HOCA KAN TER İÇİNDE KALDI
28 Şubat postmodern darbe öncesindeki son toplantının gizli kalan yönlerini anlatan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın yakın koruması İbrahim Avcıoğlu, "Toplantının ilk bölümünden sonra Erbakan Hoca askeriyede abdest aldı ve gizlice namaz kıldı. Yeniden toplantıya girdi, bağrışmalar yükselmişti. Erbakan Hocanın koruması olduğumuz için bize Yunan polisi gibi davranmaya başladılar. Hoca ile birlikte kendimizi zar zor Balgat'a attık. Hoca, kan ter içinde kalmıştı" şeklinde konuştu
HOCA TOPLANTIYA GİRERDİ BİZ DE ANTREMAN YAPARDIK
**7 yıl Erbakan Hocanın yakın korumalığını yaptınız? Korumalık süreciniz nasıl başladı?
-Rahmetli Hoca, dürüst sporcuları çok seviyormuş. Dönemin Koruma Müdürü Beyşehirli Hasan Gül'dü. Polis Koleji'nde öğretmenlik yapıyorduk. Polis memuruyum. Hoca, Tansu Çiller ile 94-95 hükumetini kurdu. Herkes kendi ekibi ile çalışmak istiyordu. Nuri Eroğlu abi vardı. Nuri abi ile Hasan Gül aynı dönemin mezunlarıymış. Hasan Gül, Nuri abiyi aramış. Sporculardan güzel bir ekip kuracağız demiş. Nuri abi bana "İbrahim, ben Hocanın korumalığına gidiyorum" dedi. "Abi, sen neredeysen ben de oradayım; ben tek başıma kolejde ne yapayım" dedim Nuri abiye. 95'in ortalarında Kolej'den ayrıldık. Hasan Gül, tam bir boks hastası. Başbakanlığın altında da boks salonu vardı. Erbakan Hoca toplantıya girerdi, toplantıları uzun sürerdi. Biz de Hoca çıkana kadar, aşağıya iner ve antreman yapardık. Malzemelerimizi salona koyardık, merhum Bakanlar Kurulu toplantısına girerdi. Komiserlere, polislere, korumalara boks eğitimi verirdim.
"AMAN ÇEVİK BİR GÖRMESİN"
**28 Şubat'ta sürecinde Hocanın yanında görevde miydiniz? Bir de sosyal medyada Hocanın terli bir fotoğrafı paylaşılıyor. O ana şahit olma imkânınız oldu mu?
-28 Şubat'ta olan bir olayı anlatacağım. Bunu bir Hasan Gül bir de ben bilirim. İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Tansu Çiller, Süleyman Demirel ve Erbakan Hoca bir toplantıya girdi. 28 Şubat postmodern darbesi öncesi Milli Güvenlik Genel Sekreterliği'nde son toplantıydı. Saat 10'da toplantı başladı. Saat, 13.00'a kadar sürdü. Öğle ezanı okundu. Çiller'e yanındakiler kuşburnunu hazırlıyor. Demirel'e yanındakiler ilacını hazırladı. Onlar tedbirli gelmişti. Biz de ne çanta ne de başka bir şey var. Hasan Gül bana "İbrahim, Hoca kesin abdest almaya çıkacak" dedi. Havlu, terlik hiçbir şey yok. Mola verdiler. Hoca, kan ter içinde kalmış. Erbakan Hoca, Hasan abiye "Hasan bana bir abdest aldırın" dedi. Koca Başbakanı aldık, asker tuvaletine götürdük. Ben, rahmetlinin ceketini aldım. Havlu kağıtlarını hazırladım. Merhumun biraz kilosu vardı. Askeriyenin lavaboları yüksekti. Bacağını zor kaldırıyordu. Hasan müdür, Erbakan Hocanın koluna girdi, tam sağ ayağından abdest alırken, içeriye Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı girdi. İsmail Hakkı Karadayı, alaycı bir tavırla ve uygun olmayan bir görüntü ile "Hoca, abdest mi alıyorsun" dedi. Erbakan Hoca da ayağını indirdi ve "Evet, abdest alıyorum" dedi. Başbakan Erbakan'ın karşısında pisuara gülerek aşağılayıcı bir şekilde küçük abdestini yaptı. Çok çirkin bir görüntü yaşandı. Ülkenin genelkurmay başkanının Başbakana yaptığı saygısızlığı asla unutmadım. Erbakan Hoca abdestini yeni baştan almaya başladı. Abdest tazeledi, Hoca ayakkabısının arkasına bastı. "Nerede namaz kılacağız" dedi. Bu ülkenin Başbakan'a askeriyede namaz kılacak yer arıyoruz. Bu duruma bakar mısınız? Bir Astsubay Erbakan Hocanın namaz talebini duyunca "Aman Çevik Bir görmesin" dedi. Astsubay, "Benim odamda seccade var. Orada gizlice kılabilirsiniz" dedi. Erbakan Hocayı namaz kılarken kimse görmesin diye adeta her şeyi yaptık. Erbakan Hoca, öğle ile ikindiyi cem etti.
BİZE YUNAN POLİSİ GİBİ DAVRANDILAR
**Erbakan Hoca, gizlice namaz kıldıktan sonra ne yaptınız?
Namazın ardından Hoca, ne çay içti ne de bir şey yedi. Derhal toplantıya girdi. 2 saat daha toplantı sürdü. Bağrışmalar yükseldi. En son Erbakan Hoca demiş ki; ülkenin gidişatının daha iyi olması için görevi Çiller'e devredeceğim. Çiller'e yetki devredilmesi kabul edilmedi. Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli'ye devredildi. Bize toplantı esnasında Yunan Polisi gibi davranmaya başladılar. "Toplayın eşyanızı, burada kimse kalmayacak" dediler. Erbakan Hoca, Başbakanlığı bırakmıştı. Onların gözünde muhalifti. Hocaya hemen eski bir Mercedes verdiler. Bize de bir tane koruma arabası verdiler. Kendimizi Balgat'a zor attık. Hoca verdikleri Mercedes'e binmedi. Milli Görüş'ten bir araba geldi ve ona bindi.
DAVETE BİR TEK HAİN FETHULLAH GÜLEN KATILMADI
**Erbakan Hocanın Fethullah Gülen, ABD ve İsrail'e bakış açısı nasıldı?
-Ramazan ayında Erbakan Hoca cemaatlere yemek verecekti. Kapıda da beni görevlendirmişlerdi. Gelenlerin kayıtlarını ben alıyordum. Davete bir tek FETÖ'nün başı hain Fethullah Gülen ve yardımcıları katılım sağlamadı. Hoca Gülen'i çok şiddetli eleştirirdi. Herkes Hocaya kızardı Fethullan Gülen'i çekemiyor derlerdi ama Hoca yine haklı çıktı. Hoca iftar programında konuşma yaptı. Fethullah Gülen'in Siyonizme hizmet ettiğini söyledi. Erbakan, Gülen'i hiç sevmezdi. Gülen hainini Hoca olarak görmüyordu. Hep Türkiye'nin düşmanı olarak görüyordu. Hocam, ABD ve İsrail'e karşı hiçbir yakınlık sağlamaz, övgüde bulunmazdı.
"SAKARYA GRUBU GELMESİN ÖLDÜRECEĞİZ"
**Erbakan Hocayı koruduğunuz zamanlarda hiç tehdit aldınız mı?
-Evet. Çok tehdit aldık. Erbakan, Başbakan iken Alparslan Türkeş vefat etti. Hoca, Alparslan Türkeş'i severdi. Vefat haberini alır almaz, Bayındır Hastanesi'ne gittik. Sonra evine geldik. Rahmetli Hoca hanımını aldı ve Türkeş'in hanımının yanına gittik. Arkasından partiye gittik. Partinin başında da Devlet Bahçeli vardı. Bazı arkadaşlarımızın konuşmalarını duyanlar olmuş. Konuşmayı duyanlar da ülkücü. Bu konuşmaları genel merkeze duyuruyorlar. Cenazeye Erbakan'ın Sakarya grubu gelmesin dediler. Ülkücüler, bu grubu öldürecek dediler. Biz de Kocatepe'ye cenazeye gidiyoruz. O gruptan kimse gelmedi. Cenazeye girdik, ortam biraz gerildi. "Başbuğlar ölmez" sloganları atılmaya başlandı. Allah'tan en küçük bir sürtüşme bile olmadı.
2000 YILINDA UMREYE BİRLİKTE GİTTİK
**Hoca ile unutamadığınız bir anınız var mı?
-Erbakan Hoca, umreye gittiğinde korumalarından da götürdükleri olurdu. 2000 yılında Erbakan Hoca ile umreye gitmek nasip oldu. Koruma olarak gittik, oradaki korumalar bizi koruyordu. Kabe'nin yanında süper bir misafirhane var. Bütün devlet büyükleri orada ağırlanır. Bizi de orada ağırladılar. Hocama umrede de ayrı bir ilgi gösteriliyordu. Kabe'nin imamı Hocanın yanına gelirdi. İmamın sözü çok geçer ve 4 koruma ile gezerdi. 19 günlük bu seyahati unutamıyorum.
