17) Yabancı Ülkeler de Çalışan İşçilerin Paralarını Transfer Etmek: Yabancı ülkelerde çalışan Türk işçilerinin yüksek meblağlara erişen tasarrufları vardır. Bu paralar ilgili ülkelerin bankalarında yatmaktadır. Yurt dışında çalışan işçilerin biriktirmiş oldukları tasarruflar, ekonomik fayda bakımından yeni yatırımların gerçekleştirilmesinde önemli bir kaynaktır. Hükümetler, yeni projelerin geliştirilmesi ve güven verilmesi yoluyla, yabancı bankalarda yatan milyarlarca dolar işçi paralarını Türk ekonomisine kanalize edebilirler. Ne yazık ki bu konuda yeterli tedbirler alınmış değildir. Hatta her yıl izine gelen işçiler, belirli birikimlerini arsa, daire gibi atıl olan gayrimenkul ve durağan alanlara yatırarak, üretken olmayan bir faaliyeti körüklemektedirler.
18) Ağır Sanayi Kurmak: Bağımsızlığın temel şartı ve dünya siyasetinde etkili olmak için, ekonomik bakımdan güçlü olmak gerekir. Ağır sanayisini kuramamış ülkeler, ekonomisi güçlü olan ülkelerin, siyasi ve ekonomik baskıları altında kalırlar. Bu sebeple devletlerarasında güçlü bir yere sahip olabilmek ancak ağır sanayi yatırımlarını gerçekleştirmekle mümkündür. Sadece montaj sanayi yatırımlarının geliştirilmesi ile istenen üretim düzeyine erişilemez ve ihtiyaçlar karşılanamaz.
19) İhracatı Artırmak: Bir ülkenin dış ödemeler dengesinin iyi veya kötü olması yaptığı ihracata bağlıdır. İhracatı, ithalattan az olan ülkelerin ödemeler dengesi açık verir. İhracatı, ithalattan çok olan ülkelerin ise ödemeler dengesi fazlalık verir. Temel şart, ödemeler dengesinin dengede olmasıdır. Bir ülkede döviz gelirlerini artırmak için ihracatın sürekli olarak artması gerekir. Ancak bunun için sağlam temellere oturtulmuş bir ihracat politikası uygulanmalıdır. Ayrıca ihraç edilebilir ürün sayısı artırılırken, kaliteli mal ve iyi ambalajlama yapılmalıdır.
20) İthalatı Azaltmak: Dış ödemeler dengesini sağlamak için ithalatın azaltılması gerekir. Ancak ithal giderlerinin azaltılması, ağır sanayinin kurulması ile sanayi üretiminin artırılmasına bağlıdır. Montaj sanayi üretiminin olumsuz etkileri, devamlı olarak ithalatın artmasına sebep olmaktadır. Hele israf ile lüks tüketim türünden mamullerin ithali kesinlikle önlenmelidir.
21) Madenleri Tam Olarak İşletmek: Türkiye’nin geniş maden yatakları mevcuttur. Türkiye, bu maden yataklarını işletilmek suretiyle, hem ekonomik güç kazanır, hem de işsizlik problemini çözer.
Peki bu maden yatakları nasıl işletilecektir?
Devletin maddi güçsüzlüğü nedeniyle işletilemeyen maden yatakları, çalışacak işçilerin belirli bir süre, sadece zaruri ihtiyaçları karşılanmak suretiyle faaliyete geçebilir. Çalışanların hak ettiği bakiye alacakları ise işletilen ve satılan madenlerin gelirlerinden ödenebilir.
22) Devalüasyonlardan Vazgeçmek: Devalüasyon, millî para değerini yabancı paralar karşısında düşürdüğü gibi, ekonomik dengeyi de bozmaktadır. Ayrıca devalüasyon uygulamaları büyük haksızlık getirmektedir. Millî para değerinin korunması için devalüasyonlardan kesinlikle vazgeçilmelidir. Millî para değerini yabancı paralar karşısında düşürmek çok yönlü ekonomik arızalar meydana getirir. Devalüasyon yoluyla ihraç edilen mallar ucuzlar, ithal edilen mallar pahalılaşır ve halkın alım gücü günden güne düşerek, hayat pahalılığı baş gösterir.
23) Enflasyonu Önlemek: Bir toplumda ilk hedef zaruri ihtiyaç maddelerinin karşılanması olmalıdır. Bununla beraber lüks ve israf türünden maddelerin üretim ve tüketimi önlenmelidir. Millî para korunur, gereksiz harcamalar ortadan kalkar ve tasarrufçu bir ekonomi politikası izlenerek; yatırımlar teşvik görür, üretim çoğalırsa enflasyon belâsı da kendiliğinden ortadan kalkmış olur. Mesele odur ki, enflasyonun önlenmesi için kalıcı tedbirlere başvurulsun.
24) Tam İstihdamı Sağlamak: Bir ülkede sosyal dengesizliği ortadan kaldırmak için, her insanın bir işle meşgul olması gerekir. Hükümetler, gerek özel teşebbüsü destekleyerek, gerekse kendi imkânlarını ortaya koyarak, o toplumun insanlarına bir iş kapısı bulmakla yükümlüdürler. Tam istihdam sağlamak için yatırım tercihlerini artırmak gerekir. Bu ise istikrarlı hükümet politikalarıyla mümkündür.
25) Eşel Mobil Sistemini Uygulamak: Maaşlı ve ücretli olarak çalışanlar, enflasyonun ağır yükünü çekmemelidir. Enflasyonun önlenmesi yoluna gidilirken, emeği karşılığı çalışanların hakları da korunmalıdır. Bu durum ise ancak “Eşel Mobil Sistemi”ni uygulamakla mümkündür. Yani ücret ve maaşların, enflasyon oranında artırılması prensibi hakim kılınmalıdır.
26) Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT)’ni Kârlı Hale Getirmek: Bir ülkede ekonominin bel kemiğini oluşturan teşebbüsler, devletin kurmuş olduğu Kamu İktisadi Teşebbüsleri’dir. Bu teşebbüslerin istenen düzeyde ve kârlı bir biçimde faaliyette olmamaları genel ekonomik arızalara yol açar. KİT’lerin zarar etmesi genel bütçe dengesini bozar. Onun için iyi bir plânlama ve yönetimle KİT’lerin kârlılık marjlarını artırmak gerekir.
27) Banka Kaynaklarını Değerlendirmek: Bankalarda biriken nakdi değerlerin, iktisadi kalkınma için yatırım alanlarına kanalize edilmesi gerekir. Atıl olarak duran para birikiminden ekonomik fayda temin edilemez. Esnaf, ticaret erbabı ve yatırımcılar, bankalarca istenen düzeyde desteklendiği zaman kalkınma hamlesi sekteye uğramadan gerçekleşir.
28) Fabrikaları Her İle Yaymak: Yatırım yaparken ve fabrika kurarken ülke çapında, ciddi bir araştırmanın yapılması ile hangi il de, hangi malın daha verimli olarak üretimi gerçekleşebileceği ortaya konmalıdır. Yapılacak fizibiletelerle, yatırımlar ülke genelinde dengeli ve yörenin şartlarına uygun olarak, taşıma kolaylıkları da dikkate alınıp bir fabrika ağı oluşturulmalıdır. Fabrikaların her ile yayılması ile şehirlerarası göçte önlenmiş olur.
29) “Bölgesel Kalkınma Şirketleri” Kurmak: Türkiye genelinde bir bölgesel plânlama yaparak, “Bölgesel Kalkınma Şirketleri” kurmak suretiyle, en küçük tasarrufları bile değerlendirerek yatırıma dönüştürmek gerekir. Ulaşım kolaylığı olan iller seçilerek bölge merkezleri oluşturulmalı ve birikecek tasarruflar ilk önce o bölge yatırımlarında değerlendirilmelidir. Bu şirketlere tamamen halk iştirak etmeli ve yatırımlar halkın malı olmalıdır Burada devlet, sadece öncülük görevi yapmalıdır.
30) Kredileri Adil Dağıtmak ve Faydalı Projelere Vermek: Kredi dağıtımı yapılırken, yapılacak işin ekonomik kârlılığı dikkate alınmalıdır. Durağan ve verimsiz alanlara kanalize edilecek krediler, geri dönmeyerek batma tehlikesi ile de karşılaşır. Böylesi durumlarla karşılaşmamak için kredi dağıtım plânlaması ve denetimi çok iyi yapılmalıdır.
31) Dış Ülkeler de Tesisler Kurmak ve Yatırım Yapmak: Türkiye’nin şartları ve yetişkin eleman kapasitesi, yabancı ülkeler de yatırım yapmaya müsaittir. Genellikle İslâm Ülkeleri ile gerek ortak olarak, gerekse para onlardan, eleman ve tesis kurmak Türkiye’den olmak üzere yatırım yapmak mümkündür. Böylesi bir faaliyet ilişkisi, “İslâm Ortak Pazarı”nın da kurulmasına büyük katkılar sağlar.
32) İslâm Kalkınma Bankası’nın Türkiye’de Şubesini Açmak: İslâm Ülkeleri tarafından kurulan İslâm Kalkınma Bankası, büyük bir sermaye birikimine sahiptir. Türkiye, tecrübelerini kullanarak bu bankanın kaynaklarını daha verimli olacak alanlara kanalize edebilir. İslâm Kalkınma Bankası ile sıkı bir ilişki içinde olmak, hiç şüphesiz finans desteği sağlayacaktır. Buna örnek olarak; Arap sermayedarlarca kurulan Al Baraka ve Kuveyt Finans Kurumu gibi özel finans kurumlarının Türkiye’de şube açmaları, ekonomiye yeni katkılar getirmiştir. İslâm Ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesi, atıl duran veya Batılı ülkelerce kullanılan petrodolarların Türkiye’ye gelme tercihlerini artırır. Dış destekli faizsiz sermaye akışı Türkiye’de ekonomik kalkınmaya büyük bir hız kazandırır.
