Erdoğan: Mustafa Kemal De Mi Bölücüydü?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yakın tarihinin MHP ve CHP'nin çizdiği gibi bir tarih olmadığını belirterek, "Bize ne diyorlar? Bölücü.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yakın tarihinin MHP ve CHP'nin çizdiği gibi bir tarih olmadığını belirterek, "Bize ne diyorlar? Bölücü. Peki Mustafa Kemal de mi bölücüydü? Kürdistan kelimesini kullanan o zamanın bütün Meclis mebusları da mı bölücüydü. Kürt damadımız var diyen merhum Alparslan Türkeş de mi bölücüydü?" diye sordu. Erdoğan, "Devekuşu kafasını kuma gömer dünya karanlıktır. Deve kuşu kafasını kuma gömer dünya küçük der. Kimse kusura bakmasın, bizim tarihimiz de dünyamızda hiç küçük değil” şeklinde konuştu.

Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Geup Toplantısında konuşmada, bugün itibarıyla hükümette 11. yılı geride bıraktıklarını belirterek, bunun bir rekor olduğunu vurguladı. Erdoğan, “12. yıldan gün almaya başlamış bulunuyoruz. İnşallah daha nice yıllar azimle, aşkla, şevkle, milletimize hizmet üretmeye ve Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz. Hükümetimize ilişkin bu sürelerin bu rekorların bizim nezdimizde hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Biz adeta bugün sabah görevi devralmış gibi heyecan ve şevkle hareket etmeyi sürdüreceğiz. Çok iş yaptık, eser ürettik ama yetmez. Milletimizin de desteği ve hayır duasıyla Türkiye, milletimiz ve insanlık için çok daha fazlasını yapacak, uzun ince bu yolda gece gündüz gidecek ve koşacağız. Bu vesileyle 58. hükümetimizin Başbakanı, Cumhurbaşkanımız değerli kardeşim Abdullah Gül'den bu güne kadar kabinede görev alan tüm teşkilatımızı tebrik ediyorum. Herkese şükranlarımı ifade ediyorum” şeklinde konuştu.

Erdoğan konuşmasının başında dün hayatını kaybeden tiyatro sanatçısı Nejat Uygur'u andı ve Allah’tan rahmet diledi. Ayrıca Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da uçak kazasından dolayı Rusya Federasyonu ve Tataristan Cumhuriyeti'ne, özellikle de kazada oğlunu kaybeden Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov için başsağlığı ve sabır temennilerini dile getirdi. Erdoğan, konuşmasında bir başka ismi daha andı: “Düşünce adamı Aytunç Altındal da ebediyete intikal etti. Yine kendisine Allah'tan rahmet, tüm kalanlara başsağlığı temennisinde bulunuyorum”

Erdoğan ardından geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdiği Diyarbakır ziyaretine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumartesi ve pazar günleri Diyarbakır'da tarihi günler ve anlar yaşadıklarını söyleyen Erdoğan, “Diyarbakır'da Büyükşehir Belediyesini, valiliği ziyaret ettik. Ardından Diyarbakırlı kardeşlerimizin toplandığı meydana geçerek toplu açılış törenini gerçekleştirdik. Diyarbakır'a kazandırdığımız 17 ayrı eserin, 740 trilyon liralık eser ve hizmetin resmi açılışını yaptık. Açılış töreninde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Sayın Mesut Barzani, 38 yıldır ülkesinden uzak yaşayan Şivan Perver, değerli sanatçımız İbrahim Tatlıses de bizimle bu heyecanı paylaştılar. Açılış töreninin ardından, misafirlerimizle birlikte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın tertip ettiği nikah merasimine geçtik ve orada 400 çiftin nikah törenine şahitlik yaptık. Bu nikah törenlerinde Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses'in unutulmaz düetlerine de kulak verdik. Tarihi bir ana da orada şahitlik ettik” ifadelerini kullandı.

Dicle Üniversitesi kampüsü içinde inşa edilen İlahiyat Fakültesi camiinin açılışının yapıldığını anlatan Erdoğan, ardından Mesud Barzani ve heyetiyle görüşme yaparak bölgeye ilişkin güncel konuları görüştüklerini aktardı. Erdoğan, “Cumartesi günü son olarak valilik tarafından düzenlenen Diyarbakırlı kardeşlerimizin katıldığı yemeğe iştirak ettik. Diyarbakır'en en büyük meydanında on binlerce Diyarbakırlı kardeşimizle bu coşkuyu yaşamak çok çok anlamlıydı. AK Parti iktidarı olarak bugüne kadar neler yaptık ve bundan sonraki süreci nasıl değerlendiriyoruz, nasıl bakıyoruz bunların çok net mesajlarını orada verdik. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını birilerine rağmen değil, biz kendi iktidarımız, kendi kararlılığımızın, programımızın gereği olarak ifade ettik. 2005'ten sonra burada bunu ifade etme fırsatını bulduk” diye kaydetti.

