Belediyeler kanunlarında yazıldığı şekliyle belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi olarak tanımlanırlar.
Belediyenin bu tanıma uygun bir işleyiş gerçekleştirebilmeleri için hemşerilerinin bireysel olarak, sivil toplum kuruluşlarının ise seçecekleri temsilcileri aracılığıyla belediye işleyişine katılımını sağlayacak bir model uygulamak zorundadırlar.
Aksi halde kanunda yer alan hususlar yeterince gerçekleşmiş olamaz. Çünkü Belediye Kanunu’nda, hemşerilerin niteliklerinin dikkate alınmasına yönelik temel bir ilke olarak belediye hizmetlerinin vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulması hükme bağlanmıştır.
Kanunda hükme bağlanan bu yaklaşım, yerel yönetimlerce bu güne kadarki uygulamalarında çok benimsenmiş olmasa da, hemşeri odaklı bir yönetim anlayışının kurumsallaşmasını gerektirmektedir.
Belediyelere kararlarında mahallelinin/hemşerilerin ortak isteklerini göz önünde bulundurma ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışma görevi verildiğini hiç unutmalıdırlar.
Bunun içinde hemşeri odaklı belediye işleyişinin kurumsallaştırılması için en önemli şart olan kurumsal açıklık derhal sağlanmalıdır.
Belediye Kanunu’nda kurumsal açıklığa ilişkin yer alan hükümler ise şunlardır:
• Belediye meclis toplantıları açıktır. Olağan toplantı yeri dışında yapılacak olan meclis toplantılarına ilişkin olarak toplantının yeri ve zamanı alışılagelmiş usullerle belde halkına duyurulacaktır.
• Belediye meclisi tarafından alınan ve kesinleşen kararların özetleri yedi gün içinde uygun araçlarla halka duyurulacaktır.
• Belediye başkanı tarafından hazırlanacak faaliyet raporu kamuoyuna da açıklanacaktır.
• Belediye meclis gündemi ile belediye meclis ihtisas komisyonlarının raporları çeşitli yöntemlerle halka duyurulacak ve komisyon raporları isteyenlere bedel karşılığında verilecektir.
Ne yazık ki belediyelerimiz özellikle de büyükşehir belediyeleri, kanunla getirilen bu hususlara iş başına geldikleri günden bu yana belediyelerde uyguladıkları yeni liberal kapitalist politikalar ile güya kurumsal değişimleri(!) tamamlayamadıkları için tam olarak uymamaktadırlar.
Bu dönemde belediyelerin hemşerilerce genel kabul gören makul bir hedefleri olmadığından, hayalperest bir bakış açısından kurtulamadıklarından, stratejik vizyon belirlenirken gerekli fayda-zarar analizleri yeterince yapılmadığı ve akılcı bir yol izlenmediğinden, sağlam temellere oturtulmamış yanlış bir strateji tespiti sebebiyle geçen şu kısa dönemde bile geri dönülmez olumsuz sonuçlara neden olmuşlardır.
Bu olumsuz sonuçların en başta gelenlerinden biri yıllardır yardım yaptıkları kişi sayısını artırmakla övündükleri sosyal yardımların hala “el yordamıyla” yapılıyor olmasıdır.
4 Belediye ile sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonunu tek çatı uygulamasıyla birleştiremediklerinden, kişiye özel uygulamalardan kaynaklanan suiistimaller engellenememiş, kaçaklar azalmadığı için de güya yardım ettikleri kişi sayısı ile yaptıkları yardım miktarı sürekli artmış gibi gösterilmektedir.
Ayrıca yoksul kabul edilen kişilere düzenli olarak her ayın belli bir günü “yoksulluk kartı” ile alışveriş yapma imkânı getirilmesi de bir çözüm olmamıştır.
Belediyelerin yaptıkları yardımlarda
• Herkesçe bilinen şeffaf ve belirli kriterler olmadığı için, aynı aileye birden fazla kurum, aynı yardımı yapabilmektedir.
• Yapılan yardımlar, bir süre sonra bireyler üzerinde alışkanlığa neden olmaktadır.
• Yardım alan kişiler, yardımları kesilmemesi için iş aramaktan vazgeçmektedir.
• Yardımlar konusunda ortak bir takip sistemi olmadığı için, yıl boyunca bir aileye ne kadar yardım yapıldığı tam olarak bilinmemektedir.
Bütün iyi niyetli çabalara rağmen yerel yönetimler ellerine hemşerilerinin ve bu şehrin gerçekleri yerine sanal bir sistemi aldıkları için vardıkları sonuç da sanal olmaktadır.
Tıpkı eline sanal bir metre alan tezgâhtarın ölçmek istediği kumaşı yanlış ölçtüğü, yanlış kestiği ve kesilen parçanın hiçbir işe yaramadığı gibi.
Mübarek Ramazan Ayı başlangıcında gerçekleri bir kez daha hatırlatalım istedik.
Kur’an, Rahmet ve Mağfiret Ayı Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun.
Belediyenin bu tanıma uygun bir işleyiş gerçekleştirebilmeleri için hemşerilerinin bireysel olarak, sivil toplum kuruluşlarının ise seçecekleri temsilcileri aracılığıyla belediye işleyişine katılımını sağlayacak bir model uygulamak zorundadırlar.
Aksi halde kanunda yer alan hususlar yeterince gerçekleşmiş olamaz. Çünkü Belediye Kanunu’nda, hemşerilerin niteliklerinin dikkate alınmasına yönelik temel bir ilke olarak belediye hizmetlerinin vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulması hükme bağlanmıştır.
Kanunda hükme bağlanan bu yaklaşım, yerel yönetimlerce bu güne kadarki uygulamalarında çok benimsenmiş olmasa da, hemşeri odaklı bir yönetim anlayışının kurumsallaşmasını gerektirmektedir.
Belediyelere kararlarında mahallelinin/hemşerilerin ortak isteklerini göz önünde bulundurma ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışma görevi verildiğini hiç unutmalıdırlar.
Bunun içinde hemşeri odaklı belediye işleyişinin kurumsallaştırılması için en önemli şart olan kurumsal açıklık derhal sağlanmalıdır.
Belediye Kanunu’nda kurumsal açıklığa ilişkin yer alan hükümler ise şunlardır:
• Belediye meclis toplantıları açıktır. Olağan toplantı yeri dışında yapılacak olan meclis toplantılarına ilişkin olarak toplantının yeri ve zamanı alışılagelmiş usullerle belde halkına duyurulacaktır.
• Belediye meclisi tarafından alınan ve kesinleşen kararların özetleri yedi gün içinde uygun araçlarla halka duyurulacaktır.
• Belediye başkanı tarafından hazırlanacak faaliyet raporu kamuoyuna da açıklanacaktır.
• Belediye meclis gündemi ile belediye meclis ihtisas komisyonlarının raporları çeşitli yöntemlerle halka duyurulacak ve komisyon raporları isteyenlere bedel karşılığında verilecektir.
Ne yazık ki belediyelerimiz özellikle de büyükşehir belediyeleri, kanunla getirilen bu hususlara iş başına geldikleri günden bu yana belediyelerde uyguladıkları yeni liberal kapitalist politikalar ile güya kurumsal değişimleri(!) tamamlayamadıkları için tam olarak uymamaktadırlar.
Bu dönemde belediyelerin hemşerilerce genel kabul gören makul bir hedefleri olmadığından, hayalperest bir bakış açısından kurtulamadıklarından, stratejik vizyon belirlenirken gerekli fayda-zarar analizleri yeterince yapılmadığı ve akılcı bir yol izlenmediğinden, sağlam temellere oturtulmamış yanlış bir strateji tespiti sebebiyle geçen şu kısa dönemde bile geri dönülmez olumsuz sonuçlara neden olmuşlardır.
Bu olumsuz sonuçların en başta gelenlerinden biri yıllardır yardım yaptıkları kişi sayısını artırmakla övündükleri sosyal yardımların hala “el yordamıyla” yapılıyor olmasıdır.
4 Belediye ile sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonunu tek çatı uygulamasıyla birleştiremediklerinden, kişiye özel uygulamalardan kaynaklanan suiistimaller engellenememiş, kaçaklar azalmadığı için de güya yardım ettikleri kişi sayısı ile yaptıkları yardım miktarı sürekli artmış gibi gösterilmektedir.
Ayrıca yoksul kabul edilen kişilere düzenli olarak her ayın belli bir günü “yoksulluk kartı” ile alışveriş yapma imkânı getirilmesi de bir çözüm olmamıştır.
Belediyelerin yaptıkları yardımlarda
• Herkesçe bilinen şeffaf ve belirli kriterler olmadığı için, aynı aileye birden fazla kurum, aynı yardımı yapabilmektedir.
• Yapılan yardımlar, bir süre sonra bireyler üzerinde alışkanlığa neden olmaktadır.
• Yardım alan kişiler, yardımları kesilmemesi için iş aramaktan vazgeçmektedir.
• Yardımlar konusunda ortak bir takip sistemi olmadığı için, yıl boyunca bir aileye ne kadar yardım yapıldığı tam olarak bilinmemektedir.
Bütün iyi niyetli çabalara rağmen yerel yönetimler ellerine hemşerilerinin ve bu şehrin gerçekleri yerine sanal bir sistemi aldıkları için vardıkları sonuç da sanal olmaktadır.
Tıpkı eline sanal bir metre alan tezgâhtarın ölçmek istediği kumaşı yanlış ölçtüğü, yanlış kestiği ve kesilen parçanın hiçbir işe yaramadığı gibi.
Mübarek Ramazan Ayı başlangıcında gerçekleri bir kez daha hatırlatalım istedik.
Kur’an, Rahmet ve Mağfiret Ayı Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun.