaklarımın altındadır. İyi bilin ki cahiliye dönemi ribası (faizi) kesinlikle kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de amcam Abbas b. Abdülmuttalib’in faizidir.”
TRT, Müftü Bey ile uzlaşmak için şu teklifi sunmuştur: “Riba” kavramını Türkçeleştirmeyeceksin. Yani faiz demeyeceksin; halkımız “riba”nın ne olduğunu bilmez.”
Müftü Bey de bu teklifi kabul etmiş ve “Veda Hutbesini” İnanç dünyasında okumuştur.
TRT bu yüce milletin arif olduğunu unutmuş ki böyle bir teklifte bulunmuştur. Bu millet arif olduğu için riba kavramının ne olduğunu bilir.
Diyanet teşkilatının personeli, takriben 150 bindir. Takriben 3000 de vaizi vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu dev ordu ile tebliğ ve irşad görevini daha iyi daha kaliteli nasıl yapabiliriz” diye düşünmeli ve bu konuda strateji geliştirmeli.
Aksi halde Allah’a ve bu millete karşı sorumlu olur. Çünkü bu personelin tamamının maaşı milletin vergileriyle ödenmektedir. Yani alınan maaşın hakkı tam verilmeli diyorum.
Diyanet teşkilatının en çok dünyevileşen kesim olduğunu bilmiyordum. Yarısının tüketici kredisi kullandığını da bilmiyordum. Bu bilgiyi elde edince gerçekten üzüldüm. Söz konusu teşkilat bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum.
Bu konuda Bursa U.Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Mefail Hızlı “Dünyevileşme Karşısında Din Hizmeti Veren Kurumlar” isimli sunumunda şöyle diyor: “Ben müftüyken başvaizlik yapan bir arkadaşım bana şöyle dedi: “En çok dünyevileşen kesim diyanet teşkilatıdır ve maalesef vaizlerdir.” Bu cümleden sadece diyanet ve bu hizmet kesiminin değil, aynı zamanda imam hatip okulları ve meslek dersleri öğretmenleri ile ilahiyat/ İslami ilimler fakülteleri ve akademisyenlerinin de dâhil edilmesi gerektiğini söylemeye bile gerek olmadığını ifade etmeliyiz. Kendi görevlilerim arasında tüketici kredisi kullanma oranının üçte birini geçtiğini neredeyse yarısına yakınının bu bela ile karşı karşıya kaldığını duymak beni hakikaten üzmüştü.” (1)
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından faizcilere karşı açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, anaparanız sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.” (2)
Yeni Şafak gazetesi yazarı Sayın Prof. Dr. Hayrettin Karaman, “Kadim Fıkıhta Sigara” isimli yazısında İbn Âbidîn’den rivayetle şöyle diyor: “…Peygamberimiz sarhoşluk veren (müskir) ve vücuda hafif sarhoşluğa benzer etki eden (müfettir) nesnelerin içilmesini yasaklamıştır. Bu sebeple sigara haramdır. Bir iki kere içmek büyük günah değildir. Sultan yasaklarsa kesin olarak haram olur. Şu da var ki, bunun vücuda zarar vermesi de muhtemeldir. Evet, onu devamlı içmek büyük günahtır; tıpkı diğer küçük günahlara devem etmenin onları büyük günah yaptığı gibi… Üstadımız el-İmâdî onu, soğan ve sarımsak kabilinden sayarak mekruh demiştir… Onun mekruhtan kastı tahrimen mekruhtur; çünkü “zamanımızda ortaya çıkan sigara bid’adına devam eden imam fasıktır, arkasında namaz kılınmaz, özellikle Sultan’ın yasaklamasından sonra” demektedir. (3)
Sayın Cumhurbaşkanı gücü yetse faizi yasaklayacaktır. Bu bağlamda Karaman Bey’e ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na iki sorum var. Birinci, sürekli sigara içenin arkasında namaz kılınmadığına göre, tevbe etmeyip sürekli tüketici kredisi kullanan (kredi çeken) imamın arkasında namaz kılınır mı? İkincisi sürekli tüketici kredisi kullanan imam, müftü, meslek dersleri öğretmeni ve İlahiyat ve İslami ilimler fakültesi hocalarının faiz konusunu kürsüde anlattıklarında inandırıcı olabilirler mi? Allah ve Resul’ünün savaş açtığı bu tüketici kartı kullananların Allah ve Resul’ünün ahlakını anlatmasının toplum üzerinde bir etkisi olur mu?
Biz bu konuda fetva verme makamında olmadığımız için onlara tavsiyemiz şudur: “Emr-i bi’l- ma’ruf ve nehyi anil- münker” görevini yerine getirmek bir meslek değildir. Devletin verdiği maaşı yeterli görmüyorsanız bu görevi bırakmanızı ve rızkınızı başka yerde aramanızı tavsiye ederim. İşi ehline bırakmakla bu millete bir iyilik yapmış olursunuz. Bunun karşılığını Allah’tan alırsınız. Hoşça aklın.
Kaynaklar:
1 Sivil Toplum ve Dünyevileşme Sempozyumu 15. Ufuk Turu, 09-13 Mayıs 2018 Bursa, sayfa 2018 -2019
2. Bakara, 2/278, 279.
3. Hayrettin Karaman, Yeni Şafak gazetesi, 1Kasım 2019.