Diyarbakır'daki pazar günkü programın yoğun olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Orada da yaklaşık 15 bin kişiye hitap ettik. 83 trilyon liralık eser ve hizmetin resmi açlıışını yaptık. Ardından Ergani'ye geçtik. Orada da muhteşem katılım vardı. Emniyetin rakamlarına göre 20 bin civarında insan orada bizi bekliyordu. Orada da 57 trilyon liralık eser ve hizmeti resmi olarak açtık. Diyarbakır'da iki günde toplamda 880 trilyon liralık eser ve hizmeti resmi olarak açmış olduk. 2009 yılında milli birlik ve kardeşlik programımızı başlatırken, bir temennimizi ileterek 'anneler artık ağlamasın' dedik. Son bir yıl içinde bu temennimiz karşılık bulmaya, akan kan durmaya ve gözyaşları dinmeye başladı. Biz 'anneler ve babalar ağlamasın' dedik ama cumartesi günü Diyarbakır'da, Diyarbakır'la birlikte 81 vilayetimizde bunun bir istisnasını yaşadık. Cumartesi günü hem Diyarbakır'da hem Türkiye genelinde evlerde, sokaklarda, televizyonlarının başında annelerin, babaların, gençlerin hatta çocukların gözyaşı döktüğüne şahit olduk. Bu gözyaşları bu sefer farklıydı, bu gözyaşları sevinç, umudun, vuslatın kavuşmanın gözyaşlarıydı. Bismil'de bir genç önümüzü kesti, yanımıza geldi ve bizi kucakladı. Gözyaşlarıyla yüreğinden gelen bir sesle 'Başbakanım barış istiyoruz ölmek istemiyoruz' diye feryadını dile getirdi. Arkadaşlarımız gazeteci arkadaşlarımıza aktardılar. Diyarbakır'da o meydanda Diyarbakır'ın sokaklarında, evlerde kadınlar erkekler sevinçle ağlarken 70-90 yaşındaki dedeler nineler de ellerini semaya açarak hayır duaları ettiler. O gün mutluluktan ağlayan sadece Diyarbakır değildi, o gün mutluluktan gözyaşları döken Edirne, İzmir, Konya, Mersin, Trabzon'du. O gün mutluluktan, sevinçten, umuttan gözyaşı dökenler sadece Türkler, sade Kürtler değil bu ülkenin milletin huzura susamış her bir ferdi gözyaşlarını döküyordu”

Diyarbakır'da Türkiye'nin tamamı bölgenin tamamı için tarihi bir an yaşanırken, Türkiye'nin her yerinden sevinç gözyaşları dökülürken birilerinin bu sevinç ve umudu paylaşamadıklarını gördüklerini söyleyen Erdoğan, “Dört gündür başta MHP olmak üzere siyasetçilerin Türkiye'ye egemen olan huzur ve kardeşlik iklimini hissedemediklerini gördük. Bizim tarihimiz MHP yöneticilerinin zannettikleri gibi 12 Eylül 1980'de başlamış bu kadar kısır ve köksüz bir tarih değildir. Bizim tarihimiz bundan yüzyıl önce, iki yüzyıl önce başlamış bir tarih de değildir. Bizim için tarih Hz. Adem'in yeryüzüne indirilmesiyle başlamıştır. 1960'ta, 1980'de değiştirilen yer isimlerini sanki bin yıllık bir uygulama gibi millete sunuyorlar. Şurada sadece 80 yıllık ömrü olan And'ı adeta milletin bin yıllık ahit gibi lanse ediyorlar. Tek parti dönemlerinde yapılan zulümleri, ret, inkar ve asimilasyon politikalarını sanki milletin ezeli ve ebedi kızıl elması gibi son derece yanlış ve yaratıcı biçimde savunuyorlar. Bu milletin tarihi 12 Eylül 1980'de başlamadı. Bu milletin tarihi 27 Mayıs 1960'ta başlamadı. Bu toprakların tarihi bundan yüzyıl, iki yüzyıl önce başlamadı. Bu milletin tarihi kalıplara sığmayacak kadar uzun, zengin, renkli ve kucaklayıcı bir tarihtir. Bu milletin tarihini 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün darbecileri değil Alparslan'dan Fatih'e, Kanuni'den Yavuz Sultan Selim'e, Abdülhamit'ten Mustafa Kemal'e kadar yüzlerce, binlerce milyonlarca kahraman yazmıştır” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu millet köksüz, reddi miras yapacak, ecdadını unutacak, sırt çevireck bir millet değildir. 90 yıl, 100 yıl öncesine gidin CHP'nin, MHP'nin yöneticileri ilk Meclis zabıtlarını, gizli celse zabıtlarını okusunlar. Milletvekilidirler, okuma hakları var. Bugün MHP ve CHP neye karşı çıkıyorsa ilk Meclis zabıtlarında o karşı çıktıkları şeyleri görecekler. Hem de en başta Gazi Mustafa Kemal'in nutuklarında görecekler. Kürt kelimesini o Meclis'te görecekler. Gürcü, Laz, Arap, Boşnak kelimelerini o zabıtlarda görecekler. Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler. Anasır'ı İslam kavramını o zabıtlarda görecekler. Kendi tarihini bilmeyen, okumayan, cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Osmanlıya gittikleri zaman Doğu ve Güneydoğu'nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar bizim tarihimizin bize devrettiği mirastır, bunları görmemezlikten gelemezsiniz. Bizim Misak-ı Milli adını verdiğimiz toprakları işgal edenler uzaydan gelmemişti. İşgalciler dönemin en güçlü devletleriydi. Gaziantep'te, Kilis'te, Şanlıurfa'da, Trabzon'da, İzmir'de düşman askerleri vardı. İstanbul işgal altındaydı. Dönemin büyük devletleri tarafından bu millete çok ağır işkenceler, katliamlar yapıldı. O devletleri en iyi tanıyan Mustafa Kemal'di. O zulmü iliklerine kadar yaşayan Mustafa Kemal'di. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyeti ilan ettikten sonra aynı Mustafa Kemal tüm bu devletlerle barışa dayalı işbirliğine dayalı bir süreci başlattı. İngilizler İstanbul'u işgal etti diye İngiltere'ye, Fransızlar Antep'i, Maraş'ı işgal etti diye Fransızlara küsmedi. Onlara kin tutmadı, varsa da gizledi. İntikam hissiyle yaklaşmadı. O zabıtları okuduğunuzda Gazi Mustafa Kemal'in bu noktada neler yaptığını çok daha yakından göreceksiniz. Devletlerin ilişkileri intikam, öfke nefret hırsıyla yürümez”

