Eskiden Nerede Ne Vardı? 32

Başarakavaktan yola çıkarak, geçtiği yerlerdeki köylerin bağ, bahçe ve tarlalarını sulayıp Müftü Gediği nde kollara ayrılan Meram Çayı, sıcak yaz aylarında çevresine serinlik yaymaya devam ediyor
Başarakavak’tan yola çıkarak, geçtiği yerlerdeki köylerin bağ, bahçe ve tarlalarını sulayıp, Değirmenköy, Dere ve Meram yöresini yeşilliğe bürüdükten sonra “Müftü Gediği” nde kollara ayrılan “Meram Çayı”, sıcak yaz aylarında çevresine serinlik yaymaya devam ediyor. Eskiden yaz aylarında bu çayın suyu devamlı olarak aktığı için Dere ve Meram’daki birçok “Su Değirmeni” nin çarklarını çeviriyor, taşları da buğday tanelerini ezerek, un yapıyordu. Konya halkı şehir içinde, bilhassa 1901’de Konya Valisi Avlonyalı Ferit Paşa’nın yaptırdığı eski buğday pazarının çevresindeki elektrikle çalışan değirmenlerden daha ziyade, su değirmenlerinde un üğütmeyi tercih ederdi. Eski devirlerde Konya’yı ziyaret eden seyyahların, şehrin batı tarafındaki dağların arasından akıp geldiğinden bahsettikleri Başara’dan gelen çay, zaman içinde Altınapa Barajı’nda tutulmaya başlanınca su değirmenleri birer birer yok olurken, kalan birkaçı da elektrikle çalışır hâle dönüştürüldü.Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı; 1944 yılında yazdığı “Konya Tarihi” nde birçoğunun Selçuklu devrinden kalan Konya ve civarındaki şu su değirmenlerinden bahsediyor:
Kasım Halife, Turut (Diğer adı Mecidiye, Baruthane Medresesi vakfı idi), Meram (Hatipoğlu vakfı), Sinan Değirmeni (Meram köprüsü başında idi), Mahmut Efendi, Yukarı Hocalar, Aşağı Hocalar, Çeşnigir, Kavak (Hükümet konağı içindeki mescidin vakfı idi), Çay (Şerafeddin camiinin vakfı idi), Ulaş, Maarif (Dereye giderken sola inen yolda, Deliktaş’da Vali Ferit Paşa tarafından Sanayi mektebine gelir için yaptırıldı), Yeni Değirmen (Kadın Yokuşu Sultan Bağında, Şeyh Sadreddin Konevi vakfı), İniş, Yaka, Kemer (Turgutoğlu vakfı), Sinoplu, Kayadibi, İlahi (İla), Altunaba (Gâvurun değirmeni denirdi), Palamut (Debbağlar Tekkesi yanında idi. Burada kışın palamut ezdikleri için bu adı almıştı), Sahra (Kışın çalışan bu değirmen şehrin içindeydi), Üzemiş, Hocalı, Karagöz (Belediye tarafından yıktırıldı), Değirmenköy Değirmeni, Kici Musla (Küçük Muhsine), Çayırbağı (Yukarı Değirmen-Mevlâna Dergâhı’nın vakfı idi), Çayırbağı Orta Değirmen, Çayırbağı Aşağı Değirmen, Hatıp.
Eski adı Sultaniye olan Karapınar’da birçok yel değirmeni bulunduğunu kaydeden İbrahim Hakkı Konyalı; bu değirmenlerin zamanla adlarının, sahipleri ve vakfiyelerinin değişmiş olduğunu bildirirken, Muammer Ulutürk de Meram Belediyesi eski Başkanı Mustafa Özkan’ın görevi döneminde yayınlanan “Meram” adlı dergide, Dere’de bulunan su değirmenleri arasında şunları da eklemiş:
Kaya (Bugün çevresi bahçelik olup, değirmenden eser kalmamıştır), Kızılbağ (Çimenler ailesi işletirdi), Yenice (Halen faaliyettedir), Gümanas (Aşağı Mahalle Camii’nin altında idi, Kinoş Ali işletiyordu), Midilli (Son sahibi Evliyaoğlu Mustafa idi, bugün yerinde yoktur). Ulutürk ile tarihçi Konyalı’nın verdiği değirmen adları arasındaki farkın daha sonra değişiklik sebebiyle meydana geldiği tahmin ediliyor.
