İnsanın yaşamını idame ettirebilmek için, zihni, bedeni, sanatsal vb. olarak üzerinde belirli bir süre uğraştığı, para kazandığı işe meslek diyoruz. Dünyada pek çok meslek dalı bulunmakta. Bunlardan avukat, doktor, mühendis, öğretmen... gibi standart mesleklerden tutun da, civcivlerin cinsiyetlerini ayırma, hareketsiz canlı mankenliğe kadar birçok ilginç meslekten bahsedebiliriz.
Böylesi meslekleri yaparak para kazananların yanında bir de meslek olarak kabul görülmeyen para kazanılmayan bir meslek var ki; dünyanın en eski mesleklerinden biri de olan ev hanımlığıdır. Hazreti Havva Validemizden bu yana sürdürülen bu meslek dalı artık toplumda itibar görmüyor maalesef. Sanki bir zorunluluğu andıran ev hanımlığı ne yazık ki kadınlar tarafından dahi meslek kabul edilmiyor.
Küresel emperyalizmin getirdi popüler kültür her şeyi tükettiği, kullandığı gibi kadınları da kullanıyor, tüketiyor.
Daha fazla para, daha lüks yaşam düşüncesiyle kadınların iş sahasına çekilip, üretime katkı adı altında emeğinin sömürülmesiyle çok kârlı sonuç elde ediyor kapitalistler.
EV KADINLARI EV HANIMIYIM DEMEKTEN UTANIYOR
Bir topluluğa girdiğiniz ya da yeni biri ile tanıştığınız vakit selam kelamdan sonra hemen ''ne iş yapıyorsunuz?'' diye soruluyor. Ev hanımlığını iş olarak görmeyen ev hanımları da bir işte çalışmadığını, yalnızca ev hanımı olduğunu söylüyor utana sıkıla...
Halbuki ev hanımlarının ekonomiye aslında ne kadar katkı sağladıklarını görmüyoruz. Ev hanımı birçok işi birden yapmaktadır. Örneğin bir öğretmendir... muhasebeci, aşçı, müstahdem, organizatör şimdiye değin aklımıza gelen gelmeyen pek çok işi bir arada yürütür.
İktisat, kanaat ve benzer kavramlar emperyalist kapitalizmin hiçte hoşlanmadığı şeylerdir. Onların bir tek amacı vardır, küresel menfaatleri için insanın her türlü sömürülmesi... Ancak akşama kadar evde oturan, atıl bir kitle olarak zannedilen(!) öyle algılanan bu kadınları kapitalizm keşfetti ve budan böyle her türlü faydalanmanın peşine düştü, türlü türlü metotlar geliştirerek evden çıkartmanın yollarını bulmaya çalışıyor. Menfaat çarkları dönsün düşüncesiyle bir biçimde kadınlar evlerinden çıkartılıyor, aileden ortamından uzaklaştırılıyor. Algılarla dışarının albenisi veriliyor.
EV OUT, DIŞARI İN
Eskiden neredeyse her gün evlerimize misafir gelirdi, bizleri mutlu ederdi bu. ''Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır'' demiş atalarımız.
Peygamberimizin (sav) de, ''Misafir, rızkıyla gelir, ev sahiplerinin günahlarının affedilmesine vesile olarak çıkıp gider.'' diye buyurmakta. Yine eskiden kadınlar aralarında gün yaparlardı. Şimdilerde bunu bile arar olduk. Kadınlar toplanma mekanları olarak birbirlerinin evlerini kullanmıyorlar bundan böyle kafe ya da benzer yerlerde bir araya geliyorlar. Gûya yorulmuyor, hem de daha fazla harcıyorlar. Altın gününde vb vesilelerle toplandıkları zaman bir iş birliği oluyordu aralarında. Kek, börek yapımı olsun, sofra kurma-kaldırma olsun ve dahası böyle günlerde Kur'an okuyup dua edilirdi. Şu zamanda kafelerde eğlenmek kadınlara daha cazip gelmeye başladı. Bir de sözde ilim öğrensin, Kur'an dersleri alsın, dini sohbetlere katılsın diye kurs, cami gibi yerlere usulsüzce çekilen hanımlar var. Belirli bir sayıda öğrenci olmazsa kursların kapatılması, maaşların verilmemesi endişesiyle kadınlara manevi baskı yapıldığı hakkında söylentiler gelmekte son zamanlarda. Bu, abartılı gelebilir ancak çeşitli yerlerden birbirinden bağımsız mesajları görünce ister istemez böyle bir kanaat oluşuyor insanlarda.
KADINLARIN KENDİNİ İSPAT ÇABASI
Ev hanımları üstünde yoğun bir algı çalışması olunca, kadınlarda ev hanımlığının dışında da başka meziyetleri olduğunu ispat etme çabası içine girmiş oluyorlar. Kendi evini temizlemeye yüksünen kimi kadınlar, ihtiyacı olmadığı halde dışarıda başkalarının lavabolarını temizlemekten şikayet etmiyorlar. Gene kocasına çay-kahve yapmaya üşenen kadınlar uçaklarda hostes olup yolculara servis yapınca, kafelerde, restoranlarda müşterilere servis yapınca kariyer yapmış oluyorlar. Yine bebeklerine bakıcıya ya da kreşe teslim ederek gece yarılarına kadar çalışarak ''kariyerde yaparım çocukta yaparım'' yarışına giriyor çoğu kadın. Böyle bir imkanı olmayan hanımlarsa kafelere, dini ya da beceri kazandıran kurslara atıyorlar kendilerini... Elbette ev hanımlarının bizatihi gelişmesi gerekli. Fakat söylemeye çalıştığımız bazı dayatmalara rağmen bunu yapmış olsunlar. Asla kadın evinde otursun yeter demiyoruz. Kadınlar kendisine uygun mesleklere yönelmeli. Çalışmak isteyen çalışmalı, okumak isteyen okumalı, evinde durmak isteyen de evinde durmalı. Biz algılara karşıyız kadınlar bu tercihi sadece kendi iradesiyle, isteyerek yapmalı.
Günümüzde emin olduğumuz bir şey varsa o da evde kadın kalmadığıdır!
Selam ve dua ile...