Türkistan Notları köşemizden yeniden merhaba sevgili okurlar! Bu köşede yazmaya başladığımda ‘Ulu Türkistan’ olarak adlandırdığımız; Altay Dağları’ndan Tuna Nehri’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyayı yurt edinmiş kadim medeniyetimizin ve milletimizin gündemini aktarma niyetindeydim. Bu kapsamda hep Orta Asya’dan, Türki Cumhuriyetler’den bahsettim. Türkiye’de ‘Atayurt’ olarak bilinen bu diyarlardan bahsetmeye elbette devam edeceğim ancak hem tarihimizin ayrılmaz bir parçası hem de halen güçlü bağlarımızın olduğu pek çok Balkan ülkesi ve içerisinde yer alan tarihi şehirler için de aslında bir o kadar ecdat yadigarı ata yurdumuz demek yanlış olmaz.
Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Dr. İbrahim Büyükeken’in de sık sık gündeme getirdiği ve çeşitli makalelerle ele aldığı Balkan coğrafyası başlı başına bir vatan aslında.
Asırlar boyu Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetinde adaletle yaşamış atalarımızın büyük talihsizlikler ve ihanetler sonucunda; acıyla, kanla, gözyaşıyla ve çeşitli zulümlerle yalın ayak terk etmek zorunda kaldığı yurtların adıdır Balkanlar. Onca yaşanan şeylere, toplu sürgünlere ve baskılara rağmen yerinden yurdundan göçmeyen Türkler de olmuş elbette. Günümüzde hala, Balkan ülkelerinde asırlardır yaşayagelen Türkler varlığını korumakta. Onlar için de bizim için de bu topraklar ecdat yadigarı olarak bilinmekte ve anılmakta.
İşte bu yadigar memleketlerden biri olan ve halkının büyük kısmı Müslüman Arnavutlar’dan oluşan Kosova Cumhuriyeti geçtiğimiz günlerde bağımsızlık gününü kutladı. Konya’dan 3 kat daha küçük bir yüzölçümüne sahip olan Kosova’nın ve bölgedeki pek çok şehrin tamamen Osmanlı hakimiyetine girmesi 1389 yılında Sultan 1.Murat’ın komutasında gerçekleşen 1.Kosova Savaşı sonrasında başlamış. Başlı başına bir destan konusu olan Osmanlıların Rumeli’ndeki aksiyonlarından biri olan bu savaşta Sırp Kralı Lazar öncülüğünde oluşturulan müttefik kuvvetlerin kesin yenilgisi neticesinde bölgeye hakim olan Osmanlılar için bu savaşın ayrı bir önemi vardır. Çünkü Sultan 1.Murat bu savaşta şehit düşerek Osmanlı tarihi içerisinde cenk meydanında şehit olan ilk ve tek Osmanlı Padişahı olmuştur. Nam-ı diğer Hüdavendigar Sultan Murat Han’ın iç organları şehit düştüğü yere defnedilir. Günümüzde Priştine şehrinde yer alan Meşhed-i Hüdevandigar adını taşıyan türbesi ziyarete açık vaziyettedir. Türbedarlık vazifesi Buhara’dan gelen bir aileye verilmiştir ve yüzyıllardır aynı aile bu vazifeyi sürdürmektedir. Halihazırda da Saniye Teyze bir başına türbeyi beklemektedir. Türbenin hemen yanı başında da Sultan 2.Abdulhamit tarafından yaptırılan bir konak bulunmaktadır. Burası da şuanda müze olarak hizmet göstermektedir. Bunun yanı sıra Kosova’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan ve tarihi Osmanlı şehri olarak anılan, sokaklarında Türkçe konuşulan Prizren şehri de Türkiye’den gelenlere yabancılık hissettirmeyecek bir yapıya sahiptir. Kosova’nın hemen her şehrinde asırlardır mukim Türk ailelere ve Osmanlı eserlerine rast gelmek mümkündür.
İşte hemen her köşe taşı ile Osmanlı yurdu olagelmiş bu memleketlerde Osmanlı’dan geriye kalanları egemen emperyal devletlerin büyük bir iştahla yağmalamasından sonra çeşitli rejimler kurulmuş ve yıkılmış ancak huzur bir türlü sağlanamamıştır. Yakın tarihte Bosna-Hersek Müslümanlarına yaptıkları zulümlerle bildiğimiz Sırp rejimi aynı tarihlerde Kosova’ya da askeri müdahalede bulunarak burada da pek çok Müslüman katletmiş ve insanlık suçu işlemişlerdir. 1999 yılında, aralarında Türkiye’den birliklerin de bulunduğu NATO kuvvetleri bölgeye girmiş ve fiilen burayı Sırbistan yönetiminden koparmıştır. Aradan geçen 9 yılın sonunda 17 Şubat 2008’de Kosova Cumhuriyeti tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Türkiye, ABD ve AB ülkeleri Kosova’nın bağımsızlığını tanırken Sırbistan, Rusya, Yunanistan, Güney Kıbrıs gibi ülkeler halen Kosova’yı tanımamaktadırlar.
Günümüzde ise Türkiye-Kosova arasındaki ilişkiler oldukça iyi ve sıkı düzeydedir. Türkiye bu bölgeyi önemsemektedir. Kosova halkı başta olmak üzere bölge ve ülke siyasileri de bu durumun farkındadırlar. Yaşanan işgaller ve savaşlar neticesinde harap edilen tarihi eserlerin yeniden ihyasından tutun da karşılıklı ekonomik ortaklıklara kadar pek çok alanda işbirliği sevindirici düzeydedir. Kosovalılar için Türkiye ve Türk halkı önemli bir pozisyondadır. Girişimci ve iş insanlarından, yurt dışında eğitim görmek isteyen öğrencilere kadar pek çok kesim için de Kosova, sunduğu imkanlar ve yaşam standartları bakımından bir fırsatlar ülkesidir.
Bu vesile ile misafirperver ve nazik Kosova halkının bağımsızlık gününü kutluyor, barış ve adalet anlayışlı nice seneler diliyorum.
Tekrar görüşünceye dek hoş ve esen kalınız.