(Devam Edecek)
18) Ağır Sanayi Kurmak: Bağımsızlığın temel şartı ve dünya siyasetinde etkili olmak için, ekonomik bakımdan güçlü olmak gerekir. Ağır sanayisini kuramamış ülkeler, ekonomisi güçlü olan ülkelerin, siyasi ve ekonomik baskıları altında kalırlar. Bu sebeple devletlerarasında güçlü bir yere sahip olabilmek ancak ağır sanayi yatırımlarını gerçekleştirmekle mümkündür. Sadece montaj sanayi yatırımlarının geliştirilmesi ile istenen üretim düzeyine erişilemez ve ihtiyaçlar karşılanamaz.
19) İhracatı Artırmak: Bir ülkenin dış ödemeler dengesinin iyi veya kötü olması yaptığı ihracata bağlıdır. İhracatı, ithalattan az olan ülkelerin ödemeler dengesi açık verir. İhracatı, ithalattan çok olan ülkelerin ise ödemeler dengesi fazlalık verir. Temel şart, ödemeler dengesinin dengede olmasıdır. Bir ülkede döviz gelirlerini artırmak için ihracatın sürekli olarak artması gerekir. Ancak bunun için sağlam temellere oturtulmuş bir ihracat politikası uygulanmalıdır. Ayrıca ihraç edilebilir ürün sayısı artırılırken, kaliteli mal ve iyi ambalajlama yapılmalıdır.
20) İthalatı Azaltmak: Dış ödemeler dengesini sağlamak için ithalatın azaltılması gerekir. Ancak ithal giderlerinin azaltılması, ağır sanayinin kurulması ile sanayi üretiminin artırılmasına bağlıdır. Montaj sanayi üretiminin olumsuz etkileri, devamlı olarak ithalatın artmasına sebep olmaktadır. Hele israf ile lüks tüketim türünden mamullerin ithali kesinlikle önlenmelidir.
21) Madenleri Tam Olarak İşletmek: Türkiye’nin geniş maden yatakları mevcuttur. Türkiye, bu maden yataklarını işletilmek suretiyle, hem ekonomik güç kazanır, hem de işsizlik problemini çözer.
Peki bu maden yatakları nasıl işletilecektir?
Devletin maddi güçsüzlüğü nedeniyle işletilemeyen maden yatakları, çalışacak işçilerin belirli bir süre, sadece zaruri ihtiyaçları karşılanmak suretiyle faaliyete geçebilir. Çalışanların hak ettiği bakiye alacakları ise işletilen ve satılan madenlerin gelirlerinden ödenebilir.
22) Devalüasyonlardan Vazgeçmek: Devalüasyon, millî para değerini yabancı paralar karşısında düşürdüğü gibi, ekonomik dengeyi de bozmaktadır. Ayrıca devalüasyon uygulamaları büyük haksızlık getirmektedir. Millî para değerinin korunması için devalüasyonlardan kesinlikle vazgeçilmelidir. Millî para değerini yabancı paralar karşısında düşürmek çok yönlü ekonomik arızalar meydana getirir. Devalüasyon yoluyla ihraç edilen mallar ucuzlar, ithal edilen mallar pahalılaşır ve halkın alım gücü günden güne düşerek, hayat pahalılığı baş gösterir.
23) Enflasyonu Önlemek: Bir toplumda ilk hedef zaruri ihtiyaç maddelerinin karşılanması olmalıdır. Bununla beraber lüks ve israf türünden maddelerin üretim ve tüketimi önlenmelidir. Millî para korunur, gereksiz harcamalar ortadan kalkar ve tasarrufçu bir ekonomi politikası izlenerek; yatırımlar teşvik görür, üretim çoğalırsa enflasyon belâsı da kendiliğinden ortadan kalkmış olur. Mesele odur ki, enflasyonun önlenmesi için kalıcı tedbirlere başvurulsun.
24) Tam İstihdamı Sağlamak: Bir ülkede sosyal dengesizliği ortadan kaldırmak için, her insanın bir işle meşgul olması gerekir. Hükümetler, gerek özel teşebbüsü destekleyerek, gerekse kendi imkânlarını ortaya koyarak, o toplumun insanlarına bir iş kapısı bulmakla yükümlüdürler. Tam istihdam sağlamak için yatırım tercihlerini artırmak gerekir. Bu ise istikrarlı hükümet politikalarıyla mümkündür.
25) Eşel Mobil Sistemini Uygulamak: Maaşlı ve ücretli olarak çalışanlar, enflasyonun ağır yükünü çekmemelidir. Enflasyonun önlenmesi yoluna gidilirken, emeği karşılığı çalışanların hakları da korunmalıdır. Bu durum ise ancak “Eşel Mobil Sistemi”ni uygulamakla mümkündür. Yani ücret ve maaşların, enflasyon oranında artırılması prensibi hakim kılınmalıdır.
26) Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT)’ni Kârlı Hale Getirmek: Bir ülkede ekonominin bel kemiğini oluşturan teşebbüsler, devletin kurmuş olduğu Kamu İktisadi Teşebbüsleri’dir. Bu teşebbüslerin istenen düzeyde ve kârlı bir biçimde faaliyette olmamaları genel ekonomik arızalara yol açar. KİT’lerin zarar etmesi genel bütçe dengesini bozar. Onun için iyi bir plânlama ve yönetimle KİT’lerin kârlılık marjlarını artırmak gerekir.
27) Banka Kaynaklarını Değerlendirmek: Bankalarda biriken nakdi değerlerin, iktisadi kalkınma için yatırım alanlarına kanalize edilmesi gerekir. Atıl olarak duran para birikiminden ekonomik fayda temin edilemez. Esnaf, ticaret erbabı ve yatırımcılar, bankalarca istenen düzeyde desteklendiği zaman kalkınma hamlesi sekteye uğramadan gerçekleşir.
28) Fabrikaları Her İle Yaymak: Yatırım yaparken ve fabrika kurarken ülke çapında, ciddi bir araştırmanın yapılması ile hangi il de, hangi malın daha verimli olarak üretimi gerçekleşebileceği ortaya konmalıdır. Yapılacak fizibiletelerle, yatırımlar ülke genelinde dengeli ve yörenin şartlarına uygun olarak, taşıma kolaylıkları da dikkate alınıp bir fabrika ağı oluşturulmalıdır. Fabrikaların her ile yayılması ile şehirlerarası göçte önlenmiş olur.
29) “Bölgesel Kalkınma Şirketleri” Kurmak: Türkiye genelinde bir bölgesel plânlama yaparak, “Bölgesel Kalkınma Şirketleri” kurmak suretiyle, en küçük tasarrufları bile değerlendirerek yatırıma dönüştürmek gerekir. Ulaşım kolaylığı olan iller seçilerek bölge merkezleri oluşturulmalı ve birikecek tasarruflar ilk önce o bölge yatırımlarında değerlendirilmelidir. Bu şirketlere tamamen halk iştirak etmeli ve yatırımlar halkın malı olmalıdır Burada devlet, sadece öncülük görevi yapmalıdır.
30) Kredileri Adil Dağıtmak ve Faydalı Projelere Vermek: Kredi dağıtımı yapılırken, yapılacak işin ekonomik kârlılığı dikkate alınmalıdır. Durağan ve verimsiz alanlara kanalize edilecek krediler, geri dönmeyerek batma tehlikesi ile de karşılaşır. Böylesi durumlarla karşılaşmamak için kredi dağıtım plânlaması ve denetimi çok iyi yapılmalıdır.
31) Dış Ülkeler de Tesisler Kurmak ve Yatırım Yapmak: Türkiye’nin şartları ve yetişkin eleman kapasitesi, yabancı ülkeler de yatırım yapmaya müsaittir. Genellikle İslâm Ülkeleri ile gerek ortak olarak, gerekse para onlardan, eleman ve tesis kurmak Türkiye’den olmak üzere yatırım yapmak mümkündür. Böylesi bir faaliyet ilişkisi, “İslâm Ortak Pazarı”nın da kurulmasına büyük katkılar sağlar.
32) İslâm Kalkınma Bankası’nın Türkiye’de Şubesini Açmak: İslâm Ülkeleri tarafından kurulan İslâm Kalkınma Bankası, büyük bir sermaye birikimine sahiptir. Türkiye, tecrübelerini kullanarak bu bankanın kaynaklarını daha verimli olacak alanlara kanalize edebilir. İslâm Kalkınma Bankası ile sıkı bir ilişki içinde olmak, hiç şüphesiz finans desteği sağlayacaktır. Buna örnek olarak; Arap sermayedarlarca kurulan Al Baraka ve Kuveyt Finans Kurumu gibi özel finans kurumlarının Türkiye’de şube açmaları, ekonomiye yeni katkılar getirmiştir. İslâm Ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesi, atıl duran veya Batılı ülkelerce kullanılan petrodolarların Türkiye’ye gelme tercihlerini artırır. Dış destekli faizsiz sermaye akışı Türkiye’de ekonomik kalkınmaya büyük bir hız kazandırır.
(Devam Edecek)