“Heybeliada Ruhban Okulu çoktan açılmalıydı” diyor, karısı da tanınmış bir romancı olan Hürriyet yazarı… Bir önceki yazısında “Bodrum’un Aya Nikolası’nın müze olması” haberine de sevindiğini belirtmiş yazar. Evvelce kiliseyken haksız yere “Halk Eğitim Binası” yapılmış çünkü. Daha ileri bir fikirle, Başbakan'a öneride bulunarak, “hem turizm hem de Türkiye'nin duruşunu göstermesi açısından tarihi Aya Nikola, süngercilik müzesi değil kilise olarak yeniden inşa edilsin” diyor.
Daha sonra, okurlarından gelen tepkilere dayanarak ikinci yazıyı bizlerle paylaşmış. Herkes, aman Bodrum’a bir kilise diyormuş. Kimse, Aya Nikola Ortodoks Kilisesi şimdiki halinde kalsın gibi milliyetçi, bağnaz görüşlerde bulunmuyormuş.
Müslümanların ve ibadethanelerinin derdi değil de; özgür kiliseler için çabalayan okurlardan biri de, ilginçtir bir “imammış”. İmam Efendi, parlak bir fikir ortaya atmış. Yazıya dönelim, sayın imamın fikirlerini öğrenelim:
“…Zevk duydum; zira aklıma bir fikir geldi. Acaba cuma namazlarından sonra camiler için yapılan yardım talepleri herhangi bir yerde inşa edilecek veya onarılacak bir kilise için yapılamaz mı? Yazınızı okurken hep bu soruyu sordum kendime.
Ve evet dedim niçin olmasın?
Zaten Kuran'ı Kerim demiyor mu: ‘Le nüferriku beyne ehedin min rusulih (Resuller arasında bir fark yaratmadık)'
O zaman niçin olmasın? Kendi dinime saygılı isem niye başkalarının dinine saygılı olmayayım? Kendi dinime saygı bekliyorsam nasıl başkasının dinine saygı göstermem?”
“Endişe duydum. Zira Aya Nikola Kilisesi'nin onarımına herhalde yetkililer bütçeden bir ödeme yapmaz. İşte bunun için diyorum ki kilisenin onarımı için cami cemaati para toplasın. Şöyle bir gözünüzün önüne getirin imam kürsüde cami cemaatini tamiri yapılacak bir kilise için bağış yapmaya davet ediyor... İşte o zaman gerçek insan ve gerçek Müslüman oluruz.”
Bir kere bence, dinlerin en mükemmelinin ve en yüce insan, en ulvî peygamberin Hz. Muhammed(S.A.V.) olduğunu idrak edemeyen, Müslümanlığını kekeleyen ve diğer tahrif edilmiş dinlerle eşitleyen; vazife mekânını değiştirip derhal Aya Nikola veya beğendiği herhangi bir kilisede göreve başlayabilir.
İslâmiyet’e, Ulu Peygamberimize yapılan hakaretler, bütün Müslümanlara yapılan zulümler; Türk, Iraklı, Doğu Türkistanlı, Filistinli, Afgan milyonlarca şehit, minare davaları bile ortadayken, tamire, ihya edilmeye muhtaç ecdat yadigârı onca eser mevcutken; bu gayretkeşliğin, Hıristiyan savunmalarının, kilise havariliğinin ve elbette böyle görevlilerin bize gereği yoktur.
Misyonerleri uzakta aramayalım, camilere kadar uzanmış olabilirler. Gönlümüz, inancımız çoktan değişmiştir, uyanılmaz ayılınmaz.
Papaz avukatları, kilise, havra, patrikhane avukatları! Memleket ne hale geldi. İnsanda biraz kalbî mesafe olur diye düşünürüm. Aidiyet, mensubiyet nedir? Şimdiye kadar ve halen kimlerle, niçin savaştık ki?
…
Abilerim! Ablalarım! Emmilerim! Dayılarım! Kiliseye, ehlisalibe bir sadaka, Allah rızası için! Diyalog, hoşgörü boşgörü, küffara hürmet, tazim, ubudiyet için!
Aziz Pavluslar, George Bush’lar, Obamaların şanı içün! Baba-Oğul- Kutsal Ruh, arınmak ve Cennet Sertifikası için!
Bu haraç mezat değil, hayat memat meselesiymiş unut, affet gitsin aldırma.
Altıda üstü de birdir yerin. Sat gitsin! Şehit Amerikan askerlerinin ruhuna, “Güney’li” kuzeyli hahamların varlığına sağlığına ve mümtaz tanıklığına el Fatiha!
Allah tuttuğunuzu dolar etsin, Euro etsin, Mark etsin. Kiliseleri bol, domuzları dolu, zinde etsin.
Tanrı değil “Haçlı” Yar ve Yardımcınız; Dünyanız, mabudunuz “Altın” olsun!
Bağış, bağış! Yap, sat, dağıt at! Ehlisalibin izzeti, ikbali ve yarını hatırına!
PKK’lı aklanmış kuzular, pak şıllıklar, hınzırlar, meşru zinalar, Avrupalı bakireler adına!
Tüm varlığımız, kalbimiz ve ruhumuz armağan olsun onlara, sevgiyle ve saygıyla.
İzin istemeye git git, yollar bitmez. Yap yap “ev ödevi” tükenmez.
Müslümanlığınızı gerçekleştirmek ve saydırmak için artık ehlisalibe müracaat edip, batılılara onaylatmak gerekiyor.
Duyun ey millet! Kiliseye bağış yapmazsanız, gerçek Müslüman olamazsınız ve -mümin ne demekmiş- hatta insan da.
Daha sonra, okurlarından gelen tepkilere dayanarak ikinci yazıyı bizlerle paylaşmış. Herkes, aman Bodrum’a bir kilise diyormuş. Kimse, Aya Nikola Ortodoks Kilisesi şimdiki halinde kalsın gibi milliyetçi, bağnaz görüşlerde bulunmuyormuş.
Müslümanların ve ibadethanelerinin derdi değil de; özgür kiliseler için çabalayan okurlardan biri de, ilginçtir bir “imammış”. İmam Efendi, parlak bir fikir ortaya atmış. Yazıya dönelim, sayın imamın fikirlerini öğrenelim:
“…Zevk duydum; zira aklıma bir fikir geldi. Acaba cuma namazlarından sonra camiler için yapılan yardım talepleri herhangi bir yerde inşa edilecek veya onarılacak bir kilise için yapılamaz mı? Yazınızı okurken hep bu soruyu sordum kendime.
Ve evet dedim niçin olmasın?
Zaten Kuran'ı Kerim demiyor mu: ‘Le nüferriku beyne ehedin min rusulih (Resuller arasında bir fark yaratmadık)'
O zaman niçin olmasın? Kendi dinime saygılı isem niye başkalarının dinine saygılı olmayayım? Kendi dinime saygı bekliyorsam nasıl başkasının dinine saygı göstermem?”
“Endişe duydum. Zira Aya Nikola Kilisesi'nin onarımına herhalde yetkililer bütçeden bir ödeme yapmaz. İşte bunun için diyorum ki kilisenin onarımı için cami cemaati para toplasın. Şöyle bir gözünüzün önüne getirin imam kürsüde cami cemaatini tamiri yapılacak bir kilise için bağış yapmaya davet ediyor... İşte o zaman gerçek insan ve gerçek Müslüman oluruz.”
Bir kere bence, dinlerin en mükemmelinin ve en yüce insan, en ulvî peygamberin Hz. Muhammed(S.A.V.) olduğunu idrak edemeyen, Müslümanlığını kekeleyen ve diğer tahrif edilmiş dinlerle eşitleyen; vazife mekânını değiştirip derhal Aya Nikola veya beğendiği herhangi bir kilisede göreve başlayabilir.
İslâmiyet’e, Ulu Peygamberimize yapılan hakaretler, bütün Müslümanlara yapılan zulümler; Türk, Iraklı, Doğu Türkistanlı, Filistinli, Afgan milyonlarca şehit, minare davaları bile ortadayken, tamire, ihya edilmeye muhtaç ecdat yadigârı onca eser mevcutken; bu gayretkeşliğin, Hıristiyan savunmalarının, kilise havariliğinin ve elbette böyle görevlilerin bize gereği yoktur.
Misyonerleri uzakta aramayalım, camilere kadar uzanmış olabilirler. Gönlümüz, inancımız çoktan değişmiştir, uyanılmaz ayılınmaz.
Papaz avukatları, kilise, havra, patrikhane avukatları! Memleket ne hale geldi. İnsanda biraz kalbî mesafe olur diye düşünürüm. Aidiyet, mensubiyet nedir? Şimdiye kadar ve halen kimlerle, niçin savaştık ki?
…
Abilerim! Ablalarım! Emmilerim! Dayılarım! Kiliseye, ehlisalibe bir sadaka, Allah rızası için! Diyalog, hoşgörü boşgörü, küffara hürmet, tazim, ubudiyet için!
Aziz Pavluslar, George Bush’lar, Obamaların şanı içün! Baba-Oğul- Kutsal Ruh, arınmak ve Cennet Sertifikası için!
Bu haraç mezat değil, hayat memat meselesiymiş unut, affet gitsin aldırma.
Altıda üstü de birdir yerin. Sat gitsin! Şehit Amerikan askerlerinin ruhuna, “Güney’li” kuzeyli hahamların varlığına sağlığına ve mümtaz tanıklığına el Fatiha!
Allah tuttuğunuzu dolar etsin, Euro etsin, Mark etsin. Kiliseleri bol, domuzları dolu, zinde etsin.
Tanrı değil “Haçlı” Yar ve Yardımcınız; Dünyanız, mabudunuz “Altın” olsun!
Bağış, bağış! Yap, sat, dağıt at! Ehlisalibin izzeti, ikbali ve yarını hatırına!
PKK’lı aklanmış kuzular, pak şıllıklar, hınzırlar, meşru zinalar, Avrupalı bakireler adına!
Tüm varlığımız, kalbimiz ve ruhumuz armağan olsun onlara, sevgiyle ve saygıyla.
İzin istemeye git git, yollar bitmez. Yap yap “ev ödevi” tükenmez.
Müslümanlığınızı gerçekleştirmek ve saydırmak için artık ehlisalibe müracaat edip, batılılara onaylatmak gerekiyor.
Duyun ey millet! Kiliseye bağış yapmazsanız, gerçek Müslüman olamazsınız ve -mümin ne demekmiş- hatta insan da.