Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dava arkadaşı ve 1969 yılından bu yana Milli Görüş Hareketi’nin içerisinde bulunan Ali Güneri, Yahudi ve Hıristiyan aleminin dahi Hoca’yı anladığını fakat Türkiye’nin anlamak istemediğini söyledi
Saadet Partisi(SP) Konya İl Başkanlığı tarafından organize edilen ‘Erbakan ve Konya’ isimli konferans gerçekleşti. Konferansın konuşmacısı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dava arkadaşı ve 1969 yılından bu yana Milli Görüş Hareketi’nin içerisinde bulunan Ali Güneri oldu. İl Teşkilatı’nda gerçekleşen konferansa Ali Güneri’nin yanı sıra, Saadet Partisi Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Özkafa, SP İl Başkanı Mehmet Şen, Meram Eski Belediye Başkanı Mustafa Özkan, SP İlçe Başkanları, AGD Konya Şube Başkanı Yusuf Güneş, parti yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Konferansta kısa bir açış konuşması yapan SP İl Başkanı Mehmet Şen, Ali Güneri gibi önemli bir isimin tecrübelerinden istifade etmek istediklerini söyledi. Açış konuşması sonrası konferansa geçildi. Milli Görüş’ün savaşının Allah’ın kurallarına karşı koyanlara olduğunu ifade eden Ali Güneri, Necmettin Erbakan’ın yola çıkış sebebinin de batıla karşı mücadele etmek olduğunu dile getirdi. Güneri, “Erbakan Hocamız olağanüstü bir insandı. 9 yaşında camiye gider 50 yaşındaki adam gibi olgunca namaz kılardı. Ortaokulu ve lise hayatı olağanüstü başarılarla geçti. Lise bilgi yarışmalarında hep Erbakan’ın okulu birinci olurdu çünkü Erbakan Hoca yarışırdı. Bir defasında ‘ben yarışmayacağım’ demiş tüm okul ayaklanmış. Daha sonra şart koşmuş ‘okula mescit açarsanız yarışırım’ diye ve okula mescidi açtırmış” dedi. Hocanın başarısı sayesinde üniversiteye 2. sınıftan başladığını dile getiren Güneri, üniversitede mescit açılması için mücadeleler gösterdiğini belirtti.
ERBAKAN MÜSLÜMAN ADAM BİR AY YARDIM EDİN
Necmettin Erbakan’ın ilk aday olduğu zaman tereddütlü olduklarını aktaran Güneri, “1969 yılında Erbakan Hoca, müstakil adaymış. İsmail Karaçam Hoca bize ‘Bu adam temiz bir adam. Bu adama yardım edin’ dedi. Biz bu teklifi reddettik. Çünkü o zamanlar Adalet Partisi Gençlik Kolları’ndan da bize çeşitli teklifler gelmişti. Ama biz siyaset ile ilgilenmek istemiyorduk. O teklifi de aynı düşünceyle reddetmiştik. Bu kez Ali Kemal Belviranlı devreye girdi, bize çok ısrar etti. ‘Bu adam Müslüman adam, bari bir ay yardım edin’ dedi. Biz de Özlerin Osman, Hüseyin Pekyatırmacı, Servet Akdoğan, Osman Öz’ün evine, Hoca’nın davetine katıldık. Hoca gerçek bir ilim adamıydı. Yıl 1969. O gece saat bire kadar toplantı yaptık. Sonunda Hoca bizi ikna etmişti, biz de kendisine peki dedik. Hoca da bize ‘yarın sabah namazından sonra Yunak’a gidiyoruz’ deyiverdi. Meğer o gün Halil Ürün’ün düğünü varmış. Halil Ürün, Yunak Müftüsü’nün kızı ile evleniyormuş. Ondan sonra Hoca’nın peşinde 40 gün ne eve, ne de dükkâna uğradık” ifadelerini kullandı.
BÜYÜK İMANLI TÜRKİYE MİTİNGİ YAPILDI
40 gün boyunca gece gündüz seçim çalışması gerçekleştirdiklerini kaydeden Güneri, “Arabanın gitmediği yerlere yürüyerek gittik. Hoca anlatmaktan sıkılmazdı. Tek tek anlatırdı. İlk seçim çalışmamıza Mevlana Caddesi’nde başladık. Hoca 20 kişiye hitap ediyordu. Tüm köyleri dolaşıyoruz bir yandan da Hoca’nın hitap ettiği kişiler kalabalıklaşıyor. En son seçime 3 gün kala Büyük İmanlı Türkiye Mitingi’ni yaptık. O gün Necip Fazıl Kısakürek ve Hocamın kardeşi Kemalettin Erbakan’da oradaydı. Hoca Kemalettin Erbakan’a ‘Ankara’ya niye uğramadın? Zeynebimi 10 dakika görseydin diye kızıyordu’ Kemalettin Erbakan’da hiç cevap vermeden mütevazı bir şekilde ‘tamam ağabeycim’ diyordu. Büyük bir kalabalıkla o mitingi yaptık. Seçim günü geldi Hoca o seçimlerde tam üç mebus seçilecek kadar oy alarak milletvekili oldu” dedi.
MİLLİ NİZAM PARTİSİ KURULDU
Heyecanla Milli Nizam Partisi’ni kurduklarını ifade eden Güneri, “Hoca milletvekili seçildikten sonra tekrar Konya’ya geldi. Bize ‘Milli Nizam Partisi’ni kuruyoruz. Konya’da da partiyi siz kurun’ dedi. Biz yine hayır dedik. Ama Hoca ısrar edince ve bize ‘Ya siz Allah rızası için çalışıyorsunuz. Zaten parti için çalışacak adamlar var, onlar hazır bekliyorlar. Siz kurun, onlar yarın partiye gelirler, sizi de kapı dışarı ederler. Bari kurulurken temiz insanlar kursun’ dedi. Bu sefer yine kabul ettik. Elektrikçi Mustafa İl Başkanı oldu. Ben de İl Başkan Yardımcısı oldum. Ama Hoca’nın siyasetten önce yazdığı İslam ve İlim isimli kitabını İzmir Gençlik Kolları tüzüğüne almış. Bu gerekçe ile partiyi kapattılar” diye konuştu.
HOCA’YA YALAN SÖYLEMEK ZORUNDA KALDIM
Milli Selamet Partisi kurulduğu zaman bazı sebeplerden dolayı Hoca’ya yalan söylemek zorunda kaldığını dile getiren Güneri, şunları kaydetti: “Ankara’da Milli Selamet Partisi kuruldu. Erbakan Hoca telefon etti. O zaman Zafer’deki evimizde oturuyorduk. Evimizde karşılıklı çift daireyi, her zaman misafirlerimize hazır ediyorduk. Daha sonra Hoca’yla tekrar görüştük. Bana bir tarih verdi, o tarihte bütün arkadaşları toplamam gerektiğini ve bizim eve geleceğini söyledi. Erbakan Hoca, Orhan Batı ve bir kişi daha o dedikleri gün çıkıp eve geldiler. Ama bizim arkadaşlardan hiç kimse gelmemişti. Daha doğrusu arkadaşlar siyaset ile uğraşmak istemedikleri için davete gelmemişlerdi ama ben çok mahçup oldum, Hoca’ya yalan söylemek mecburiyetinde kaldım ve suçu kendi üzerime alarak ‘Hocam herhalde arkadaşlara ben yanlış tarih verdim. Bana bir hafta 10 gün müsaade verin. Ben onları tekrar bir toplayayım” dedim. Hoca bizim evde yemek yedikten sonra Konya’dan ayrıldı ve Ankara’ya döndü. Bir hafta sonra Erbakan Hoca’yı tekrar bizim eve davet ettik. O akşam bizim evde 60–70 kişiydik. Uzun bir sohbetten sonra partinin kuruluşu için 15 isim belirlendi. Ramazan Bayramı’na da üç gün vardı. Büyük kongrenin yapılması için Konya teşkilatının kesinlikle kurulması gerekiyormuş. Neyse, o iş güç, bayram telaşesi arasında bayram arifesinde bizim teşkilatı kurmamız gerekiyordu. Ve o akşam 15 kişi kağıda yazıldı. Listenin en başında Sami Baysal, en altında ise benim ismim vardı. Ziya Ercan’ı çağırdım ve ‘Bak Ziya önümüz bayram, benim işim gücüm çok sen bu listeyi al bir il başkanı bul. İl başkanı akşam ilk sıraya yazdığımız isim olsun. Eğer birinci sıradaki arkadaşımız il başkanlığını kabul etmezse ikinci sıradakine git. İkinci sıradaki kabul etmezse üçüncü sıradakine git. Ama bu işi bayram öncesi bitirelim. Hoca’ya söz verdik’ dedim. Ziya peki diyerek gitti.”
MSP’NİN İL BAŞKANI OLDUĞUMU SONRADAN ÖĞRENDİM
Haberi olmadan MSP İl Başkanı olduğunu kaydeden Güneri, “Bayramın tam arifesinde ise biz alışveriş telaşında müşterilerle ilgilenirken Ziya geldi ve bana ayaküstü bir şeyler imzalattı. Bayram’ın birinci günü Mehmet Kaya ve ailesi bize bayramlaşmaya gelmişlerdi. Mehmet Kaya ziyaret sırasında bana ‘Başkanlığın hayırlı olsun’ dedi. Şaşırdım kaldım ve ‘Ne başkanlığı’ dedim. O da devam etti ‘Milli Selamet Partisi’nin İl Başkanı olmuşsun. Gazete yazıyor” deyiverdi. Mehmet Kaya’yı gönderdikten sonra hemen apar topar Ziya’nın evine gittim. Ziya’ya ‘Bu iş ne?’ dedim. O da bana ‘Abi senin dediğini yaptım. Sırayla herkese gittim. Kimse kabul etmedi. En sonunda sıra sana geldi ve sen İl Başkanı oldun’ dedi. Bende bu görevi yüklendim” ifadelerini kullandı.
RESTİMİ ÇEKİP DÜKKÂNDAN AYRILDIM
Siyaset yüzünden dükkanı dahi terk ettiğini vurgulayan Güneri, “Artık dükkâna hiçbir faydam olmuyordu. Dükkân dolup taşıyor, ama gelen müşteri mi partili mi belli olmuyordu. Babam, eniştem, üçümüz dükkâna ortaktık. Dükkân benim üzerimeydi ama onlar ticaretin ve siyasetin bir arada olamayacağını söyleyerek bana kızıyorlardı. Ben de bir gün onlara kızdım, restimi çektim, dükkândan ayrıldım. O gün bugündür partinin içindeyim” dedi.
BAŞARILI BİR PARTİYİ DURDURDULAR
Refah Partisi’nin kurulması ve gelişimi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Ali Güneri, “Biz seçimlerden birinci parti olarak çıktık. Hoca bizi iktidar yapacaklarını bilmişti. Siyonizmin Türkiye temsilcisi Yahudi bir buzdolapçı Cenkhami rapor sunmuş. O raporda ‘Bunlar muhalefette başarılı oldular, hep başarılı oluyorlar. Türkiye’nin durumu kötü. Bunları iktidar yapın düzeltemez başarısız olurlar” diyor. Bizde Hoca’ya dedik iktidar olalım diye. İktidar olduk ekonomiyi düzelttik. D- 8’leri kurduk. Kan gölüne dönen Güney Doğu’da bir damla kan akmadı. Dünyada bir damla kan akmadı. Ama bunu da yok Aczimendileri, Ayşeleri, Fatmaları bahane göstererek bizi yine durdurdular. Başarılı bir partiyi durdurdular kapattılar. Ekonominin en fazla büyüdüğü dönem o dönemdi. Ama Hoca’nın kıymetini bilemediler” diye konuştu. Bugün herkesin en iyi yönetimin Erbakan iktidarında olduğunu belirten Güneri, “Kemal Derviş ‘Türkiye’de en iyi ekonomi Refah Partisi dönemindeydi diyor. Kenan Evren 2001 krizinde ‘bu krizden bizi bir tek kişi kurtarır ama o da Müslüman’ dedi. Bunların hepsi Hoca’yı anlamışlardı. Fakat Müslüman diye hep reddettiler” diye konuştu.
SİYONİZMİN OYUNLARINA GELDİLER
Siyonist raporlarda kendilerini bir türlü bölemedikleri en son içten bölme kararı aldıklarını aktaran Güneri, Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün siyonizmin emriyle ayrıldıklarını kaydetti. Güneri, “Bunlar bana geldiler ‘gel bizim Ali ağabeyimiz ol’ dediler. Ben de siz ne yapacaksınız? Dedim. Bunlar ‘dünyada bir ABD var Türkiye’de bir medya ve asker var. Bunlara karşı politika yapıldı olmuyor. Bunlarla birlikte politika yapacağız’ dediler. Ben bunu dedikleri zaman kaybettiklerini anladım. Ne olursa olsun batıla karşı hep mücadele edeceksin. Ona uymayacaksın diyerek reddettim” ifadelerini kullandı.
HOCAYI ANLAMADILAR
Siyonizmin ve tüm batı dünyasının Hoca’yı anladığını fakat İslami kesimin anlamadığını dile getiren Güneri, “Bizim cami imamlarımız bile Hoca’yı anlamak istemediler. Herkes anladı bizim insanımız anlamadı. Hoca 1 dönem AK Parti’nin vekil sayısıyla iktidar olmuş olsaydı bugün dünyanın şekli değişirdi. Suriye’de, Libya’da Afganistan’da, Çeçenistan’da kan akmazdı. Dünyada huzur ve barış olurdu. Ama bu millet Hoca’yı hak etmedi. Allah batıla hizmetten hepimiz alı koysun” dedi.
İBRAHİM ÇİÇEKÇİ