Ekonomik Krizin Suçluları

Nevzat Laleli

Ekonomik konular yazı serisi


 

Bizlere “Küresel ekonomik kriz” olarak tanıtılan başta ülkemiz piyasasını kilitleyen, ticari hayatın durgunlaştıran, alış – verişi donduran, üretimi durduran, ihracatı frenleyen ve birçok işçinin işten çıkarılmasına sebep olan olayın sebebi ve müsebbipleri (sebep olanları) artık açığa çıkmıştır.

Ülkemizin 100 adet vergi rekortmeni” olarak ilan edilen listeye girebilenler veya listenin başına yerleşerek büyük paralar kazanan kuruluşlara (ilk on bir) bir bakalım.

İŞTE ŞAMPİYONLAR(!) TAHAKKUK TUTARI KURUMLAR (TL)

1. TÜRKCELL İLETİŞİM HİZMETLERİ A.Ş. …..               675.780.829,44

2. TÜRK TELEKOMÜNİKASYON A.Ş. …………              641.575.081,93

3. T.C. ZİRAAT BANKASI A.Ş. GEN. MÜD. …...                598.317.075,02

4. İŞ BANKASI A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ……              369.843.491,33

5. TÜRKİYE GARANTİ BANKASI A.Ş………….              361.915.746,06

6. MERKEZ BANKASI A.Ş………………………..              339.854.214,78

7. AKBANK T.A.Ş. UMUM MÜDÜRLÜĞÜ……..               338.323.623,10

8. TÜRKİYE HALK BANKASI A.Ş.GENEL MÜD.             243.239.521,18

9. TÜRKİYE PETROLLERİ A.O…………………..              204.795.675,76

10. VAKIFLAR BANKASI T.A O. GENEL MÜD.                198.859.315,54

11. YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş……………….             187.589.558,14

ALO DEMEKLE MEMO KURTULMUYOR

Yukarıdaki listeden de görüleceği gibi ülkemizde üretim, imalat, istihdam, ihracat gibi reel (gerçek) kalkınma konularıyla uğraşanlar değil ama laf ve finans sektörünün bir “süngerin emerek şişmesi gibi” zengin olanlar almışlardır.

Evet. Biz millet olarak çok konuşuyoruz ve ama bilelim ki boş konuşuyoruz. Bir yılda yaptığımız konuşmaların tutarı sadece iki kuruluşta (TURKCELL ve TELEKOM) Bir trilyon, üç yüz on yedi milyar üç yüz elli beş milyon… TL =Eski para değerimize göre Bir katrilyon, üç yüz on yedi trilyon, üç yüz elli beş milyar… lira= tutması, halimizin perişanlığını göstermektedir?

Alo, demişiz elin adamalarına katrilyonlarca para kazandırmışız. Onlar bizden bu paraları almışlar, hükümetimiz de onları şampiyon ilan etmiş. Ama millet olarak biz yokluk ve kıtlık içerisinde krizlerle boğuşurken onlar kârlarına kâr katmış ve vergi rekortmenleri olmuşlar. Tabii vergilerini ödeyeceklermiş...

Allah aşkına… Peki, ne olmuş hangi derdimize çare bulunmuş, bu kadar konuşmayla.... Kaç işyeri kapanmaktan kurtulmuş, kaş işsize yeniden iş bulunmuş, kaç parasızın cebine üç – beş kuruş para girmiş? Ekonomik düzenimiz kimin veya kimlerin refahına çalışmış? Bunlar açıkça görülmüyor mu bu listeden…

Bu büyüme ve şişme, yanlış ekonomik politikaların bir sonucudur ve milletimiz refahına dönük bir ekonomik politika olmadığının, buna mukabil belli mutlu azınlığın şişmesine ait bir politika güdüldüğünün açık işaretidir.

SÜNGERLER CANIMIZI DA EMECEK

Faiz, aldığın kredinin karşılığında kendisi değil cezasını ödemek olmaktadır. Sormayacaksın vereceksin… de denilebilir. Bir de “temerrüde düşmek veya temerrüt faizi” vardır ki, onda vatandaş faizin faizini de ödemeye mecbur bırakılmaktadır. Eğer veremezsen evine barkına haciz gelebilir ve sen de çoluk çocuk ortada açıkta kalabilirsin.

Önce büyük ve anlı şanlı reklâmlarla halkımız “tüketime teşvik edilmekte” arkasından da bu tüketimi yaparken ihtiyacı olan parayı bankalar yüksek faizle ona vermekte, “şimdi al sonra öde veya haydi çalış çalış öde” yani “tavşan’a kaç tazı’ya tut” denmektedir.

Serbest piyasa ekonomisi burada da karşımıza çıkmakta hükümet özel bankaların verdiği faizlerin oranına karışmazken, onların yurt dışı kredilerinde onlara kefil olmakta, zarar ve iflas etmeleri halinde garantörlük görevi üstlenmiş bulunmaktadır. Üç beş banka patronu da bir araya gelerek kartel oluşturmakta, birbirleri ile rekabet yapmak yerine banka kredi faizlerini birlikte yüksek tutulmakta ve büyük karlar elde etmektedirler. İşte vergi rekortmenleri listesi bunu açıkça göstermektedir.

Denebilir ki vatandaş “ayağını yorganına göre uzatsın” krediye ve faize girmesin?

Bu soruya yine bir soru ile cevap verelim. Peki, bankaların en karlı müşterisi kimdir..? Duyamadım, kim dediniz?

Yok, yok… Bankaların en karlı müşterisi, Devletidir ve başta da hükümettir. Hükümet, iç ve dış borç faizinin ödeme tarihleri yaklaştıkça piyasadan para alabilmek için yüksek faizli tahviller satışa çıkarmakta ve borçlanmaktadır. Sonra devlete bağlı KİT’ler, sonra Belediyeler, daha neler neler… Ne güzel dönüyor çark görüyor musunuz?

Sonra hükümet tahvil bedel ve faizlerini ödeyebilmek için yeni zamlar ve vergiler koymaya ve açıktan para basarak enflasyonist ekonomik hareketlere girmeye başlamaktadır.

VATANDAŞA NE OLUYOR

Vatandaş da çalışmış hem de çok çalışmış. Ama emeğiyle eline geçen paranın üçte ikisini faize ve vergiye ödemiş kalan bir de kendine ve ihtiyacına vermeye çalışmış ama bu ona yetmemiş. Ve şimdi iflaslar, işsizlikler, açlıklar başlamış. Tabii buna bağlı olarak da sosyal boyutta hırsızlıklar, soygunlar, talanlar, adam öldürmeler almış başını gitmiş.

Bu cins süngerler ise bir türlü de doymak bilmemişler. Sen ne kadar ödersen öde. Ne borcunu bitmiş ne de borcun faizi…

İşte yukarıda ki listede bu açıkça görülmekte, ülkemizde “reel sektör” patır patır patlarken, bunların ağıt ve feryatları karşısında şampiyon ilan edilen “finans sektörünü” görülmektedir.

Sözün burasında Hükümet yetkililerini tebrik etmemek elde değil! Hem süngerlerin refahından insanlarımıza sıra gelmeyecek ve hem de halkın huzuruna çıkarak onlardan büyük reyler alabileceksiniz? Sahi… Bunu nasıl becerebiliyorsunuz? 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.