Elektrik kesintisi İstanbul için adeta bir kabus.
Haftanın belirli günlerinde, birkaç ilçeye elektrik verilememekte. Ama, kimse de çıkıp “ulan biz yüzlerce lira elektrik parası ödüyoruz, bunun karşılığı birde elektrik kesintisiyle uğraşmamız mı, neden gerekli tedbirleri almıyorsunuz da bizleri zor durumda bırakıyorsunuz?” demiyor.. Dahası, hakkını aramayan, konuşmayan bir Ulus haline geldik.
İstanbul’da elektrik kesintisinden nasibini, Pazar akşamı Başakşehir stadı da aldı. Beşiktaş-Konyaspor maçının başlamasıyla birlikte stat bir anda karanlığa gömüldü.
Ardından ikinci kesinti, 60. dakikada Oğuzhan’ın attığı golle 1-0 geriye düşen Torku Konyaspor’da yaşandı.
Önce kısaca maça değinelim;
İlk yarım saatte rakibi oyuna sokmayan Bajiç ile birde net gol pozisyonu bulan Torku Konyaspor vardı. Ama, daha sonra roller değişti. Oyuna ağırlığını koyan Beşiktaş, ikinci yarıda bulduğu gollerle kazanan taraf oldu. Bunda da Torku Konyaspor’un iyi pas yapan, oyunu dikine, çabuk oynayan, oyunda her türlü varyasyonu deneyen takımlara karşı etkili olamadığı gerçeği bir kez daha ön plana çıktı. Aynı kaosu Galatasaray ve Başakşehir maçlarında da yaşadık. Hatta, Kasımpaşa maçında yenilen iki golde böyle geldi.
Sonuçta Galatasaray, Başakşehir ve Beşiktaş maçlarında farklı yenilgiler ortaya çıktı.
Ne dedi teknik direktör Aykut Kocaman, “elektrik kesildi.”
Evet, Konyaspor’daki elektrik kesintisinin nedeni, kırılganlık.
Aykut hoca, geçen yılki kırılganlığın bu maçta da görüldüğünü dile getirdi. Ama, çok geriye gitmeye gerek yok. Sanırım Galatasaray veya Başakşehir maçından sonra da buna yakın bir açıklama yapmıştı.
O zaman, gerçeğe dönecek olursak, kırılganlığın nedeni ne, nereden kaynaklanıyor, Alınması gereken tedbirler nedir? teknik direktör Aykut Kocaman daha çok bunun üzerinde durmalı.
Torku Konyaspor’un orta alanına baktığımız zaman, orta sahanın göbeğini direnci veya devamlılığı olmayan futbolcuların oluşturduğunu görürüz. Ali Çamdalı, Uğur İnceman, Traore, Sissoko ve bunlara zaman zaman katılan Volkan, bu sezon tranfer edilen Holmen yeterli direnç veremeyen futbolcular. Buna birde çabuk oynayan takımlara karşı takım savunmasındaki sıkıntılar eklenince bu tür sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Konyaspor, Pasa dayalı futbol oynayan takımlara karşı kendi futbolunu kabul ettirince istediğini alabilmekte.
Her sezon öncesi, transfer döneminde üzerine basa basa söylediğimiz sözlere bir kez daha geldik. Israrla, dirençli ve oyunu iki yönlü oynayabilen bir ön libero alınmasında yarar vardır diye yazıyoruz, ama ne yazık ki bu gerçekleştirilmiyor.
Torku Konyaspor’da Galatasaray, Beşiktaş ve Başakşehir maçlarında yaşanan iş kazalarının dışında bu sezon eldeki mevcut kadro bazı sıkıntılar olsa da ligi götürecek kapasitede. Bunu defalarca dile getirdik. Bundan asla şüphemiz yok.
Transfer yapılmalı mı? konusuna gelince, bence iyi bir forvet transferi yapılmasında yarar vardır. Bajiç’in fizik gücünün yetersizliği ve devamlılığının olmaması, Rangelov’un çok koşması ve rakip defansı rahatsız etmesine karşın gol yollarında etkili olamaması bu görüşümüzü doğrulamakta. Hani diyeceksiniz ki, forvet oyuncusunun illaki gol atması şart değil, gol attırması da çok önemli. Ama, Rangelova baktığımız zaman bu özelliğinin de olmadığını, ilk yarı boyunca 17 hafta da yeterli asist yapmadığını da görebiliriz.
Ancak, ara transferde istenilen futbolcular bulmak ve almakta zor.
O zaman yapılacak en doğru yol, kadroda bulunan futbolcular; Traore, Sissoko ve Ömer Şişmanoğlu’nun ikinci yarı için hazır duruma getirip performanslarını artırarak verim alınmasından geçmekte. Bu konuda en büyük görevde teknik adamlara ve futbolcuların kendilerine düşmekte.
Sanırım, Sissoko, Traore, Ömer Şişmanoğlu laf olsun, kadro doldurulsun diye transfer edilmediklerini anlarlar ve kendilerine gereken çeki-düzeni verirler.