Mübarek Ramazan ayının gölgesi artık üzerimize düştü.
Rahmet, Gufran ve Kur’an-ı Kerim ayı olan Ramazan Ayının başlamasına artık sayılı günler kaldı.
Her yıl olduğu gibi Müslümanların hasret ve iştiyakla beklediği iftar, teravih ve sahurların başlamasına bir elin parmaklarının sayısından daha az günler kaldı.
Müslümanların Recep ve Şaban aylarının başlamasından beridir maddi ve manevi olarak Ramazan ayına hazırlandıkları gibi camilerimiz de bu mübarek aya hazırlandılar.
Rahmeti, bereketi ve kutsiyeti ile Müslümanları sevince ve kurtuluşa erdiren Ramazan Ayı milletimiz başta olmak üzere tüm İslam ve insanlık âlemine kurtuluşlar getirsin inşallah.
Ramazan ayının gelmesi ile Müslümanlaşan basın yayın organlarının yine de magazinsel bir yaklaşımla ele alacakları “20 rekât teravih ile 13 rekâtlık yatsı namazını 7 dakikalık sürede kıldıran jet imamlar” için yayınladığı genelge ve uyarılara geçmeden önce sözü uzun yıllardan sonra ilk defa bu yıl İstanbul’da uygulanmaya başlayacak olan “ENDERUN USULÜ TERAVİH VE CUMHUR MÜEZZİNLİĞİ” uygulamasına getirmek istiyoruz.
“ENDERUN USULÜ TERAVİH NAMAZI” Osmanlı iç teşkilatında, sarayda, hırka-i saadette, saray camileri ve mescitlerde, selâtin camileri başta olmak üzere büyük camilerde ve dergâhlarda uygulanmış, Anadolu’ya da yayılmış ve yaklaşık 70 yıldır da unutulmaya terk edilmiş bir ramazan geleneğidir.
Bundan 70-80 yıl öncesine kadarki Ramazanlarda İstanbul’un bütün camileri ve konakları başta olmak üzere Anadolu’daki bütün büyük şehirlerde kılınan teravih namazlarında uygulanan; ancak daha sonra bir çok iyi gelenek ve görenek gibi unutulup büyük camilerden bile kalkan bir gelenektir “ENDERUN USULÜ TERAVİH VE CUMHUR MÜEZZİNLİĞİ”.
Teravih namazının her dört rekâtının, Türk musikisinin beş ayrı makamında kılınmasını ve bu makamlarda bestelenmiş ilahilerle süslenmesini içeren ve adına “Enderun Usulü” denilen köklü geleneklerimizden biri olan ve uygulaması Osmanlı sarayının entelektüel yüzü olan Enderun’a dayanan Ramazan ayına özel “Teravih Tertibi / Cumhur Müezzinliği” uygulamasının kaynağı Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendiye(1712) dayandırılmaktadır.
Geçen yıl münferit olarak diğer bazı camilerde uygulamaya geçildiği gibi İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii ve Fenerbahçe Camiinde kılınan ve bu yıl “İstanbul 2010 Avrupa Kültür başkenti” programı dâhilinde 29 Ramazan Gecesinde 29 Camii de uygulanacak olan “ENDERUN USULÜ TERAVİH VE CUMHUR MÜEZZİNLİĞİ” uygulaması neden Konya’mızda da olmasın?
Konya’mız da bu iş;
Diyanetin görevi ise, gerekli eğitim için Diyanetin kadrosu yeterli ve eğitim için Tashih-i Hurûf kursu da mevcut.
Bakanlığın görevi ise, bakanlığın korosu zaten Konya’mızda
Belediyenin görevi ise, Belediyenin Korosu ve eğitim imkânları mevcut.
Üniversitenin görevi ise, gerekli musiki eğitim verecek konservatuar da mevcut.
STK ların görevi ise, yeterli miktarda STK da mevcut.
Ve her şeyden önemlisi başkentlik ise, Konya evvelden beridir bir başkent.
Konya’nın adının diğer bazı şehirlerle birlikte geçmiş senelerde olduğu gibi, boyalı magazin basında hızlı-jet imamlarla anılmaması isteniyorsa, bu yıl İstanbul’da uygulamaya başlanan “ENDERUN USULÜ TERAVİH VE CUMHUR MÜEZZİNLİĞİ” nin Konya’mızda da bir an önce uygulamaya başlanılması için kimlerin üzerine ne gibi görevler düşüyorsa bir an önce bu görevler yerine getirilmelidir.
Yoksa yöneticilerin siyaset meydanlarında kuru kuruya ettikleri bir kaç söz ve nutukla Konya “Model Kent” ve “ Kültür Başkenti” olmaz, olamaz.