RÖPORTAJ: İBRAHİM BÜYÜKEKEN
Emekli Millî Eğitim Bakanlığı Müşaviri Mustafa Kemal Yılmaz, “Eğitim giderek, yozlaşıyor, insanlar giderek yozlaşıyor. İnsanlar yozlaştıkça milletin de yozlaşması elbette mukadderdir” dedi.
“SON NEFESİME KADAR YAZACAĞIM”
Ömrünü eğitime adayan emekli Millî Eğitim Bakanlığı Müşaviri Mustafa Kemal Yılmaz, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Bugüne kadar 10 kitap yazan Mustafa Kemal Yılmaz, “Türk milli eğitiminin gelişmesi için hep kafa yordum. Hayatımı milli eğitime adadım. Son nefesime kadar yazmaya devam edeceğim” dedi.
KİTAPLARIMIN HEPSİNİN BİR HATIRASI VAR
**İlerleyen yaşınıza rağmen hala yazıyorsunuz ve sürekli okuyorsunuz. Yazma ve okuma sevgisi nereden geliyor hocam? İlerleyen yaşınıza rağmen hala yazıyorsunuz ve sürekli okuyorsunuz?
-Kardeşimle ilkokula giderken, bir gün okula gitmemiştik. Uyanamamışız. Bir ablamız camı tıklattı: “Siz okula gitmemişsiniz. Babanıza diyeceğim” sözü üzerine okula gitmemişler dedirtmemek için küçük ortak çantamızı ve ceketimizi alıp okula koştuk. Bendeki sorumluluk o günden sonra hep böyle devam etti. Olay bu kadar basit. Okuma ve yazma merakım buradan geliyor. Dünya kafada bir kör düğüm. Kimi o kör düğümü çözmeye çalışır kimi kafasından atmaya çalışır. Hayattan denen düğüm bu. Bu düğümün içerisinde hizmet etmek kolay bir şey değil. Ben o zaman magazine yönelseydim müthiş para kazanırdım. Bilerek buraya yöneldim. Vatanın Bağrında Zalimler ilk kitabımdı. Hepsinin bir hatırası var. Şu ana kadar 10 kitabım basıldı. Hatıralarım kitabım yakında basılacak.
MAHALLİ GAZETELERDE YAZILAR YAZDIM
**Yazma hayatınız daha sonra nasıl devam etti?
-1961’den sonra Konya’da mahalli gazetelerde yazılar yazdım. Bir dönem Yeni Meram Gazetesi’nde yazılar yazdım. O köşe yazarlığımdan daha sonra ayrıldım. Rahmetli İbrahim Sur’u tanırsınız. Mustafa Bahçıvan da gazetenin sahibiydi. Bir yazımı üç gün masanın üzerinde beklettiler. Bundan çok rahatsız oldum ve yazılarıma son verdim. Bir daha da gazetelerde yazmadım. Bazı ulusal gazetelerde de yazılar yazmıştım. Ama gazetelerde yazma işine yaşadığım bu olaydan sonra sona erdirdim. Sonradan pişman oldum ama kararımdan dönmedim. Sonradan kitap yazmaya yöneldim. Arşivleri inceledikten sonra yazmaya değer olduğunu anladım. Yazdığım kitapların önemli bir kısmını elle yazdım sonra bilgisayara geçildim.
FEN BİLİMLERİ VE DİN BİLİMLERİ BİR ARADA OLMALI
**Bir eğitimci olarak günümüzde eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler söylemek istersiniz?
-İlkokul öğretmenliğinden bakanlık müşavirliğine kadar yürüyen birisi olarak, bir tek cümleyle ifade edilebilir bir kitabım var. Bu kitabım Türkiye milli eğitiminin rehberi olmalıdır bu kitap. Fen bilimleri ve din bilimleri bir arada. İlkokuldan üniversiteye kadar bir Müslüman Türk devletindeki çocuk yetişirken, bu çerçeve içerisinde yetişmeli. Allah’ın Peygamber’ini bilmeli. Dürüst olmalı. Ama fen bilgisinden de uzak kalmamalı. Akif’in dediği gibi ‘Onlarsız da olmaz.’ Bu iki taraflıdır. Peygamberimiz bir hadisinde “Çocuklarınızı günün şartlarına göre yetiştirin” diyor. Günün şartlarına göre çocuklarımızı yetiştirirken din ve fen merkezli olmalıdır.
