El Ele Vererek Zorluklar Hep Birlikte Aşılır

Nurten Selma Çevikoğlu

Bir haftadır ülkemiz toz duman. Operasyonlar, yolsuzluklar, rüşvet iddialları, kara para aklama senaryoları, hakim, savcı ve polislerin hazırladığı öne sürülen düzenekler, yer değiştirme, tayin (sürgün) hâdiseler, cemaat-hükümet kavgaları, beddualar daha neler neler.. İnsanların gözleri çakmak çakmak.. Neler oluyor? Bu sefer kimler neler oynuyor? Hangi odaklar ne gibi fırıldaklar çevirmeye çalışıyorlar. Olaylara sağlıklı bir şekilde bakabilmenin yolunu arıyoruz. Bahsedilenlerin hangileri doğru, yanlışlar neler, senaryoyu kim yazdı, oyuncular kimler? Her defasında farklı bir boyut gündeme geliyor. Büyüyen, yükselen Türkiye’nin imajının zedelenmesi için elden ne gelirse yapılıyor. İç tezgahlar, dış mihraklar boş durmuyor.

Şurası bilinen bir gerçek ki Türkiye’de adam karalamak çok kolay. ‘Çamur at, izi kalsın’ misâli. Tutmasa da bıraktığı iz yetiyor. Bunu söylerken yolsuzlukların üstü örtülsün, görmezden gelinsin, manası çıkmasın. Hak-hukuk ihlâlinde, halkın parası yendiğinde, en ufacık yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sonuna kadar araştırılsın, suçlular cezâsını bulsun, adâlet mekanizması her dâim işlesin diye sonuna kadar millet olarak elbette ki isteriz, istiyoruz. Bu gerçeğe hiçbir Müslüman kişi itiraz edemez. Ancak bu vatanın evlatları olarak hepimiz bu geminin içinde gidiyoruz. Bu gemi batarsa hepimiz istisnasız batarız. Dolayısıyla bindiğimiz vatan (dünya) gemisinin içinde kimsenin zarar görmemesi için bu geminin iyi yönetilmesine katkı vermemiz gerekiyor. Bu vatan hepimizin. Birbirimizle bölüşemediğimiz ne var? Birbirimizin arkasından atıp tutacağımıza, insanları, kurumları yıpratıp onların enerjilerini bitireceğimize daha makul davranışlar sergilense daha iyi olur, diye düşünüyoruz.

Cemaat-hükümet kavgası, doğruluk-yolsuzluk kavgası en çok ekonomik olarak fakir-fukaraya kaybettiriyor. Bu sebeple aklımıza her geleni ulu orta serdetmeden, sağduyuyla hareket ederek itidalli olmak gerekir. Bu gerilimden kim keyf alır? Ülkemiz gelişsin, büyüsün kim ister? Türkiye’nin on sene içinde Avrupa’nın ekonomik olarak güçlü olan ilk on ülkesinin içinde yer alması hiç istenir mi? Bugün yurt dışı haberlerine baktığımızda adeta şu husus göze çarpıyor; Türkiye’de ne olmalı ki Türkiye ilk on haber içinde yer almasın. Avrupa ekonomide çöküş yaşarken yükselen ve büyüyen Türkiye asla istenmez. Ülkemizde insanlar demokratik çerçevede birbirlerinin hak ve hukuklarını çiğnemesinler, birbirlerini anlasınlar diye hiçbir yabancı ülke sevinmez. Dolayısıyla ülkemizde oluşturulmaya çalışılan algının, arka planında asıl yapılmak isteneni, ülkeye verdirilen kayıp ve zararların değerlendirmesini de yapalım lütfen. İyi ama bu kadar açık, yolsuzlukları, rüşvetleri, tayinleri görmiyelim mi? Öyle demiyoruz, pek tabi yanlışlıklar varsa ört-bas edilmemeli, zâten örten vebaldedir.

Bizler gelmesi hak olan o büyük günden korkarız. Çünkü: “Yeryüzü kendisine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan; ‘Ona ne oluyor?’ dediği zaman; İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezâsını görecektir.” (1) Buyurulur. Hesap günü korkusu insanı ister istemez doğru davranışlara yöneltir. Akıllı insan gelip geçici hazlar yerine kalıcı mutlulukları hedeflediğinde dünyada da ukbada da kazançlı çıkar. Bugünkü gülmeler yarınki ağlamalara dönüşecekse bu mutluluk değil felaket habercisidir. İnsan fıtratı adeta doğruya, güzele, iyiliğe, çalışmaya, harekete ayar edilmiştir. İnsan tecrübe ile bu ayarı ve dengeyi doğru okumalı ve hep hayırın, çalışmanın, güzelliğin, doğruluğun yanında yer almalıdır. Yaratıkların en muhteşemi insan kendisini yaratılış istikâmetinde kullandığında doğru davranışlar icra eder, eğriyi-yanlışı-çirkini elinin tersi ile iter harama yanaşmaz, yolsuzluğa bulaşmaz, rüşvet ile kendini kirletmez. Bu öz değerlerimizden hareketle;

Dünya geniş anlamda çok sancılı bir dönemden geçiyor. Küresel egemen güçler bugün en ideal sistem olarak bakılan demokrasiyi yalnızca kendi istekleri doğrultusunda kullanılmasını istiyorlar. Müslümanları kıskaçlı bir blokaja alarak çok önemli hayâti hâdiseleri görmezden geliyorlar. İşte tam da bu noktada günlük siyâsi söylemlerle hareket etmek hayâta bütünüyle doğru bakmayı ve net bir değerlendirme yapmayı mümkün kılmaz. Olaylara, güncellere ve kritik konulara temel insani değerlerin yanı sıra (yukarıda belirttiğim gibi) kendi kültürel değerlerimiz boyutuyla bakmak kanaatimizce en doğru bakıştır.

Güzel günlere kucak açmamız temennisiyle, hayırlı cumalar efendim.

---------------

1) Zilzal, 1-8

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.