YOLCULUKLARDA HEP DUA EDERDİ
**Hocanın içinde bulunduğu araçlar mitinglere çok hızlı gidiyormuş. Hocanın hız hassasiyetine siz de şahit oldunuz mu?
-Hoca, çok dua ederek yolculuk yapardı. Hiç bilmediğimiz duaları, kendisinden duyardık. Mitinglere yetişmek için şoförlere hızlı olun talimatı verirdi. Müthiş bir hızlılık vardı kendisinde. Allah, bizi bütün kazalardan esirgedi. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı. İnönü Stadyumunda 29 Ekim kutlamaları yapılacaktı. Erdoğan, Başbakan olarak Erbakan'ı törene davet etti. Erbakan, uçuş için Çiller'in uçağını emaneten aldı. Uçaktan indik. Erdoğan, koşarak Hocanın yanına geldi. Hoca, "Haydi bakalım Tayyip, nereye gidiyoruz" dedi. Recep Tayyip Erdoğan Hocaya "Stada gidiyoruz" dedi. Kırmızı bir helikopter ile etkinliğin yapılacağı alana gidecektik. Stadın üstüne vardık. Aman Allah'ım. Stadda iğne atacak yer yoktu. Kaptan, "Sayın Başbakanım, buraya inemeyiz" dedi. Hoca, "Hasannnn" dedi. Telsizlerden, telefonlardan konuşmalar havalarda uçuştu. Denizin üstünde tur atıyoruz. Hoca bir okumaya başladı. 10 dakika sonra "Stadı boşalttık. İniş yapabilirsiniz" anonsu geldi. Bir inişimiz var dillere destan. Gazeteler, 10 dakikada ancak inebildiler diye manşetler attı.
NE YERSE YEDİRİR NE GİYERSE AYNISINI GİYDİRİRDİ
**Hocanın kişiliği ve insanlara yaklaşımı nasıldı?
-Görev süresince Hocam bizimle çok ilgilendi. Hakkını inkâr edemeyiz. Biz, kendisini çok severdik. Allah da kendisinden razı olsun. Her kesimi idare etmeye çalışırdı. Kendisi ne yerse, korumalarına da onu yedirirdi. Hoca nerede kalıyorsa, bizi de orada yatırıyordu. Altınoluk'ta yazlığı vardı. Bahçesine korumalarına ev yaptırmıştı. Zaman zaman harçlığımızı verirdi. Nereden giyiniyorsa, bizi de oradan giydirirdi. Korumalığı Hasan Gül'den, maneviyatı da Erbakan Hocadan öğrendik. Korumalıkta en önemli şey güvendi. Hocanın güvenini kazanmıştık.
BİZ HOCA İLE AİLE OLMUŞTUK
**Hocanın ölüm haberini alınca ne hissettiniz?
- Melih Gökçek'in korumasıydım. Haberi duyar duymaz çok üzüldüm. Melih Gökçek de Hocayı çok severdi. Hemen Hocanın evine gittik. Cenazesini ilk Hacı Bayram Veli'ye getirdiler. Hiç yanından ayrılmadım. Cenazenin yanında nöbet tuttum. Sonra İstanbul'a götürüldü. Duamızı ettik. Hala çocukları ile görüşürüz. Oğlum evlendi Erbakan Hocanın çocukları düğünümüze geldi. Biz bir aile olmuştuk. Bağlarımız güçlü.
**İbrahim Avcıoğlu kimdir?
İbrahim Avcıoğlu, 1959 yılında Konya'da doğdu. Mevlana Ortaokulu'nda ilk eğitimini aldı. 77-78 yıllarında Konya Ticaret Lisesi'nde boksa başladı. Ankara Karagücü Boks Takımı'nda askerliğini yaptı. 80 yılında gruplarda Türkiye 2.'si oldu. Konya Yolspor'da da 3 yıl boks yapan Avcıoğlu, emniyete geçti. Boks ile polisliği bir anda yürüten Avcıoğlu, rahmetli Erbakan Hocanın yaklaşık 6 buçuk yıl, yakın korumalığını yaptı. Ardından da Ankara Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Melih Gökçek'in yakın korumalığını üstlendi.