TÜRK MİLLİ EĞİTİMİ İÇİN ÇOK KAFA YORDUM
**Hocam günümüz eğitimcilerine ne gibi tavsiyeleriniz olur? Onlara neler söylemek istersiniz?
-Günümüz konularını incelerken 1967 yıllarında Bursa Çekirge’de bir ortaokul açılmıştı. Oraya teklif almıştım. Oradan vazgeçtim. Zorla Bozkır’a gitmek istedim. Babam beni sırtında odun taşıyarak, okuttu orada. Vefa borcumu ödemek istedim. O noktadan Bozkır Masalı noktasına geldik. Benim Türk milli eğitimine katkım ne olur diye çok kafa yordum. Allah bana milli eğitim müdürlüğünü nasip etti. Sonra Millî Eğitim Bakanlığı müsteşarlığına kadar yükseldim. İlk müfettişler toplantısında önemli kararlar aldık. Öğretmen evleri projesini ortaya koydum. Öğretmen ideolojiden fikre yönelecek, milli kültür neyse onu bilecek. Onu verecek çocuklarımıza. İtiraz eden müfettişler oldu. Toplantıya 5 dakika ara verdim. 3 kişilik bir komite seçin dedim. Ülkü-Bir’i ziyaret edeceksiniz, onlar da sizi ziyaret edecek. Meğer temelde bölücülük, milli kültürden uzak kalmak.
EĞİTİM BİR MİLLETİN CAN DAMARIDIR
**Eğitimde yaşananlar hakkında neler söylemek istersiniz?
-Eğitim giderek, yozlaşıyor, insanlar giderek yozlaşıyor. İnsanlar yozlaştıkça milletin de yozlaşması elbette mukadder. Lokomotif olan milli kültürün öncüsü olan, bir öğretmen var mı çıkar yol başka. Eğitim deyince önce öğretmen gelir. Eğer o öğretmeni iyi yetiştirmezseniz daha çok hayal kırıklığı yaşarsınız. Nasıl üzülüyorum. Netice itibariyle eğitimde yeni baştan bir inşa gerekiyor. Ezberlenmiş formüller, tarih yerine bu bilgilerin özüne dönmek gerekiyor. Bu hala devam ediyor. Tarih dersi veriyorsunuz ama tarih bilinci yok. Faydalı her şeyi okumalıyız. Kendinizi yetiştirmeyi düşünemiyorsunuz. Eğitim bir milletin can damarıdır. Fertleri iyi yetiştirmeliyiz. Böylece olgun bir toplum, yüksek bir millet olacağız.
GENÇLERİMİZ FİKRİ HÜR VİCDANİ HÜR OLMALI
**Bir eğitimci olarak yeni nesil gençlere neler tavsiye edersiniz?
-Gençlerimiz evvela kendisini tanımalı ve sevmeli. Kendisini tanırsa bir genç bir başkasını da tanır ve sever. Başkasını seven genç gerçekten bu toplumun aranan ferdi olur. Biz aranan fertler arıyoruz. Kaçan ve koçan fertler değil. Gençler adaletli ve dürüst olacak. İslam’ın şartı dürüstlüktür. Gençler çok okumalı, çok dinlemeli. Çok konuşmamalı. Söylediğini korkmadan, fikri hür, vicdani hür olarak söylemeli.
MUSTAFA KEMAL YILMAZ KİMDİR?
1933 yılında Bozkır’ın Yelbeği köyünde doğdu. Bozkır Merkez Atatürk İlkokulunu bitirdikten sonra, İvriz Köy Enstitüsü’ne girdi. 1954 yılında buradan mezun olduktan sonra Hatunsaray’a bağlı Yeşildere Köyü İlkokuluna stajyer olarak atandı. 1962 yılında Bursa Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Bu tarihten itibaren çeşitli il ve ilçelerde Türkçe, Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği, ortaokul ve lise müdürlükleri yaptı. 1975 yılında, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü yaptıktan sonra, Bakanlık müşavirliğine atandı. 1983 yılında emekli olduktan sonra, bağımsız aday olduysa da 12 Eylül ihtilali yönetimince veto edildi. Türkiye’de öğretmen evi fikir ve projesinin öncülüğünü yapan Yılmaz, Selçuk Üniversitesi’nin kuruluş döneminde Selçuk Üniversitesi Yaptırma ve Yaşatma Derneği Yönetim Kurulu üyesi olarak görev aldı. Öğrencilik yıllarından itibaren yazmaya başladığı şiirleri Varlık, Çağrı, Elif, Beşgen ve Şiir dergilerinde yayımlandı. Ayrıca Yeni Meram Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptı. Şiirlerini İkindi Çağrıları, A Dünya O Dünya 1,2 adıyla kitaplaştıran Yılmaz, ayrıca Vatanın Bağrında Zalimler Masumlar Tanıklar ve Yazabildiklerim, Karanlık Savaş ve E-Posta, Aydınlığa Yürümek, Milli Eğitimi Aydınlanmadaki Yeri, Alınan Sonuçlar ve Yeniden İnşası adlı kitaplara imza attı. Mustafa Kemal Yılmaz’ın Metin, Mefkure ve Meşkure adlarında üç çocuk babasıdır.