Ekonomide reformdan sonra nasıl olmalı? 

Rumeysa Zügül

Ekonomi diye diye sinirler gerildi farkında mısınız? Bakan koltuğundan Berat Albayrak gitti, Lütfi Elvan yerine geldi. Zaten koronavirüsün yıprattığı piyasa bu isim değişikliği ile biraz daha gerildi. Sonrasında ise şimdi ekonomi ve yargı reformu gündemi.

Reform kulağa hoş geliyor değil mi? Kelime manası yeniden düzenlemek, şekil vermek anlamına geliyor. Bakın burası da çok güzel. Hem anlamı hem kendisi harika, daha doğrusu hissettirdiği enerji pozitif.

Demek ki, reform kelimesi kullanarak ister istemez zaten pozitif bir enerji veriyorsunuz. Umarım piyasalar da bu pozitif enerjiyi kısa sürede hisseder. Cümle başında veya sonunda ekonomi ve yargı reform denilmesi atmosferi zaten ısıtıyor, buzları çözüyor diye görebiliriz. Sıra geliyor, bu sıcak başlığın altını doldurmaya. Yani icraat yapmaya.

*****

Ekonomide reform diyerek yapılması planlanan adımları dört gözle bekliyoruz.

Ama istiyoruz ki, Türkiye'de artık orta direk diye tabir edilen kesimin yok olmaya başladığı farkına varılsın.

Fakirin daha da fakirleştiği, kolay yoldan zengin olanların arttığı toplumda birbirinden her anlamda kopuk iki ayrı uçlarda hayatını sürdüren kesim olmasın.

Asgari ücret yeniden manasını bulsun.

"Asgari ücret, bir insanın en temel ihtiyaçları olan, beslenme, barınma, giyim, ısınma, ulaşım gibi ihtiyaçlarını karşılamasına yetecek şekilde düzenlenen, bir çalışana verilebilecek en düşük ücret anlamına gelir"

Yani, asgari ücret alıyor olmak lüks olmasın. İşverenler işçiye asgari ücret ödüyoruz diye havalara girmesin, işçiler asgari ücreti tam alıyoruz diye sevinmesin. O senin hakkın zaten ey işçi kardeşim sen neye seviniyorsun ki? 

Bir üstteki paragrafta yazdığım durumun ne kadar endişe verici bir durum olduğu fark edilsin.

*****

Yabancı uyruklu işçilere daha az ücret ödeyerek iş veririz diye diye, bizim ülkemizin evlatları bir kenara itilmesin.

"Gençler iş beğenmiyor"

"Sanayide çalıştıracak eleman yok"

"Herkes masa başı iş istiyor"

"Üniversite mezunu olan işçi olmak istemiyor"

cümleleri ile işsizliğin farklı yönlerini göstermeye çalışanlara da kulak verilsin.

Zorunlu eğitim sistemi artık sadece işsizler ordusuna eleman kazandırıyor ise, mezunlara iş imkanı sağlanamıyorsa ve sanayiler ara eleman bekliyorsa, eğitimde de reform yapılsın.

Okuyarak para kazanma dönemi bittiyse, ailelerin evladımız okusun diye yemeğinden artırarak ödediği harç paralarına, alıp ödeyemedikleri kyk borçlarına ve gençlerin zamanlarına yazık olmasın.

*****

Reformsa, gerçekten düzeltelim herşeyi. Lütfen..

Bakınız, sadece asgari ücretten girip eğitim sisteminden çıktık birkaç cümle ile. Daha detaya inersek, rant ile zengin olanlar desek mesela.. Yahut, yüksek katma değerli ekonomi beklentisi, üretime dayalı ekonomi desek.. Bu konular çok daha başka konulara bağlanır. 

Türkiye'de işler o kadar çarpıklaştı; birçok şey o kadar fazla birbirine bağlantılı ki, arap saçı misali karıştı.

O yüzden, şu reform adımlarından çok umutlu ve çokça da duacı olduğumuz doğrudur. Reformun altından, dileriz ve isteriz ki ciddi anlamda güzel işler çıksın.

*****

 

Yoksa.. Yıllar çabuk geçiyor biliyorsunuz. 

Dünkü parka götürdüğümüz komşu çocukları, şimdi abla bana iş bulsana diyor. 

"Sen kaç yaşındasın ki diyorum, 24 oldum üniversite de bitti diyor." 

Üniversite mezunu ama asgari ücretle çalışmaya razı. İş bulsa belki evlilik hayali gerçek olacak. 

Bizim komşunun oğlu.. Ve daha niceleri.. 

En azından, "Ekonomide Reform"dan sonrasında bu çocuklar hayal kurabilmeli. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.