Erken seçim geliyor!

Türkiye'nin ABD ile yol yürümesinin kendilerinde bazı endişeleri doğurduğunu söyleyen Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, “Saat başı fikir değiştiren ABD'ye nasıl güveneceğiz. Böyle bir anlayışla nasıl diplomasi yürütülecek” dedi

2021 YILINDA ERKEN SEÇİM BEKLİYORUZ

Saadet Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, ülke ve gündem değerlendirmesinde bulundu. Merhaba Gazetesi'nin sorularını yanıtlayan Kaya, ABD'ye güvenilmemesi gerektiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin revize edilmesi gerektiğini belirten Kaya, yeni oluşumların ise Türk halkı için bir kazanç olduğunu aktardı. AK Parti'nin kan kaybettiğini söyleyen Kaya, “AK Parti'nin oy oranı yüzde 24 ile 27 arasında. Saadet Partisi olarak 2021 yılında bir erken seçim bekliyoruz” şeklinde konuştu. Kaya, Ayrıca Saadet Partisi'nin gölge kabine kuracağını da ifade etti.

ABD ŞİMDİYE KADAR VERDİĞİ HANGİ SÖZÜ TUTTU?

**Barış Pınarı Harekatı'nın sonuçlarını nasıl yorumluyorsunuz?

-Barış Pınarı Harekatı, Zeytindalı ve Fırat Kalkanı harekatlarında olduğu gibi Türkiye'nin kendi güvenliğini sağlamak adına, yapmak zorunda olduğu bir harekattı. Ancak ABD'nin işe dahil olması ve ABD ile anlaşma sağlanması kafada bazı soru işaretlerini de oluşturmuş durumdadır. Suriye'nin toprak bütünlüğünü düşünüyoruz. Böyle bir anlaşmanın neticesinde Suriye'nin toprak bütünlüğü temin edilebilecek mi? Astana sürecinde devam eden bir zemin var, anayasa komisyonunun kurulması ile ilgili bir karar vardı. Bu saatten sonra bu neye evrilecek? Türkiye, bu anlaşmada 'istediğini aldı' şeklindeki çok iyimser bir havanın yakın gelecekte yanıltıcı olabileceğine dair endişelerimiz var. Tabii ki arzu ederiz, ülkemizin arzu ettiğini almasını. O bölgeden herhangi bir tehlikenin topraklarımıza gelmesini kesinlikle istemeyiz. Ancak ABD'nin bu zamana kadar 30 binden fazla TIR verdiği bir yapının, PKK'nın Suriye'deki bir kolunun yani bir terör örgütünün bu saatten sonra elindeki silahları geri toplaması ne kadar inandırıcı olur? Suriye'deki meselenin çözümü ancak bölge iradelerinin gücü eline alması ile sağlanabilir. Bu bölgeye Moskova'nın, Washington'un, Brüksel'in gözüyle değil; bölge ülkelerinin ortak gözü, geleceği ile bakılmalıdır. Büyük Ortadoğu (BOP) gibi bir proje etnik ve mezhepsel farklılıklar üzerinden Ortadoğuda yeni yeni yeni devletçikler oluşturma projesidir. Bundaki ana amaç, İsrail'in etrafında düzenli orduya sahip bir tane ülke kalmamasıdır. Nihai hedefi Büyük İsrail denilen bir projedir. Bu projeyi engelleyebilmek bölge ülke ve halklarının bir araya gelmesiyle mümkündür. Ayrılıkları körükleyen, farklılıkları sürekli kaşıyan bir anlayışın sonuç itibariyle bu bölgede kimseye bir faydası olmayacak. Herkes, kendi cenazesini kaldırmakla meşgulken, İsrail yaşıyorsa, bölge halkı ve ülkeleri kendine bir soru sorabilmelidir. Trump'un her sabah uyandığında attığı alakasız tweetler oldu, oluyor da. Böyle bir anlayışla nasıl bir diplomasi yürütülecek, doğrusu bilmiyoruz. Saat başı fikir değiştiren ABD'nin hangi çözüne inanılıp, birlikte hareket edilecek? ABD, bu zamana kadar verdiği hangi sözün arkasında durdu ki, Barış Pınarı Harekatı ile ilgili verdiği sözde de dursun. Biz, nasıl bu anlaşmayı zafer olarak ilan ediyoruz? İsteriz Türkiye bölgede kazansın. Fakat tüm bu soru işaretleriyle beraber, bu anlaşmaya bakmak gerekir. Bardağın dolu tarafını yok saymadan, boş tarafında da oluşabilecek riskleri bilerek hareket etmek zorundayız.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ REVİZE EDİLMELİ

