Doğumunun 1443.cü yılını idrak ettiğimiz şu güzel rahmet günlerinde, insanlığın en seçkin ve eşsiz şahsiyeti, son dinin son peygamberi Hz.Muhammed Mustafa efendimiz aleyhisselâm’ı en kalbî duygularımızla sevgi-muhabbet, hürmet ve tâzimle yâd etme gayretindeyiz ümmet olarak…
O kutlu Nebi’ye ümmet olmak ne büyük şeref ve asâlet…
O önder Peygamber’e tâbi olmak ne büyük bir lütuf…
O Peygamberlerin Efendisi’nin sünnetlerini ihya etmek ne büyük saadet…
İçinde yaşadığımız ibresi şaşan dünyanın, birbirini düşmanca boğazlayan insanlığın, gün geçtikçe zayıflayan ahlâkî değerlerin “Efendiler Efendisi”inin örnekliğine, kılavuzluğuna şiddetle ihtiyâcı var. Yüreklerimiz ümmetin hâliyle yanık, içimiz buruk, kalplerimiz kırık, gönüllerimiz hüzün ve hicranla dolu… Ağlayanlar, inleyenler, zulüm ve işkence görenler, öldürülenler, süründürülenler hatta idam karârı verilenler geride kalan yetimler, öksüzler, garipler, mazlumlar… Bir uçta O’nsuz dünyânın çizdiği olumsuzluklar çizgisi, diğer uçta her derde deva O’nun prensipleri…
Bireysel ve toplum olarak kâinâta her konuda hayâtıyla muhteşem örnekler sunan, silinmez eşsiz değerleri önümüze koyan O rehber şahsiyet Hz.Muhammed Mustafa Efendimiz aleyhisselâm’ın ilmini, sevgisini, ticâretini, davranışlarını okumaya, anlamaya ve uygulamaya bugün her şeyden çok ihtiyâcımız var.
Yaşadığımız asırda ne yazık ki kalp hayâtımız çöküntüye uğradı, yolunu kaybetti, ibresi şaştı. Gönül yurdumuz ancak O’nun rehberliğinde yeniden dirilebilir. Şimdiye kadar lüzumsuzluklarla dolu yürekler artık Peygamberî sevgilere ve Peygamber sevgisine kucak açmalı. Bugün tüm insanlıkta sevgi açlığı doruk noktadadır. İnsanlar birbirini sevmede problemlidir ama bencilce kendilerini sevmede sınırsızdır. Bu egoist sevgi ile elbette rahmet tecelli etmez. O’nun sevgisi evrensel ve diğerkâm idi. O “Efendiler Efendisi” başkasını kendisine tercih ederdi. Şimdi ise tam tersi düşünce hâkim. Bu sebeple önce sevgide O’nu rehber edinmemiz lâzım zirâ O’nun sevgi anlayışıyla mevcut pek çok problem kendiliğinden çözülecektir.
Bugün dünya coğrafyasında zulüm gören, acı çeken, sızlanan, yurdundan edilen, ülkeleri kan gölüne çevrilen, öldürülenler hep Müslümanlar. Kardeşlerimizin ihtiyaçlarına koşmak, elden geleni yapmak hiçbir şey yapılamıyorsa dua etmek İslam peygamberinin kapsamlı sevgi anlayışının tezâhürleridir.
Tükenen gönüller, yıkılan yürekler O’nun sevgi, rahmet ve şefkat dolu enginliğine muhtaçtır. İnsanlar, toplumlar, milletler ancak son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa’nın sevgi ve muhabbet anlayışı etrâfında halkalanarak birbiriyle kardeşçe bütünleşebilir. Çünkü O “Efendiler Efendisi” insanlığa yegâne örnektir. Bu amaçla her işte her davranışta en güzeli şahsında sergilemiş Peygamberi herkesin tanımaya, hayâtının her safhasını yeniden keşfetmeye çalışması yapılacak en âcil çalışmadır.
Bugün insanlığın insana bakışı son derece yakışıksız, değersiz ve gayrı ciddidir. Oysa kâinâtın merkezi insandır. En başta insana bakış yanlış olunca diğer yanlışlıklar da peşi sıra onu tâkip ediyor bu yüzden de insanlık bir türlü iflah olmuyor. İnsanlığın sözüm ona barış adına birbirlerini en acımasız silahlarla katletmeleri insanlık ölçüsünün ne boyutta olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla O “Efendiler Efendisi”nin rahmet yüklü insanlık mesajları, top yekûn insanlığa rehberlik etmeli.
Doğayı, tabiatı hoyratça kullanan, sâhip olduğu nimetlerin kadru kıymetini bilmeyen, isrâfı üst düzeyde yaşayan insanlığın O “Efendiler Efendisi”nin mükemmel davranışlarını hayâta hâkim kılmasıyla insanlık içine düştüğü çıkmazdan kurtulabilir.
İnsanlık O’na hasret… İnsanlık O’na susuz…
İnsanlık O’nu arıyor… İnsanlık O’nu istiyor…
Çocukların, eşlerin, ailelerin, akrabaların O’nun yaşam şekline ihtiyâcı var. Doktorların, mühendislerin, işçilerin, idârecilerin her meslek erbâbının O’nun prensiplerine ihtiyâcı var. İnsânî ilişkilerde, içtimâi iletişimde O’nun taktiklerine ihtiyâcımız var. Zorluklar, musibetler, meşekkatler, problemler, acılar, zulümler karşısında O’nun direniş sabrına ihtiyaç var. Kimlik üzerinde yapılan kavgalarda O’nun Ensar-Muhacirin kardeşliğine yeniden ihtiyaç var. Fakir-fukaranın, garip-gurebânın O’nun ve ashâbının cömertçe infak etme tarzına bir kere daha ihtiyaç var.
Bugün hepimizin O’nun şefaatine, dostluğuna, ilmine-hikmetine, doğruluğuna-coşkusuna, adâletine-dürüstlüğüne, iffetine ihtiyâcımız var. O’nun barış için gösterdiği çaba kadar cesur komutanlığına, affetmedeki eşsizliğine, insanların kalbini kazanmadaki titizliğine çok ama çok ihtiyâcımız var.
O’na olan ihtiyâcımız şu günlerde ekmek kadar su kadar hayâti ve elzemdir. O’nsuz olmaz. O ve prensipleri hayâtı ölümsüzleştirmenin tek sâikidir.
Şefaatine mazhar olmak niyâzıyla…