Meram Köprüsünün sağ başında bulunan, üzeri toprak damlı değirmen 60 yıl önce yol genişletme amacıyla yıkıldı. Civardaki köylüler Hıdrellez’de bu değirmenin önüne kar getirerek, 5-10 kuruşa parçalar hâlinde satarlardı. Köprüyü geçince solda bulunan Hatıplı Hasbeyoğlu Mehmed Bey hamamının karşısında sağdaki çatısı Çinko kaplı değirmen de 50 yıl önce yıkılarak, yeri belediye tarafından halka açık çay bahçesi olarak düzenlendi. Maarif Değirmeni ise, Dere’ye giderken sola inen yolda çayın kenarında idi. Gazyağı, şeker, kaput bezi, zeytinyağı’nın yanısıra ekmeğin de karneye bağlandığı 2. Dünya savaşı’nın hüküm sürdüğü 40’lı yıllarda ninemle beraber Maarif Değirmeni’ne un üğütmeye gittiğimiz günleri bugünkü gibi hatırlıyorum. Ninem Küçükköy’de bulunan tarlasını icara verdiği için her yıl 8 çuval buğday gelirdi. Evimizde un bitince komşumuz Tımbıllı’nın Bekir Ağanın arabasına 4 çuval buğday atıp, sabah Topraklık’dan erkenden yola çıkarak Maarif Değirmeni’nde sıraya girer, akşam ezanı ancak dönerdik. Annem tandırda ekmek yaptığı için de hiç sıkıntı çekmedik. Yıllar önce tarihe karışan bu değirmenin çarkını çeviren geniş su boruları toprağa gömülmüş olarak dururken, binanın yerine de çocuk parkı yapılmış bulunuyor.
50 yıl önce Lârende Caddesi’nde Beyşehir Oteli’nin altında dükkânı bulunan Mehmet Munlafalıoğlu’nun işlettiği, Dere’deki Kemer Değirmeninin faaliyetini daha sonra oğlu Yavuz Munlafalıoğlu sürdürmüştü. Su ile çalışan Çayırbağı’nda Çayırbağı su kaynağına giden yolun kenarındaki son değirmenin metruk hâldeki binası da 25 yıl önce ayakta idi. Yıllar önce bir gezide içine girerek dönen taşlarını hayranlıkla seyrettiğim Göksu’daki su değirmeni belki de faaliyetini sürdürüyordur. Babamın doğup, 12 yaşında Konya’ya geldiği Yatağan Köyü’ndeki su değirmenini ölünceye kadar Callak Bekir işletti. Değirmenköy’ün son değirmeni ise sahibi Yatağanlı Hacı Ahmet Özdemir vefat edince Bulgur Tekkesi’nin bitişiğinde torna atelyesi bulunan ve daha sonra Lârende Caddesi’nde sıhhi tesisat malzemesi satan oğlu Mustafa Remzi Özdemir’e intikâl etti, o da bir süre sonra sattı.
Eski buğday pazarının doğu kapısından çıkışta sağda bulunan elektrikle çalışan değirmen Ticaret Borsası Meclis eski başkanı Ali Aydoğmuş’a, buğday pazarının doğusundaki sokakta olan diğer bir değirmen de Ali Cevat Yağcıoğlu’ya aitti. Eskiden pazarın doğu kapısının karşısında Mehmet Tahıl ve Hasan Ay’ın sahibi olduğu Saadet ve eski Cezaevi yanında Migros’un eski yerinde Mustafa Keçeci’nin Başak Un Değirmenleri vardı. Su ve elektrikle çalışan değirmenlerin yerini ilerleyen yıllarda modern un fabrikaları aldı. Günümüzde Konya, un sanayinin merkezi hâline gelmiş bulunuyor.

NAİL BÜLBÜL

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri