“Sekinete eresiniz diye size kendi cinsinizden eşler yaratıp da aranızda meveddet ve rahmet meydana getirmesi O’nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ders alınacak çok şey vardır.” (Rûm, 21)
İlk insan olarak Âdem’i ve sonra eşi Havva’yı yaratan Allah (C.C.) ne yücedir. Bugünkü insanlık onlardan türeyip çoğalmıştır.
Aile dendiği vakit “Erkeğin karısı, ev halkı, akraba, aynı işte olan ve aynı gaye için çalışanların hepsi” akla geliyor. Bir başka deyişle “Nesep ve evlilikle bir araya gelmiş, bir çatı altında bulunan topluluk, ayâl (ıyâl), familya, ehl-i beyt. Ekseriya ana, baba, çocuklar ile büyük ana, büyük babadan müteşekkil” yapıdır. Dil, hayvan ve bitki topluluğuna da aile deniliyor. Meselâ, bizim konuştuğumuz lisân Ural-Altay dil ailesindendir.
Evlenmek ise “aile kurmak” demek. Aile kurmak için erkek ile kadının nikâhla birleşmesi, izdivaç yapmasıdır. Ev bark sahibi olmak. Evlenmiş, aile kurmuş kimseye “o evli barklı” deriz. Nişanlanma “evlenme vaadi” olup, nikâh da “evlenme akdi”dir. Karı-koca (eşler) arasında nikâhın kıyılmasıyla birlikte meydana gelen birliğe de “evlilik birliği” denir. Evine düşkün, ailesine düşkün insana da “aile-perver” denir. Kadının aile hayatında en esaslı hasleti; sadakat ve emniyettir. Sadakatı kıran, zayi eden durum ise ‘açık saçıklık’tır. Kocası nazarında emniyeti kaybetmesine, onun vicdan azabı çekmesine sebebiyet verir. Erkeklerde iki güzel haslet vardır: Cesaret ve cömertlik. Bu iki haslet kadınlarda bulunsa, emniyete ve sadakata zararı dokunduğu için ahlâk-ı seyyieden sayılırlar.
Yaz ayları ‘evlilik sezonu’nun başladığı aylardır. Merkezi Konya’da olan ve üç büyükşehirde temsilciliği bulunan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı, 28 yıldan beri evlenerek yuva kurmak isteyen fakir ve yardıma muhtaç gençleri toplu olarak evlendirerek çok faydalı bir vazifeyi yerine getiriyor. Bu açıdan hizmetleri takdire şayandır. Asgari ücretin üzerinde maaş almayan gençlere ev eşyasında da çok büyük hizmetleri var. Yeni evlenecek gençlerin evlerini eşyalarla da donatıyorlar. Mehir Vakfı, evlilik ve aile açısından bulunmaz “Hint kumaşı” gibi çok güzel bir sivil toplum kuruluşu. Mütevelli Heyet Başkanı Mustafa Özdemir ve Prof. Dr. Saffet Köse ile vakıf çalışanlarını kutlamak gerekir. Vakfın yayınları arasında çıkan “Aile Medeniyetinin Sonu” adlı eserinde yazar Saffet Köse, “Sıcak yuva özelliğini kaybetmiş Ankebut Evler”den bahseder. Saffet hoca, Ankebût Sûresi’nin 41. Âyeti olan “Allah’tan başkasını dost edinenler, ördüğü ağlarla kendine yuva yapan örümceğe benzerler. Oysa evlerin en çürüğü örümcek yuvasıdır” haberinden yola çıkarak bizleri şu ifadelerle uyarıyor:
“’Örümcek evi’ ifadesi bugünkü evleri çok iyi tanımlamaktadır. Müslümanları en güvenli en sağlam kaleleri, sığınakları, himaye, destek ve huzur buldukları sıcak yuva olan evlerinin bu özellikleri bugün bozularak örümceğin evine benzer hâle gelmiştir. Evlerin dışı mükemmel bir mimari ile inşa edilmekte, dışarıdan bakanların hayranlıkla izleyeceği bir güzellikte tasarlanmaktadır. Ancak her bir aile bireyine tahsis edilen odalarda oturanlar döşedikleri ağlarla evin içinde ailesinden bağları kopuk bir vaziyette dış dünyada bir başkasıyla evin içinde ailesinden bağları kopuk bir vaziyette dış dünyada bir başkasıyla iletişim hâlinde bulunmakta, kendisi evde, ruhu dışarıda bulunmakta. Sanki bütün elektronik ağlar, bir örümceğin ördüğü ağa benzemekte ve ona düşen birçok genç de bir sinek gibi o ağı örene yem olmaktadır.”
Temelleri 1950’li yıllarda Amerika’da atılan ve 1990’lı yıllarda hayatımıza girmeye başlayan internet, Türkiye’ye ODTÜ aracılığıyla 12 Nisan 1993’te girdi. 1996’da da birçok gazete ve dergi internet üzerinden yayımlanmaya başladı. İnternet, Amerika tarafından küresel anlamda dünya gençliğine yönelik olarak icat edilen devrim niteliğinde bir buluştur. Günümüzde “Nesnelerin İnterneti” ile insanlık “nesne” hâline getirilmek istenmekte. Bir başka deyişle dünya örülen sosyal ağlarla “örümcek evi” hâline getirilmek istenmekte. Elon Musk’un gök yüzünde (alçak yörüngede) konuşlandırılan küçük uydular (sarlink) vasıtasıyla yeryüzünde global bir elektronik ağ örülmekte. 2000 (milenyum yılı)’den itibaren gençlik eğitimini ev ve okullar değil internet vasıtasıyla almaya başladı. 2020 yılı itibariyle de dünya çapında çevrimiçi eğitime geçildi. Boşanmalarda “şiddetli geçimsizlik” diye klişeleşmiş bir lâf vardır. İnternetten söz edildiğini hiç duydunuz mu? Küresel çapta bir “sosyal deneye” tâbi tutulan insanlık, korona günlerinde ‘EV’lere hapsedilmişti. Sosyal bağları koparılmış ve aile bağları dumura uğratılmış bu deneyde; ağlarını kuran şeytanî küresel elitler, aileyi ve akrabalık bağlarını paramparça etti! Bir sinek gibi gençliği ‘sosyal ağlar’ına düşürerek evlilik ve nikâh gibi aile ilgili kutsal değerlerin içini boşalttı. Covid-19’la EV’lere hapsedilen ailelere, bir sofranın etrafında oturamadan muhabbeti bile çok gördüler. Ama bu arada karı-koca o günlerde yüzleştiler ve birbirlerini daha iyi tanıma fırsatı elde ettiler. Dananın kuyruğu o zaman koptu/koparıldı. Boşanma istatistiklerini Dünya’da ve Türkiye’de “koronadan önce-koronadan sonra” diye yeniden gözden geçirmek lâzım.
Günümüzde, eskiden olduğu gibi mutlu olmak için evlenmek ve aile kurmak elzemdir. Günümüz Türkiye’sinde ailelerin yüzde 60’ı mutlu değildir. Mutlu bir yuva ancak İslâm dairesine girerek kurulabilir. Ailenin temeli sağlam bir inançla atılmalı ki, hafif bir rüzgârla bile değil ne yandan eserse essin fırtına ve borada bile yıkılmasın. Tohumu ne yandan ekersek ek ama sağlam olsun.
Ne diyor Mevlâna:
”Biz bu topraklara sevgiden başka tohum ekmedik.”