Bismillahirrahmanirrahim..Hepimizin ve Alemlerin Rabbi olan Allah’a sığınarak, bugün ve ömrüm oldukça yapabildiğim en iyi şeyi yapmaya çalışıyor ve yazıyorum. Her bir kardeşimden de bundan böyle kendi maharetinin farkına varmasını ve mücadelesinde olmasını rica ediyorum. Yazıma böyle bir başlangıçla girmek zorunda kaldım çünkü her birimiz kendimizi unuttuk, unutturulduk ya da unutmak işimize geldiği için tercihimizi sele kapılmış çerçöp olma yönünde kullandık.
Vakit geçmiş her şey bitmiş değil. Belki de şimdi tam imtihan kazanma zamanı. Peygamberimiz (S.A.V.)’in “kıyamet kopmaya yakınken elinizde bir ağaç fidanı varsa ve onu dikmeye vakit bulabilirseniz onu dikin”. Hadisi şerifini anlama ve uygulama zamanı. Mesuliyetlerimiz her geçen gün artıyor. Bizlerin uyanması ve nesillerimizi (fidanlarımız) doğru yetiştirebilmemiz için bu fitne günlerini fırsata ve kazanca çevirme azmini göstermemiz gerekiyor. En azından bu mücadeleyle yaşamak gerekiyor.
Şimdi sizlere Korona virüsüyle başlatılan biyolojik savaşların ve korku kuşatmalarının farklı bir pencereden görmemiz gereken yanlarını dilimin döndüğünce izah etmeye çalışacağım.
Yeryüzünde ve Semada, görünende ve görünmeyende maddede ve manada Mülkün ve Hükmün tek sahibi olan Allah (C.C.) ı ne kadar ve nasıl tanıdığımızı öncelikle bir soralım kendimize! Kardeşlerim lütfen biraz tefekkür edelim. Olmamız gereken yer ile durduğumuz yeri bir karşılaştıralım. Nereden geldiğimizi nerede oluğumuzu ve nereye gittiğimizi görmeye çalışalım.
Tedbirsizce hareket edelim demiyorum. Tedbir ile Takdir arasındaki imtihan çizgisini bilelim, gayretlerimizi geliştirelim hatta değiştirelim diyorum. Her Ümmetin ve her dönemin farklı imtihanları olmuştur. Gelin biraz derin düşünelim; benzetmek dahi uygun düşmez ama Korona virüsünü Hz. Nuh (A.S) kavminin uğradığı tufan gibi düşünürsek bizler gemide miyiz? Geminin dışında mı? Gerçekten geminin içindekilerden olabilecek iman ve amele sahip miyiz? Yoksa gemidekileri beğenmeyen alaycılardan mıyız?
Lut kavmi, Ad, Semud kavimleri ve Eyke Halkı ve hakeza ve hakeza.. Hangi taraftayız? Biliyorum yüreğimizi burkacak, belki öfkelendirecek kadar ağır bir soru bu! Hz. İbrahim’e(A.S.) hazırlanan ateşe odun taşıyanlardan mıyız? Yoksa karınca misali ateşi söndürmeye Su taşımak gayretinde olup tarafımızı belli edenlerden mi?
Firavunun, erkekleri öldürüp kadınlarını sağ bırakırken Musa (A.S.) Kavminin uğradığı imtihandı da, bugünkü korona virüsü ve başka musibetler imtihan değil mi?
Cenabı Allah Musa’ya (A.S.) evlerinizi Namazgah edinin buyurmuştu. Şimdi bizler içinde evlerimizi Namazgah edinme zamanı değil midir? Her birey aileyi aileler de toplumu oluşturuyorsa evde kaldığımız bu günleri değerlendirmek için daha ne olmasını bekliyoruz? Rabbimizin her iman edenin gönlüne sığınabileceği bir gemiyi de yerleştirdiğini bugün göremezsek ne zaman görebileceğiz?
Evlerimizi Ashabı Kehf’e sığınak olan mağara kadar bile sığınma ve uyanış için kullanamazsak bunun hesabını mahşerde nasıl veririz?
Kardeşlerim Rabbimiz Kuranında bizlere, Hayır gördüğümüzde şer, şer gördüğümüzde hayır olabileceğini bunu bilemeyeceğimizi ancak kendisinin takdir edeceğini bildiriyor.
Rabbimizden bu musibeti Ümmeti Muhammedin (S.A.V.) Hayrına vesile kılmasını, uyanmamızı sağlamasını, evlerimizde İman ve İslam sevdasını yüklenip Namazgahlar edinebilmemizi, çocuklarımıza da bu sevgiyi aşılayabilmemizi isteyelim. Bunun için çalışalım.
Evlerimizden çıktığımızda bu sevdayı hayatımızda yansıtan kullar olabilme niyaz ve duasıyla
Allah’ın Selamı hepimizin üzerine olsun.