Eğitim Sefaleti

Süleyman Küçük

Liseler ve üniversitelere giriş sınavları yapıldı ve okullar kapanmak üzere.

Bir eğitim ve öğretim yılının daha sonuna gelindi diye başlayan, başarılı olduk, uçtuk kaçtık, uzaya çıktık da dâhil olmak üzere pek çok değerlendirme duyacaksınız bu günlerde.

Ama eğiticiler ve veliler başta olmak üzere, eğitimden gerçekten memnun olan kaç kişi var diye sorarsanız, eskilerin tabiri ile tıraşımız önümüze dökülüverecektir.

Çünkü başta resmi ve özel eğitim kurumlarının yöneticilerinin söylediklerine bakınca, eğitimin arttığı iddia edilmesine rağmen insanlık seviyesi, bencillik, adaletsizlik, güvensizlik ve cahilliğin tavan yaptığı bir toplum olduk çıktık.

Sorun nerde derseniz, eğitim ile öğretimin birbirinden farkını ayıramayan ve beceriksizlik üreten yanlış eğitim sisteminde.

Gerçek eğitim ile gerçek öğretimin verilmediği, dolayısıyla da eğitim sistemi 3. dünya ülkelerinin seviyesinden bile daha düşük bir Türkiye’de yaşıyoruz.

Bundan dolayı üst eğitim kurumları olan ve en iyi olarak düşündüğümüz üniversiteler bile dünya sıralamasına girmekte zorlanıyor.

Türkiye şartlarında düşünüldüğünde bile şimdiki durumda eğitimin bir standardı olmadığının ispatı, 20 yılda yaklaşık 10 kere değişen eğitim politikalarında gizli.

Üstelik sorun sadece şıkça değiştirilen eğitim politikalarıyla da sınırlı değil.

Eğitimdeki bir başka sorun yönetimde, yanlış yönetiliyor ve dolayısıyla yanlış eğitiliyor çocuklarımız.

Adına eğitimci denilen ve öğrencileri arasında ayrımcılık yapan, öğrencileri olduğu kadar meslektaşlarını da küçümseyen, insanlık ve karakterden yoksun ehil olmayan kişilerin yönetime getirildiği bir dönemi yaşıyoruz.

Eğitimdeki eksiklilerden önce, yönetimde olanlarda toplumun ihtiyacı olan eğitimli nesilleri yetiştirecek ahlak eğitiminin var olup olmadığı tartışılmalıdır.

Bizim toplumumuz gibi bütün toplumların eğitimindeki en önemli ihtiyacı ahlaki eğitimdir.

Çünkü ancak ahlaklı insanlar, ahlaklı eğitimciler olurlar. Ahlaklı eğitimciler, ahlaklı nesilleri yetiştirirler. Ahlaklı nesiller ise kendilerine ahlaklı insanları yöneticiler seçerler. Ahlaklı yöneticiler de ahlaklı eğitim ve öğretim sistemlerini oluştururlar.

Eğitim sistemindeki eksiklikler ve yanlışlıklardan şikâyet edenlerin dönüp aynalara bakma zamanı geldi de geçmek üzere.

Menfaatperestliğin bütün güzellikleri olduğu gibi eğitimi de bozduğunu ve bu bozulmanın tüm topluma yayıldığını kabul etmekle birlikte, bunu bir türlü önleyemiyoruz.

Çünkü ahlak eğitimini eğitim kurumlarından önce, ailede başlatamıyoruz.

Dünyayı kendi akıllarınca yönetmek isteyen acımasız, materyalist hatta seküler, kapitalist ve kendi çıkarı için mafya usulleri de dâhil olmak üzere her türlü gücü kullanmayı meşru sayan ve kendi gibi cahillerle örgütlenebilen kişiler yetiştiriyoruz.

Seyrettiği üç beş dizi veya film den etkilenip kendilerini üst akıl olarak gören, şeytani, ahlak dışı kötü kişi rollerine girmekten çekinmeyen, başkalarını kendinden aşağı varlıklar görmeleri sonucunda tümden bozulma süreci yaşayan eğitimsiz ve vizyonsuz bir genç türü üretiyoruz.

Dahası hayali sır teknolojilere, metafiziksel güçlere ve büyülere sahip olabileceğini zannedip dijital ortamlarda kendileri gibi cahil, şerli, belalı ve lanetli güruhlarla etkileşim ve örgütsel birliktelik oluşturabilen teknolojik her türlü imkâna sahip zombi varlıklar üretiyoruz.

Geçmişte bir maarif nazırının söylediği gibi “şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” veya “kapatalım bütün okulları, olsun bitsin” demiyoruz elbette.

Ama bütün bunlardan kurtulmanın tek yolu, iyiler ve kötülerin arasında yaşanacak kıyamet savaşıdır da demiyoruz.

Bu eğitim sistemi böyle devam ettikçe kendisi, ailesi ve milleti için dünyanın en tehlikeli ve acımasız kararlarını verenler en eğitimli kişiler yetiştirmiş olacağız.

“Eğitimin sıfıra indiği yerde, insanlıkta sıfıra inmiştir.”

Yani kıyametimiz kapıda.

FARKINDA MIYIZ?

İyi eğitilmemiş ve iyi yetiştirilmemiş insanların oluşturduğu zararların, eskiye nazaran çok daha belirgin olduğu bir zamanda yaşıyoruz.

Üniversite mezunları bir tarafa, ortaöğretim öğrencilerinin birbirlerini vurup kırdığı bir eğitim sisteminden kuşku duymak gerektiğine inanıyoruz.

Her seviyedeki öğrencilerin bilgili olmaları kadar, iyi insan olması için çaba sarf edilmediğinde, çocuklarımızın bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar olması kaçınılmaz olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.