Esad giderse bundan daha iyi olacak

Başbakan Erdoğan, G-20 Zirvesi'nin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

G20'de ekonomik konuların yanı sıra Suriye gündeminin öne çıktığını vurgulayan Erdoğan, 'Şöyle bir soru geliyor. 'Esed giderse ne olacak?' Çok daha iyi olacak. Şu an ki yönetimden çok daha kötü olmayacaktır' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar şöyle:

G-20 Bünyesindeki tartışmalara önem veriyor ve katılıyoruz. Ülkemiz bu platformun dönem başkanlığını 2015 yılında üstlenecek ve küresel gündemi doğrudan belirleme gücüne sahip olacak. Bu yıl zirvede ilk olarak büyümeye ilişkin konuları ele aldık. İstihdamı ele alma imkanı bulduk. Uluslararası finansal mimarinin yeniden yapılandırılması güçlü büyüme hedefine ulaşmada kilit öneme sahip. Bu alanda çalışma grubunda ülkemiz eş başkanlığı yürütüyor. Bu noktada Türkiye'nin ekonomik gündemin merkezinde yer alan başlıca konularda fikir üreten çözüm üretmeye çalışan bir öneme sahip olduğunu belirtmek istiyorum. Kapsamlı IMF kota reformunun ivedilikle yürürlüğe girmesinin önemini bir kez daha vurguladık. IMF'nin yönetim yapısının iyileştirilmesi ve gelişmekte olan ülkelere daha fazla söz hakkının verilmesinin önemli olduğunu ifade ettim.

Kredi derecelendirme kuruluşlarına olan mekanik bağımlılığı yeniden ifade ettim. Önceki yıl ifade ettiğim gibi bu yıl da kalkınma konuları gündemimizin öncelikli konuları oldu. Sonuç odaklı olarak ilerletilmesi için mutabık kaldık. İşsizliğin azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasını önerdik. Ticaret ve büyüme ilişkisinin ele alındığı oturumda ticaretin önemine değindik. DOHA ticaret ilişkilerinin ilerletilmesi için çalışmalara devam edeceğimizi de belirttik. Bölgesel ticaret çalışmalarının daha kapsamlı ve şeffaf biçimde tahsis edilmesini taahhüt ettik. Çeşitli liderlerle görüşmelerim oldu. Bu kapsamda Singapur Başbakanı, Almanya Şansölyesi, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Fransa Devlet Başkanı Sayın Putin ve Obama ile görüşmelerimiz oldu. Bölgesel meseleler özellikle Mısır'daki askeri darbe ve Suriye'de rejim tarafından yapılan katliam gündem maddelerimiz arasında yer aldı.

Özellikle dün akşamki yemekte Suriye üzerinde özellikle durduk. Suriye rejiminin özellikle BM Genel Sekreteri'nin takdiminden sonra bizler söz aldık. Liderlerin büyük bir kısmı yapılanların değerlendirmesine girdi. Suriye rejiminin halkına yaptığı katliam zirveye katılan her lider tarafından takip ediliyor ve Şam'a yapılacak müdahale planlanıyor. Tabi bir koalisyonun Suriye'de sorunu çözmek için atacağı adımın destekleneceğini müşahede ettik. Biz Türkiye olarak özellikle Suriye'deki bu gelişmeleri teşhisi üzerinde ısrarla durduk. Benim açıklamam ağırlıklı olarak burada bir hedef saptırması olduğu yönündeydi. Kimyasal silahlar üzerinde hassasiyetle durulurken öbür tarafta yüz bin insanın öldürülmesi bir kenara konuluyor. Bu kadar göç var, sığınmacı var yine bunlar göz ardı ediliyor. Burada kimyasal silahlar şüphesiz ki suç teşhis ediyor uluslararası hukukta yeri var. Diğer taraftan bombalarla tanklarla toplarla öldürülen insanlar bunu yapanlar suç işlemiyor mu. Bütün bu göçe zorlanan, 7 milyon insanı göçe zorlayanlar suç işlemiyor mu. Şuanda 21 Ağustos gece 02:30 orada bin 700 kadar insan kadın çocuk erkek kimyasal silahlarla öldürülüyor. Herkes bunu kabul ediyor bunun kimler tarafından işlendiği konusunda Esed'den bu işi sıyırıp muhalefet yaptı gibi bazılarında böyle bir hava var. Gerek elimizdeki belgeler, bilgiler çekilen fotoğraflar bunlarda her şey açıkça ortada. Kimler tarafından atıldığı da malum. Bütün bu gerçekler ortadayken bunu görmeyenlerin tarihe bir borcu olduğunu tarih karşısında bir hesap vereceğini hatırlatıyoruz. İnsanlığa karşı da suçlu olduklarını da ayrıca ifade etmek istiyorum. Biz siyasilere düşen de bütün bu siyasi olaylar karşısında tavrımızı ortak olarak belirlemektir. Bir iki fok balığı için dünyayı ayağa kaldıranlar burada 100 bini aşkın insan öldürülüyor buna karşı sessiz kalmak siyasilere yakışacak bir durum değildir diye düşünüyorum.

Esed gidince ne olacak gibi bir soru var sürekli. Ama emin olun bundan daha iyi olacak. Kendi halkını bombalayan kimyasal silah kullanan bir insandan daha zalim ne olabilir ki? Ben buna demokrasideki tecrübemden inanıyorum. Bu amaca yönelik olarak biz çalışmalara destek verdik vereceğiz. Suriye'ye yönelik bir operasyonu destekliyor olmamız kimileri tarafından ifade edildiği gibi savaş çığırtkanlığı değildir. Şuana kadar Suriye'de hayatını kaybedenlerin sayısını göz önüne aldığımız zaman bu insanlara karşı bir insani sorumluluğumuz var, komşuluk noktasında sorumluluğumuz var, buradaki sıkıntı komşuda yangın başlamıştır ilk vuracağı yer biziz. Bu yangını söndürmek durumundayız. Bunu da yapmak için elimizden ne geliyorsa yapmak durumundayız. Bizdeki ana muhalefet diğerleri hala kalkıp böyle bir adamı savunduklarını görüyoruz. Demek ki vicdanları buna el veriyor. Çocukların kimyasal silahlarla öldürülmüş o fotoğraf karelerini kamera çekimlerini gördüğümüz zaman buna hangi vicdan el veriyor. Savaş çığırtkanlığı olarak değerlendirmek doğrudan doğruya Esed rejimine destek vermektir. Bunu en başından beri ifade ettik. Kurda merhamet, kuzuya zulümdür bunu yapamayız biz. Bundan sonra ölecek masumlara göz yummak katilleri teşvik etmektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri