Eğitim ve Ahlak Şûrâsı -2-

Nurten Selma Çevikoğlu

Geçen yazımızda bahsettiğimiz üzere Eğitim ve Ahlak Şûrası’na iştirak eden katılımcıların sosyal hayâtın en önemli yarası konumunda olan ‘ahlâki bozulma’nın tedâvisi husûsunda birbirinden kıymetli görüş ve fikirleri belirtmekle kalmayıp çözüm önerilerinin de kendi değerlerimizde, öz kültür ve medeniyetimizde olduğu konuları üzerinde durdular. İşte o güzel görüşler:

Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz bu konuda; ‘Eğitimin ana gâyesinin ahlak olduğunu, günümüzde karakter eğitiminin ötelendiği, yerine kariyer merkezli bir anlayışın yaygınlaştığını aslında ana okuldan başlayarak, ortaöğretim, lise döneminde ahlâki eğitimin verilmesinin’ önemini vurguladı. ‘Ancak bunun ders gibi değil hayâta yansıyacak şekilde verilmesi gerektiğini’ kaydetti. (Biz hep bahsederiz ya, ‘Değerler Eğitimi’ diye hayâta yansıyan pratik uygulamayı bugün SEDEP projesiyle Selçuklu Belediyesi yapıyor. Darısı tüm okullara.)

TWİTTER VE FACEBOOK NESLİ

AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’de; ‘Son 12 yıl içerisinde siyâsi restorasyonda yarı yolu geçtiklerini ancak özellikle sosyal restorasyon alanında önemli sorunlarla karşı karşıya bulunduklarını, sosyal restorasyonun çekirdeğinde gençlik ve eğitim sorunları bulunduğunu’ söyledi. Yanı sıra; 'Şüphesiz bu sorunların en can alıcı ve yakıcı olanı da idrak ve idealden yoksun, ahlâki ilkelere sâhip olmayan, elinde akıllı cep telefonları, aklında twitter ve facebook olan bir neslin geliyor olmasıdır. Eski Türkiye’nin tek tip insan yetiştirme politikalarını reddediyoruz. Siyâsete ve gençlerimize güveniyor, onlardan korkmuyoruz; Millet olarak, topyekûn yarınlarımıza sahip çıkmalı, Mevlana'nın, Hacı Bektaş Veli'nin, Saruhan Beyin ve Yunus'un hedefi ve özlemi olan bir toplum için çaba göstermeliyiz. Maddi mutluluk ve doygunluk ancak bir süre gider. Sonrasında bugün Avrupa'nın yaşadığı sosyal krizler ve tıkanıklıklar gelir. Onun için kökü mazide gözü atide olan bir gençlik için târihi ve kültürel değerlerimizi gelecek nesillere aktarmalıyız’ görüşlerine yer verdi.

Şûrada konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, yaptığı konuşmada; ‘Modern eğitim ve okulların, toplumu şekillendirme, bireylerin yaşamını dönüştürme, yeni bir ahlak düzeninin inşası husûsunda başarısız olduğunu, Türkiye'nin zengin eğitim birikimine sâhip olmasına rağmen, son iki yüzyıldır kendi medeniyet kodlarına dayalı, özgün eğitim ve okul modelleri geliştiremediğini’ ifâde ederek, ‘eğitimde bir istikamet ve gâye problemi olduğunu’ belirtti. ‘Okulların ve eğitimin yeniden düşünülmesi ve aynı zamanda ''iyi ödev insanı yetiştirme'' ülküsü etrâfında yeniden analiz yapılması gerektiğini’ vurgulayan Etyemez; ‘eğitimin, erdem ve ahlâki donanımlardan oluşan insâni değerler, bilgi, beceri ve teknik donanım olmak üzere iki boyutta değerlendirilmesi gerektiğini’ bildirdi.      Ve şöyle devam etti:

‘Çalışma hayâtı, eğitim ve ahlak değerlerinin birlikte yaşatılması gereken bir alandır. Bir yandan rızık kazanacağımız geçerli bir mesleğin eğitimini alırken, bu dönemin devâmında bu mesleği ahlaklı bir şekilde yürütmek vardır. Âhilik geleneğimizde iş ahlâkı vardır, karın maksimizasyonu değil, helal rızık, namuslu kazanç vardır. Çalışma hayâtımızın güncel problemlerinin ardında da aslında insan yetiştirme modellerimizden uzaklaşmamız ve bu eksiklikten doğan ahlâki sorunlar yatmaktadır. Soma ve Ermenek'teki maden kazâları, âhilik ahlâkını, iş sağlığı ve güvenliğinin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu, hatta belki de bu sorunun çözümünü, yine kendi kültür ve medeniyet kodlarımız içinde aramamız gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur’ dedi.

KENDİ MEDENİYET KODLARIMIZLA EĞİTİM

‘Türkiye son yıllarda önemli gelişmeler kaydetmiştir. 2040'lı yıllardan sonra nüfusun yaşlanacağı göz önünde bulundurularak, gelecek 25 yılın çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini’ ifâde ederken devamla; ‘'Gelecek 25 yıl içinde bu nesli kendi medeniyet kodlarımızdan hareketle iyi eğitir ve iyi ödev insanları olarak geleceğe hazırlarsak, yarınlarımızın bugünden daha iyi olacağı yönündeki iyimserliğimizi koruyabiliriz. Bu süreçte temel olarak her bir çocuğumuzu, ülkemizin ve milletimizin geleceği açısından bir potansiyel olarak görüp hiçbirinin sınavlarda elenmediği, sıraya dizilmediği ve onları stratejik bir varlık olarak göreceğimiz bir yapıyı kurmamız lâzımdır. Kendine ve ülkesine güvenen, medeniyeti yeniden inşa etme yolunda farklı bir nesil yetiştirmek gerektiğini’ belirtti.

Yıllardır eğitimin içinde olan birisi olarak bu heyecan verici fikirlerin hayâta geçirilmesi en büyük özlemimizdir. Bugüne kadar hep bunun için çalıştık, çabaladık. İnşaALLAH bu güzellikler sâdece lafta kalmasın en kısa zamanda icraata geçsin dileğiyle..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.