Konuşmasında Gazi Mustafa Kemal'in TBMM'de gizli oturumda yaptığı konuşmadan bahseden Erdoğan, “MHP ve CHP yönetimi bunu iyi dinlesin. Tarihimizi, Gazi Mustafa Kemal'i öğrensinler. Diyor ki Gazi, 'Bizce kati olarak belirli olan bir şey olan varsa o da milli hudutlarımız içinde bütün bu İslami unsurlar, yani anasır-ı İslamiye çıkar birliği içindedirler. Beraber çalışmaya karar vermişlerdir. Yoksa vicdani arzularıyla, kardeşçe ve dindarca bir vahdet vardır. Hiç şüphe etmeyiniz ki Kürt, Laz reyi sorulduğu zaman bu reyi vereceklerdir. Biz bugün aynı sözleri dile getirdiğimizde buna itiraz ediyor, hop oturup hop kalkıyorlar. Bunların tarihleri 30-40 yıllık tarih. Bunlar daha eskiye gidemiyor, milletin ruh köküyle temas edemiyorlar. Bir başka gizli oturumunda, hem de meclisin açılmasının hemen ertesi günü, meclis zabıtlarından konuşuyorum gazete küpürlerinden değil. Gazi şunları söylüyor, milli sınırlarımız içinde bulunan insan kaynaklarını sınırlarımız dışında israf etmek istemeyiz. Birlik kuvvet teşkil edeceğinden bütün İslam aleminin ittifak etmesini büyük bir memnuniyetle karşılarız. Gerek Iraklıların, gerek Suriyelilerin bu iki mıntıkadaki dindaşlarımızın kalpleri bizimle beraber. Bundan sonra da şartlar oluşursa, bunlardan azami ölçüde istifade etmek mümkündür diyor. O günün Esad'ını ifade etmiyor, Suriye halkını ifade ediyor. Daha işin başında, Gazi Mustafa Kemal 'Irak bize ihanet etti, Suriye bizi arkamızdan vurdu' demiyor. Oradakiler kardeşlerimiz diyor. Onlarla dayanışma içinde olmamız lazım diyor” diye ekledi.

Türkiye'nin yakın tarihinin MHP ve CHP'nin çizdiği gibi bir tarih olmadığını söyleyen Erdoğan, "Türkiye'nin yakın tarihi MHP ve CHP'nin çizdiği tablo gibi kısır, derinliksiz ve içe kapanık bir tablo değildir. Bize ne diyorlar? Bölücü. Peki Mustafa Kemal de mi bölücüydü? Kürdistan kelimesini kullanan o zamanın bütün Meclis mebusları da mı bölücüydü. Kürt damadımız var diyen merhum Alparslan Türkeş de mi bölücüydü? Devekuşu kafasını kuma gömer dünya karanlıktır. Deve kuşu kafasını kuma gömer dünya küçük der. Kimse kusura bakmasın, bizim tarihimiz de dünyamızda hiç küçük değil” şeklinde konuştu.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri