Enflasyon dönemlerinde varlıklarını likit değer veya para olarak ellerinde tutanlar, paranın satın alma gücünün düşmesi sonucu büyük zarara uğrarlar. Ama varlıklarını sabit kıymetlere, gayrimenkullere bağlayanlar, paranın değer kaybı oranında kâr sağlarlar. Enflasyondan en çok etkilenenler ve zarar görenler sabit ve dar gelirli toplum kesimleridir.
Enflasyon dönemlerinde devletin durumuna gelince; devlet kredi aldığı veya mal ithalatı yaptığı ülkelere kendi millî para cinsinden borçlanmış ise, enflasyon neticesinde bu borcu azalır var kârlı çıkar. Eğer devlet dışarıya yabancı para (döviz) cinsinden bir borç yükü altına girmiş ise o zaman borçlarını yabancı para cinsinden ödeyeceğinden büyük zarara uğrar.
Bir ülkede millî paranın devalüe edilmesi ekonomi için çok tehlikeli ve hatta intihardır. Millî paranın devalüe edilmesinden sonra fiyatlar artar ve enflasyon meydana gelir. Enflasyonun arkasından ekonomik sıkıntılar, fakirleşme ve bunalım olur. Ekonomik sıkıntılara düşmemek ve darboğazlara girmemek için enflasyon belâsından kurtulmak gerekir.
Bir kere şunu bilmek gerekir ki, enflasyonu üretenlerin gerçek sorumluları hükümetlerdir. Yani hükümet olanlar, enflasyon üretiyor. Çünkü yapılan devalüasyonlar ve para ayarlamaları enflasyon üretiyor. İthalat girdi fiyatları yükseldikçe, hükümetler “zam” yapıyor ve enflasyon yükseliyor.
Sonuçta: enflasyon dar gelirlileri eziyor. Acı ve ızdırabı işçi, memur, köylü, fakir ve fukara çekiyor. Servet ve sermaye sahipleri ile Türkiye’de iş yapan yabancı firmalar da, havadan vurgunlar vuruyor ve haksız kazanç sağlıyorlar. Nihayetinde genel ekonomik yapı çöküyor ve ülke çıkmazların eşiğine geliyor.
Enflasyon trendi işletilerek fiyatlardaki devamlı indi, çıktılarla ekonomik bunalım artmaktadır. Her gün millî para ile oynayan bir hükümet politikası ile enflasyonun önlenmesi mümkün değildir.
ENFLASYON ÜLKELERİN BAŞ BELÂSI
Tedavülde bulunan nakdi ve kaydi para eğer üretimden (mal ve hizmet) daha hızlı artış gösteriyorsa, hükümetler ne yaparsa yapsınlar, nasıl bir paket hazırlarlarsa hazırlasınlar, enflasyon belâsından kurtulamazlar. Bir ülkenin millî tüketimi, millî üretimi aşıyorsa, o ülkede enflasyon ve dış borçlanma kaçınılmazdır.
Enflasyon sanayileşmiş ülkelerde düşerken, azgelişmiş Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde yüksek düzeydedir. IMF’nin 1991-1994 yıllarındaki ekonomik göstergelerini konu alan rapora göre, sanayileşmiş ülkelerde enflasyon düşüş göstermiştir. Az gelişmiş ülkelerde de enflasyon yükselmiştir.
Enflasyona sebep olan baş etken faizdir. Faiz girişimcileri frenleyerek, yatırımların durmasına sebep olmaktadır. Faiz ekonomik hayatın canlılığını azalttığı gibi işsizliği de artırmaktadır. Enflasyonun sanayileşmiş ülkelerde düşüş göstermesi, bu ülkelerde faiz oranlarının düşmesindendir. Azgelişmiş ülkelerde faiz oranları yüksek olup, enflasyonda o oranda yükselmektedir.
Enflasyon belâsından kurtulmak için faizin kaldırılması gerekir. Faizli ekonomiler istikrar bulamaz. Faizli ekonomiler de bunalım ve buhranlar kaçınılmazdır.
Enflasyon dönemlerinde devletin durumuna gelince; devlet kredi aldığı veya mal ithalatı yaptığı ülkelere kendi millî para cinsinden borçlanmış ise, enflasyon neticesinde bu borcu azalır var kârlı çıkar. Eğer devlet dışarıya yabancı para (döviz) cinsinden bir borç yükü altına girmiş ise o zaman borçlarını yabancı para cinsinden ödeyeceğinden büyük zarara uğrar.
Bir ülkede millî paranın devalüe edilmesi ekonomi için çok tehlikeli ve hatta intihardır. Millî paranın devalüe edilmesinden sonra fiyatlar artar ve enflasyon meydana gelir. Enflasyonun arkasından ekonomik sıkıntılar, fakirleşme ve bunalım olur. Ekonomik sıkıntılara düşmemek ve darboğazlara girmemek için enflasyon belâsından kurtulmak gerekir.
Bir kere şunu bilmek gerekir ki, enflasyonu üretenlerin gerçek sorumluları hükümetlerdir. Yani hükümet olanlar, enflasyon üretiyor. Çünkü yapılan devalüasyonlar ve para ayarlamaları enflasyon üretiyor. İthalat girdi fiyatları yükseldikçe, hükümetler “zam” yapıyor ve enflasyon yükseliyor.
Sonuçta: enflasyon dar gelirlileri eziyor. Acı ve ızdırabı işçi, memur, köylü, fakir ve fukara çekiyor. Servet ve sermaye sahipleri ile Türkiye’de iş yapan yabancı firmalar da, havadan vurgunlar vuruyor ve haksız kazanç sağlıyorlar. Nihayetinde genel ekonomik yapı çöküyor ve ülke çıkmazların eşiğine geliyor.
Enflasyon trendi işletilerek fiyatlardaki devamlı indi, çıktılarla ekonomik bunalım artmaktadır. Her gün millî para ile oynayan bir hükümet politikası ile enflasyonun önlenmesi mümkün değildir.
ENFLASYON ÜLKELERİN BAŞ BELÂSI
Tedavülde bulunan nakdi ve kaydi para eğer üretimden (mal ve hizmet) daha hızlı artış gösteriyorsa, hükümetler ne yaparsa yapsınlar, nasıl bir paket hazırlarlarsa hazırlasınlar, enflasyon belâsından kurtulamazlar. Bir ülkenin millî tüketimi, millî üretimi aşıyorsa, o ülkede enflasyon ve dış borçlanma kaçınılmazdır.
Enflasyon sanayileşmiş ülkelerde düşerken, azgelişmiş Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde yüksek düzeydedir. IMF’nin 1991-1994 yıllarındaki ekonomik göstergelerini konu alan rapora göre, sanayileşmiş ülkelerde enflasyon düşüş göstermiştir. Az gelişmiş ülkelerde de enflasyon yükselmiştir.
Enflasyona sebep olan baş etken faizdir. Faiz girişimcileri frenleyerek, yatırımların durmasına sebep olmaktadır. Faiz ekonomik hayatın canlılığını azalttığı gibi işsizliği de artırmaktadır. Enflasyonun sanayileşmiş ülkelerde düşüş göstermesi, bu ülkelerde faiz oranlarının düşmesindendir. Azgelişmiş ülkelerde faiz oranları yüksek olup, enflasyonda o oranda yükselmektedir.
Enflasyon belâsından kurtulmak için faizin kaldırılması gerekir. Faizli ekonomiler istikrar bulamaz. Faizli ekonomiler de bunalım ve buhranlar kaçınılmazdır.