Elini Göğsüne Koyamayanlar

M. Emin Karabacak

Bir konu hakkında karar verme adına olumlu bir seçim yaptığımızda içimizde mutluluk olarak adlandırdığımız his duyarız. Bu his bize yapmış olduğumuz seçimin doğru olduğunu gösterir. Bazen de karar aşamasında içimizde bir sıkıntı oluşur. Nedenini tarif edemediğimiz bu sıkıntı aslında bizim için uyarıcı anlamı taşıyan bir geribildirimdir. Çünkü içinizdeki his ile algıladığımız sezgiler birbiriyle uyum içindedir. Uyarı anlamı taşıyan bu his, kişinin bir daha düşünmesini istemektedir. Başka bir ifade ile nefis görünüşe göre hareket eder ve anlık zevk peşindedir. Vicdanımız ise nefsimizin bizim için ileride sıkıntı olacak şeyler için uyarıcı anlamında kalbe sıkıntı verir. Bunun en bariz örneğini de Hz. Âdem (a.s) cennetteki yasak meyveden yerken yaşadığı duygu yoğunluğudur.

Hz. Âdem (a.s.) oğlu Sit (a.s.)´a şu beş nasihatte bulundu ve bu nasihatleri ilerde kendi oğullarına, vasiyet etmesini istedi.
1- Oğullarına, girişecekleri her işin sonunu bastan düşünmelerini söyle, eğer ben giriştiğim davranışın sonunu düşünseydim, başıma bildiğiniz haller gelmezdi.
2- Herhangi bir ise girişirken içinize şüphe düşerse, ondan uzak durun, çünkü ben yasak ağacın meyvesini yerken içime şüphe düştü, buna rağmen vazgeçmediğim için sonra pişmanlığa düştüm.
3- Girişeceğiniz islerde bilenlere danışın, eğer ben yasak ağaca yanaşmadan önce meleklere (Cebrail’e) danışsaydım, başıma bu haller gelmezdi.
4- Oğullarına, dünyaya güvenmemelerini söyle, çünkü ben baki olduğunu göz önüne alarak Cennet'e güvendim, fakat Allah (c.c.) beni oradan çıkardı.
5- Oğullarına, kadınların arzusuna uyarak bir işe girişmemelerini söyle. Çünkü ben eşimin arzusuna uyarak yasaklanmış ağacın meyvesinden yediğim için sonra pişman oldum. (Kalblerin Keşfi, İmamı Gazali)
Bir gün Ayn-ül-Kudât Hemedânî Hazretleri bir talebesine şöyle nasihat etti:
Kalbinin ürperdiği işi yapma! Nefsine uyma! Şüphe ettiğin işlerde kalbine danış! Hadisi-i şerifte buyruldu ki: "Nefse sükûnet ve kalbe ferahlık veren şey, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren iş günahtır. (Beyhaki). Yine hadisi şerifte; “Helal olan şeyler bellidir. Haramlar da bildirilmiştir. Şüpheli olanlardan kaçınız! Şüphesiz bildiklerinizi yapınız!” (Taberânî) buyruldu. Bu hadisi-i şerif gösteriyor ki, şüphe edilen ve kalbi sıkan şeyi yapmamalıdır. Şüphe edilmeyeni yapmak câiz olur. Şüpheli bir şeyle karşılaşınca, eli kalp üzerine koymalı. Kalp çarpması artmazsa, o şeyi yapmalı. Eğer fazla çarparsa, yapmamalıdır. Hadisi-i şerifte buyruldu ki: “Elini göğsüne koy, helal şeyde kalp sakin olur. Günah işte çarpıntı olur. Şüpheye düşersen, din adamları fetva verseler de yapma!” (İ. Ahmed)

İnsanlar Allah’ın hoşnut olmayacağı bir iş yapacakları zaman kalpte bir korku oluşur. Hiç tanımadığı ortamlarla fobilerden farklı bir korkudur bu. İlk defa, ara sıra işlenen günahlarla, helal mi haram olduğu konusunda şüpheye düşüldüğü zamanda kalpte bir sıkıntı meydana gelir.

İlk defa ya da ara sıra sınavlarda kopya çekecek bir öğrenci, kopya çekme düşüncesinden dolayı sınav başladıktan sonra kalbinde korkuya bağlı bir çarpıntı oluşur. Yine ilk defa hırsızlık yapacak olan insanda hırsızlık yapmadan önce kalbinde oluşabilecek korkuda insan için bir uyarıcıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) hadisi şeriflerde şöyle buyurmaktadır:

“Günah olan iş yapılırken kalpte çarpıntı olur.” (Beyhaki)

“Şüphelileri bırak, şüphe uyandırmayana bak. Doğru işlerde kalp sakin olur, yalan ise kalpte şüphe uyanır.” (Tirmizi, Nesai)

“Kalbine danış; iyilik, kalbin mutmain olduğu, rahatladığı şeydir. Günah ise, canını sıkan, kalbinde tereddüt uyandıran şeydir. Aksine fetva verseler de.” (Taberani)

“Seni rahatlatan şey iyidir. Seni şüpheye düşüren, sıkıntı uyandıran şey günahtır. Sana fetva verse de böyledir.” (İ. Ahmed)

Sonuç olarak sağlıklı karar vermek için kalbimize danışmamız gerekir. Kalbimizde geribildirim adına bir sıkıntı oluşuyorsa o işi yapmamalı. Ferahlık veriyorsa yapmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v); “Yapacağın bir iş için, yedi defa Rabbinden hayırlı olanı iste, sonra kalbine bak, hangisi kalbine ferahlık veriyorsa, hayırlı olan odur.” (Deylemi) buyurmuşlardır.

Bunların yanında;

Haram yemekten ve günahlardan kaçınmalı. Çünkü haram yemek ve günahlar insanın kalbini karartır-katılaştırır. Süreci iyi analiz edip ehil kimselerle istişare etmeli. Karar verirken vicdanın sesi dinlenmeli. Çünkü olumsuzluk durumlarda ruh sıkılır. Düşünmeden ve alelacele karar vermekten kaçınmalı. Düşünerek karar verilmeli.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.