**Sayın Cumhurbaşkanı “Ateşkes” kararından bir gün önce “ABD'li heyetle görüşmeyeceğim” dedi, ikinci gün heyeti kabul etti. İktidarın ABD'ye karşı tutumunu nasıl buluyorsunuz?

-Dış politikada, diplomaside en önemli şey konuşmak değildir. Önce susmayı başarabilmek gerekir. Susamayan, susmayı başaramayan ülkeler; dış politikalarında başarılı olamazlar. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile her sözün, her gelişmenin, iç ve dış olayların muhatabının doğrudan Cumhurbaşkanı olması ve Cumhurbaşkanı ile yürütme arasında bir denge ve denetleme mekanizmasının olmamasından dolayı, sayın Cumhurbaşkanının söylediği her şey doğrudan bu tür durumları yani tezatlıkları ortaya çıkarıyor. Bundan sonraki süreçte bu tezatlıkları daha fazla göreceğiz. Bu sistemin mutlaka revizyona ihtiyacı var. Her şeyin bir kişiden beklendiği, bir kişinin iki dudağının arasından çıkan her cümlenin önü ve arkasının neye mâl olacağı tam hesap edilemediği bir ortamda bize bir çıkış sağlamaz.

YENİ OLUŞUMLAR MİLLET ADINA KAZANÇTIR

**Gelelim iç siyasete. Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, yeni parti kurması beklenen isimlerle görüştü. Bu oluşumlarla birlikte yol yürür müsünüz?

-Bizim partimizin en önemli özelliği, toplumun bütün kesimleri ile en rahat bir şekilde iletişime geçebilme reaksiyonu gösterebilmesidir. Yeni parti kuracağı söylenen her iki değerli ismin yani Babacan ve Davutoğlu'nun yeni parti kuracak olması bu millet adına bir kazanım olur. Saadet Partisi ile yol yürüme meselesi için sadece diyebilirim ki, bunları konuşmak için çok erken. Sayın Cumhurbaşkanı ile başlayan, daha sonra Kılıçdaroğlu ve Akşener ile devam eden bir ziyaretti, partimizin yaptığı. O ziyaretlerde de aslında ülke gündemi ile ilgili genel kanâatlerimizin paylaşılması ve karşılıklı istişarelerde bulunulmasıydı. Onun dışında herhangi bir siyasi hesap yapılmadı o ziyaretlerde. Biz, 73-74 yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile koalisyon kurabilen bir anlayışa sahibiz. 91 yılında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile bir seçim işbirliği yapan anlayışa sahibiz. Doğru Yol Partisi (DYP) gibi merkez sağ olarak bilinen ve liberal anlayışa sahip parti ile koalisyon kurabilen bir anlayışa sahibiz. Toplumun en solundan en sağına kadar, asgari müştereklerde Saadet Partisi olarak ülke meselesi gündeme geldiğinde herkesle oturup konuşabilecek, böyle bir anlayışla memleket ve millet adına bir iş yapılacaksa herkesle ortak zeminde buluşabilecek bir anlayışımız var. 50 yıllık tecrübemiz bunu ortaya koyuyor.

 

SAADET PARTİSİ GÖLGE KABİNE KURUYOR

**Saadet Partisi, 3 Kasım'da 7. Olağan kongresini yapacak. Bundan sonraki süreçte sizi neler bekliyor? Ayrıca etkili söylemlerinize rağmen neden halâ parti olarak oy oranınız düşük?

