Osmanlı devleti zamanında, Orta doğu ve Arabistan yarım adasını kaybetmemizi;
Çeşitli nedenlere dayandırır tarihçilerimiz...
Ancak ve maalesef, tam esasa değil de, kendilerince tutulan, benimsenen kurumların yöntemlerine göre yönlendirilmiş olarak bilgilendiriyorlar bizleri
Diğer tarihi olaylarda da olduğu gibi...
Pek çoğumuzun göremediği, yabancı araştırmacı yazar ve tarihçilerin, kendi veya diğer devletlerin aleyhlerine bile olsa, yazdıkları tarihler, hakikatlerden dem vurur.
***
Son zamanlar da değişimler oluyor...
Üniversitelerimizden ideoloji değil de İlim ve Tarih üzerinde çalışan kıymetli Öğretim Üyeleri, derin araştırma neticesi Makale, Tez, Konferans ve açık oturumlar vesilesiyle olayların aslını sunup bilmediğimiz yönleri ile bizleri bilgilendiriyorlar.
En açık misalleri, bilhassa Konya da ve TYB Konya Şubesi, Aydınlar Ocağı (Konya) tarafından yapılan Kültürel etkinliklerle, çok çeşitli tarihsel konuları içeren açık oturumlar da öğrenip hayretler içinde kaldıklarımızdır
Bu çeşit oturumlar diğer şehirlerimizde hatta ilçelerimiz de bile de yapılmaktadır.
Nitekim aşağıda Serik İlçesinde yapılan bir konferanstan dem vuracağım.
***
Malumumuz, Orta Doğu ve Arabistan yarım adası Osmanlı Devleti hudutları içinde.
İçinde ama…
başkalarının ağzından su akan, gözleri üzerinde olan buralarda ki, yer altı hazinelerinden bihaberiz!
Halen Anadolu’muzun yer altı kıymetlerini bilmemekte devam ettiğimiz gibi...
Bilsek de işletmemek için gösterdiğimiz gizli gayretleri...
Dün gibi bu günde göz göre göre yabancı devlet şirketlerine vermek temayülümüzü!..
Bilmeyenimiz var mı?
***
Baksanıza, bu günler de bile bizden çıkarıp ellerine geçirdikleri yerlere, hâlâ hakim olmak için türlü entrikalar yapıyor işgaller veya ortalık karıştırmada devam etmekteler!
***
Bütün amaçları. Ortadoğu’nun Petrolünü ellerinde bulundurmak ve Afrika’nın çeşitli madenlerine sahip olmak.
Bu işlemin amacı yeni değil.1800’lü yıllarda başlayan istemlerdir.
O yıllar Petrol yatakları olan yerler Osmanlı haritasının içinde idi ama çıkarmayı bilen yoktu herhalde ki petrol fışkırtılmamıştı.
Ama Almanya, İngiltere bunu biliyordu ve nasıl bu yerleri elde edeceklerinin düşüncesi içinde idiler.
***
Bu emelin nasıl tahakkuk edildiğini Antalya Serik İlçesi salonlarında verdiği Konferans günlerde Akdeniz Üniversitesi Edebiyat ve Fen Fakültesi Öğretim Üyesi şimdi ise Rektörü olan Sayın Sayın Prof. Dr. Sayın İsrafil Kurtcephe detaylı şekilde bil(e)mediğimiz
Tarihi olayları anlatırken hayretler içinde kalmıştık.
Çünkü tarihlerimizde, Birinci Dünya Savaşı sırasında kaybettiğimiz bu yerleri İngilizlerin zapt edip sahip olduklarını biliyorduk.
***
Halbuki çok evvelinden başlayan çeşitli oyunlarla sahip olunan bu yerler önce Almanlara sonra onlarla ortak olan İngilizlerin eline geçip işletilmeye başlamış.
Gelin tamamını alamayacağım ama önemli özet noktalarını aktaracağım Sayın Rektör Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe’nin 2003 Mart ayında verdiği konferansından öğrenelim.
***
Rektör Sayın Prof. Dr. Kurtcephe bu konuda özetle şu olayları vurguluyordu.
1980 li yıllarda başlar Almanların oyunları... Arkeolojik kazı müsaadesi isterler, Tren yolu yapacakları yerlerin yanları ve kazı yerlerinin kendilerine tahsisini taleple 1888-98 ve 1902 de lehlerine anlaşmalarla işi hallederler...
Petrol ararlar aslında bu yerler de...(Demek ki Musul’dan geçen Bağdat demiryolu boşuna bedavaya gelircesine yapılmak istenmemiş!..)
Padişah, Sultan Abdülhamit II ye, “Bunlar bu yerlerde Petrol aramaktalar” haberi verilince;
“Bırakın arasınlar bulsunlar. Bir kara sudur. Yerini söküp götüremezler. Yine bizim o yerler” der..
Der ama bu yerlerdeki toprakları, hakkın yabancılara geçmemesi için, Hazineden Padişah mülküne geçirir. Amacı, Petrol bulunduğu zaman, işletme hakkı bulanlara yani yabancılara geçmemesi içindir...
***
Petrol Bulunma ve işletme işinde Almanların ve İngilizlerin ortak olduğu şirketler kurulur ancak yer Padişah Mülkü yani Sultan II. Abdülhamit’in dir
Ne yazık ki Sultan II. Abdülhamit’i “Hal” eden İttihat Terakkiciler bu inceliği anlayamaz.
II: Abdülhamit’e geçen bu toprakları Padişah kendisine hazineyi devretmiş yaygaraları ile tekrar hazineye devrederler.
Böylece de Petrol yerleri bulanın olur. Ve işletme hakları ile beraber, İngiliz ve Alman şirketlerine geçer
Bununla da kalmaz. Terakkiciler, İngilizlerin, ”Hindistan ile İngiltere arasında köprü yeri olarak münasip gördüğümüz Kuveyt’i bize verin faydalanalım...” derler.
“ İngiltere gibi büyük devletten küçücük yeri sakınarak vermemek ayıp olur!..” diyen Mahmut Şevket paşa, imzalayıverir geçer!...
***
Sayın Kurtcephe’nin konferansı bu özet içindedir.
***
Sonrası mı? Malum. Hepimiz biliriz...Osmanlının elinden bu yerleri çıkarmak isteyen İngilizler, türlü oyunlar ve casus Lawrens yoluyla Arapları kışkırtarak, onları koruyan Askerlerimizi arkadan vurdurarak buralara sahip olurlar..
Ve Tarihçilerimiz; “Kızıl Sultanın gasp ettiği yerler, hazineye geçirilmiştir” diye İttihat Terakkicilere Övgü(!) yazarlar!
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle