Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin küçük yaşta ciddi bir rahatsızlığa uğrayarak hastalanırlar… Hz. Ali ve Hz. Fatıma çok üzülürler çocuklarının durumuna… İyileşmeleri halinde adak olarak oruç adarlar Rabblerine…
***
Hz. Ali ile Hz. Fatıma çocuklar iyi olunca, ikisi de oruca başlarlar… Birinci gün, iftar için hazırladıkları yemeği, o esnada kapılarına gelen yetimlere vererek, iftar etmeden, ikinci günün orucuna başlarlar…
***
O akşam iftarlığını da, yine o saatte kapıya gelip, (Allah için bir şey verin!) diyen fakir ve miskinlere verirler... O gece de, iftar etmeden, üçüncü günün orucuna başlarlar... O akşam dahi, kapılarına gelen esirleri boş çevirmemek için iftarlıklarını bunlara verirler…
***
Bunun üzerine, Ayet-i Kerime iner…
***
İnsan Suresi’nin 7 ve 9 ayetleri, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’ya neredeyse gökten indirilen iftar sofrası gibidir…
***
"Bunlar, adaklarını yerine getirdiler. Uzun ve sürekli olan kıyamet gününden korktukları için, çok sevdikleri ve canlarının istediği yemekleri miskin, yetim ve esirlere verdiler. Biz bunları, Allah-ü Teala'nın rızası için yitirdik. Sizden karşılık olarak bir teşekkür, bir şey beklemedik, bir şey istemeyiz dediler. Bunun için, Cenab-ı HakK, onlara Şarab-ı Tahur içirdi."
(İnsan, 7-9, 21)
***
Kuş sütü eksik iftar sofralarında Allah’ı arayan, oruçlu iken en küçük sıkıntıya bile parlayıveren bizlere ne kadar uzak sahneler…
***
Nerdeyse hayatımıza dokunan, giren herkese “Tutuyorsan, kendine tutuyorsun mübarek” dedirttiğimiz, kendimizden, oruçtan soğuttuğumuz, Ramazanlardan esirgesin Rabbim bizi inşallah…
***
Cenab-ı HakK, iki dostun birbirine sımsıkı kucaklaşması gibi, orucun bizi, bizim orucu tuttuğumuz; yürüdüğü ve geçtiği yerlerden nezaket, sevgi, hayranlık ve huzur bırakan kullarından eylesin inşallah…
***
Adam olmanın, cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesi olduğu dünyamızda, çevresiyle dertlenen, midesini küçültüp, kalbini büyüten, ER KİŞİLERİ’nde sayısını artırsın inşallah…