-Saadet Partisi'nin özgül ağırlığı, aldığı oy oranının belki de 10 katı. Toplumdaki ve insanlar üzerindeki etkimiz gerçekten aldığımız oydan daha fazla. Ortada siyasi bir konjonktür var. Belki bizim anlaşılır olmamıza rağmen, farklı millet öncelik sıralamasını değiştirdi için vatandaşımız kıymetli iradesini bizden yana kullanmadı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde bizim oy oranımız yüzde 3,03'tü. Bu oy oranı bir önceki seçimle kıyaslanırsa, o zorlu şartlara, kamplaşmanın zirve yapmasına rağmen oy oranındaki artış, bizim için çok kıymetlidir ve gelecek açısından umut vericidir. Kongremiz ile birlikte yapısal bazı önemli değişikliklerimiz olacak. 20 ayrı kurul oluşturacağız. Bu kurullarda dış politikadan, ekonomiye kadar geniş bir alan olacak. Devlette şuan hangi kurum varsa, onların her birinin izdüşümünü kuracağımız kurulların içine yerleştireceğiz. Bir anlamda gölge kabine şeklinde bunları tasarlıyoruz. Çalışmalar, son noktaya geldi. Başkanlıkları, komisyon üyelikleri oluşturuluyor. Siyasi yönü olan, olmayan ama bu işin uzmanı olan kişiler bu kurullarda görevlendirilecek. Hepsinin ortak özelliği kurumlarla ilgili uzman olması olacak. Bu kurullar vasıtasıyla, Türkiye siyasetinde daha etkili olabileceğimizi düşünüyoruz. Kurullarımız aktif görev üstlenecek.

BU ZİHNİYET EKONOMİK PROBLEMİ ÇÖZEMEZ!

**2018 yılının Ağustos ayından bu yana ülke ekonomik olarak ciddi bir buhran içinde. Ekonomik gidişatı nasıl değerlendirirsiniz?

-Ülke ekonomisinin kırılganlığı her geçen gün artıyor. Genç işsizler noktasındaki istatistik, “Artık tehlike çanları çalıyor” değil, “Tehlike çanları çalmış, bir şeyler yapmak lazım” diyor. Bir kriz ortamındayız. Üniversite gençliğimiz işsiz. Üniversiteli işsizlere yüzde 27 deniliyor. Bu oran ise sadece resmiyete giren. Bir de girmeyenler var! Türkiye, üreten bir ekonomiden ısrarla, tüketen ekonomiye doğru kayıyor. Bugün İstanbul'un nüfusu 16 milyon olduysa, Ankara'da ve batıdaki illerde nüfus artmaya başladıysa, bir sorun var demektir. İnsanlar Anadoludan hızla kaçıp, nefesi batıda alıyorsa yanlış giden de bir şeyler var demektir. Anadolunun bir kasabasının bir bakkalına, marketine gittiğinizde orada Meksika'dan, Srilanka'dan, Brezilya'dan, Kanada'dan gelen nohutu, merciğemi, pirinci alıp da köydeki evinde tencereye koyuyorsa burada bir problem vardır. Bu anlayışla dış ticaret açığı da giderilmez, ithalat da düşmez. İnsanlar, sürekli üretimden çekiliyor. Refah, ülke geneline yayılmadı. Sosyal ve ekonomik buhran yaşıyoruz.

 

ERKEN SEÇİM VAR, İKTİDARIN OY ORANI YÜZDE 30 ALTI

**Anlattıklarınıza bakılırsa, Türkiye her alanda bir daralma yaşıyor. Bu şartlarda bir erken seçim gündeme gelir mi? Ülke erken seçime gider mi?

-Erken seçimin en iyi ihtimalle 2021 yılında olabileceğine dair bir kanâat var bizde. 2021 yılının ötesine de bu ekonomi ile taşınabileceğini düşünmüyorum. İktidar, 2020 yılı için kendini çok güvende hissetmeyebilir. Birkaç araştırma şirketinin ortaya çıkardığı bir gerçek var. Şuanda AK Parti'nin oy oranı tek başına yani MHP hariç, yüzde 24 ile yüzde 27 arasında. 40+1 tartışmalarını sadece 1 kişinin teklifi olarak değerlendirmekten ziyade, AK Parti cenahından değerlendirmek gerekir. Çünkü iktidara göre artık 50+1'e ulaşmak mümkün gözükmüyor. 2021 yılından önce bir erken seçim teknik olarak mümkün olabilir fakat siyasi olarak mümkün gözükmüyor.

RÖPORTAJ: EMRE ÖZGÜL

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri