Ülkemizde ve dünyâda ortak yaşanan pek çok önemli problem, İslâm’ın getirmiş olduğu âlem-şümul prensiplerle çok rahat çözülebilir. Ancak bugün mevcut yönetim sistemleri ve idâre mekanizmaları hem en güzel insan yönetimi düzenini bulamamış hem de insanlara huzur sunamamıştır. En ideal sistem diye insanlara sunulan düzenler, içerisinde ilâhî hükümleri barındırmadığından bugün iyi olanlara yarın kötü diyebilmiştir. Ve yine bu sistem içerisinde bugün ihtiyâca cevap verebilenler gelecekte cevap veremez hâle gelebiliyor. Bu sebeple birçok sorun yaşanıyor. Yeni anayasa, yeni kânunlar, yeni müeyyideler kaçınılmaz oluyor. Halbuki ilâhî kânunlar evrenseldir ve tüm insanlığı kapsayıcıdır.
Yüce Kur’an Müslümanların bölünmesini, parçalanmasını istemiyor. ‘Hepiniz Allâh’ın ipine sarılarak kardeş olunuz’ ilâhî fermânını müminlerin önüne koyuyor. Bölünmenin, dağılmanın Müslümanların gücünü zayıflatacağını, böylece de düşmana yem olunabileceği ikâzını yapıyor. Bugün bir olmak, bütün olmak tercihe şâyândır. Çeşit çeşit guruplara bölünüp ayrışma yerine kardeşlik çerçevesinde kaynaşma İslam olanlar için her zaman en büyük kazançtır. Ülkemizin yanı başında âdeta birbirini yiyen Müslümanlar, guruplar, örgütler pek çok parçalara bölünmüş durumdalar. Elbette bu açmazda dış düşman güçlerin etkisi mutlaka var ama hiç mi akıl, idrak, doğru düşünme yetisi kalmadı Müslümanlarda? Daha ne zamana kadar birbirimizi öldüreceğiz? Yetmedi onca dökülen kan?
Aramızdaki aşılamaz duvarları yıkma zamânı geldi artık. Şükür memleketimizde ‘Türk-Kürt Kardeşliği’ barışı konuşuluyor inşaALLAH amacına ulaşır. Ülke bölünmez, ‘kardeşlik süreci’ uzun zamandır kan dökülen coğrafyamıza hâkim olur. Verilen sözler tutulur, bir oyuna gelinmesine meydan verilmez. Kutsal kitâbımız ‘din kardeşliği’ni emrettiği halde ‘tarafgirlik-ırkçılık taassubu-dünyevî hırslar’ sebebiyle bu yüzyıllık kardeşliğe ihânet etmek, İslam birliğini parçalamak için çeşitli ortak ittifak oyunları düzenlemek ancak ayrılığı pekiştirir. Oysa arada mevcut olan hak ihlallerini gidermek, ittifak edilen ortak paydalarda birleşmek hatta onları güçlendirmek ülkemizin ve Müslümanların aydınlık geleceğine bir tuğla koymaktır.
Hayır dâima desteklenmelidir. Kardeşlik bağları güçlendirilmelidir. Hak ihlalleri giderilmelidir. Birlikten kuvvet doğar prensibi hayâta ve ülke geleceğine katkı sağlar. Birliği sağlayacak modele proje üretmek eli taşın altında olanların sorumluluğundadır. Müzâkere yerine münâkaşa etmek hem kişisel hem ülke olarak kayıptır. Asgari ortak müştereklerde birleşmek, organizeli olarak kolektif şuurla hareket etmek ülkemizi geleceğe taşır. Globalleşen dünyâda ‘ben’ merkezli olmaktan çıkıp ‘biz’ merkezli davranmak milli menfaatleri öncelemek vatanseverliktir.
Düşmana karşı başı öne eğik, el pençe divan duran pek çok idraksiz, Müslüman kardeşine en acımasız en şedit davranışları revâ görebiliyor. Kendisi için adâlet isteyenler başkalarına pek çok hukuksuzluğu sergileyebiliyor. Sürekli başkalarını eleştirip kötüleyenler kendilerine toz kondurmuyorlar. Bizim guruptansa yanlış da yapsa önemsemeyip başka guruptan veya bizim taraftan olmayanların doğrularına devamlı muhalefet etmek tasvip edilemez. Hatâlarda ısrarcı olmak kayıptır. Kendisi için istenen iyilik, güzellik ve hayırları başkaları için de istenmeli, bu faziletli bir davranıştır ki, dînimizce sünnettir. Biz yıllarca böylesi asil davranış modelleriyle insanlarımıza muamele ettik. Bugün ne oldu bize ki kardeşlerimize en yakışmayan davranışları rahatlıkla sergileyebiliyoruz?
Toplumda yaşanan sosyal gerçekleri ‘kendi yanlı kurgu’larına göre değerlendirenler yanlış yapıyorlar. Azıcık insaf! İşinize gelmeyen güzellikleri çabucak karalayanlar el insaf!
El insaf!