Edep Konusu ve Edepsizler İçin Yapılması Gerekenler

Nurten Selma Çevikoğlu

‘Selam duâsı’yla başlayalım yazımıza inşallah yine;

‘Aşk olsun. Aşkınız cemâl olsun. Cemâliniz nûr olsun. Nûrunuz ayn olsun.’

Efendim bugün tamâmen farklı beyitler işleyeceğiz, konumuz ‘edep’ üzerine;

“Allâhu Teâlâ Hazretlerinden edepli olmayı başarmayı dileyelim. Edepsizler Hakk’ın lütfundan mahrum kalırlar.”

Burada edep ile kastedilen, insanları hayvanlardan ayıran bu güzel özelliğin, kişiye hem Cenâbı Hakk’ın hem de toplum kural ve kâidelerin dışına çıkmadan ahlaklıca hayat sürdürmek, meşru sınırların dışına çıkmadan yaşamak, ağza yakışmayan kelamları konuşmamak anlaşılıyor. Câhil cesur olur derler, edepsizlikte cesur olmak insanı azgınlaştırır, ulu orta her şeyin ortalığa saçılmasını sağlar halbuki her şey her yerde söylenmez. Bu, kendini bilmezlik demektir. Böylelerinden uzak durmak gerektir. Çünkü kişi berâber olduğu kişilerin davranışlarından hisselenir. Kimle düşüp kalktığınız önemlidir.

Edepsizler pek tabî ki, Hakk’ın lütfundan mahrum kalırlar, bunlar dâima sosyal hayat içerisinde zelil ve kötü durumda olurlar, etrafları tarafından sevilmezler. Çünkü Allah Teâlâ onları sevdirmez.

‘Edeb, dînen-örfen uygun olmayan ve yapanı utanca iten şeylerden uzak durmaktır. Bir insanın özündeki ve sözündeki güzelliği, zerâfeti, edeb sâyesinde meydana çıkar. Edebin temelinde itaat ve kurallara riâyet yatar. Edebin en güzel örneği peygamberlerin ve onların vârisleri olan velîlerin kendileri ve yaşantılarıdır. Kur’ân’ı Kerim’de: “Ey inananalar! And olsun ki sizin için Allâh’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allâh’ı çok anan kimseler Allâh’ın Rasûlü en güzel örnektir.” (Ahzab, 21) buyurulur.

Bir başka âyet-i kerimede ise: “Peygamber size ne verirse onu alın, sizi ne den men ederse ondan geri durun.” (Haşr, 7) buyurulmaktadır. Peygamber Efendimiz aleyhisselam’da; ‘Beni Rabbim terbiye etti. Terbiyemi de ne güzel yaptı.’ (Süyûtî, Câmıu’s-Sağîr, I, 12) buyurmaktadır. Kişinin güzelliği terbiyesindendir. Aşk yolunun ışığı edep olup, bu yol edepten ibârettir. Ebû Bekir Hafs; ‘Tasavvuf tamâmen edeptir. Her vaktin, her hâlin, her mekânın bir edebi vardır.’ Buyurur.

Hz. Mevlânâ bir rubâisinde şöyle buyurur; ‘Efendi bilmiş ol ki edep, insanın bedenindeki ruhtur. Şu dönen feleğin dönüşündeki, güzellik edeptendir. Eğer şeytanın başını ezmeyi dilersen gözünü aç ve gör ki şeytanın kâtili edeptir. İnsan ile hayvan cinsleri arasındaki fark edeptendir. Gözünü aç da baştanbaşa Allah kelâmı olan Kur’ân’a bak. Âyet âyet bütün Kur’an edepten ibârettir.

İman nedir? Diye akıldan sordum. Akıl, kalbimin kulağına eğilerek; ‘İman edeptir’ dedi. Ey Şems-i Tebrizî! Sen, Allâh’ın sırrısın; sus. Dünya gecesini aydınlatacak ışıkların en parlağı edeptir.” (Mesnevî-i Mânevî Şerhi-İlk 1001 Beyit, Hüseyin TOP, Konya, 2008, Tablet Yayınları, s.89)

İnsan edep ederse ebede doğru yol alır. Edepsizlik ise kişiyi hüsrâna sürükler. Lütfa lâyık olmayanın edepten nasibi bulunmaz. Her milletin edebi kendine göredir. Meselâ, bizde hoca büyük zatların, âriflerin önünde elleri namazda gibi önüne kavuşturmak terbiye icâbıdır. Hocanın önüne edepte dolayı geçmemeli ama ilimde talebe hocayı geçebilir. Hizmete edeple girilir. Lütufla dönülür. Dîni hususları en ince detaylara kadar yerine getirmek edeptir. Kişinin eşyâya karşı da edebi olmalı. Aslında olanı yerli yerinde kullanmak, bir edeb işâretidir. Meselâ, vakti boşa harcamamak, hayırlıya sarf etmek edeptir. Duâlarımızda edepli olmayı istemek lâzımdır.

“Edepsiz yalnız kendine kötülük etmekle kalmaz, belki bütün çevreye ateş saçmış olur.”

İnsanlara zarar veren kötü davranışlar, zulümdür. Zulümkar insanlar genellikle edepsizlik sonucunda akla hayâle sığmayan kötülükleri işlerler. Bilhassa bugünün dünyâsında edepsizler, zulümkar insanlar çoğalmıştır. Bunlar engellenemediği için zulüm sıçrıyor hatta bununla da kalmayıp etrâfa yayılıyor. Bugün kadınların giyim-kuşamda yaptıkları edepsizlikler hayâyı, iffeti, vakarı ayaklar altına aldırıyor. Aile kurumunun olmazsa olmaz merkez şahsiyeti kadının edepsizliği, bütün bir toplumun ahlaksızlığına sebebiyet veriyor. Yâni edepsizin zararı bütün çevreyi etkiliyor. Bu sebeple edepsizliğin ortadan kaldırılması veya azaltılması adına şunlar yapılmalı deniyor, Abidinpaşa’nın Mesnevi şerhinde;

‘Allâh’ın emirlerinin yaygınlaştırılması. Düzeni sağlayan hükümlerin uygulanması. Sürekli eğitim-öğretim yapılması ve yaygınlaştırılması. Edepli olanların, adâletli davrananların yüceltilmesi ve özendirilmesi. Edepsizlerin cüretleri nispetinde cezâlandırılması. Mazlum insanları edepsizlerin şerlerinden kurtaracak tedbirlerin alınması. Bir taraftan maarif bir taraftan cezâlandırma edepsizi fenâlık işlemekten bir müddet engelleyebilir, ıslah edebilir. Hatta tamâmen edepsizlikten kurtarmak da mümkün olabilir.’(s.46) diyor haklı olarak. Ama bugünkü gibi edepsizlerin yaptıkları rezilce işlere herhangi bir müdâhale yapılmadığından maalesef günümüzde uzun süredir edepsizlik yaygınlaştı. Toplum da bu edepsizliği normal görmeye başladı, ‘demek ki şimdiki devirde bunlar geçerli’ diyerek rahatlıkla kendileri de, bu çirkinlikleri yapmakta bir beis görmüyorlar.

Bir ormanda bir ağaç yanarsa derhal müdâhale edilir, eğer gerekli tedbirler alınmazsa o yanan bir ağaç, yaşlar da dâhil bütün ormanı tutuşturmaya yeter. Sonunda bir dikkatsizin yüzünden büyük bir facia çıkar. Dolayısıyla yanlış davranışlar, edepsizce yapılanlara âcilen müdâhale şarttır. Edepsizliğin yaygınlaşmasındaki ana sebep budur.

Sizlere edep dolu güzel bir Cuma diliyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.