Köşe yazarları zaman zaman bazı konulara değinirken konuyu ilgilendiren kişi, vazifeli ve özel-resmî kuruluşlardan ilgili bir cevap da bekleyebilirler.
Ama ne yazık ki ilgilenmesi gerekenler hele irdelenmiş bir konu ise cevap vermekten kaçınırlar. Çok nadirdir ilgi gösterebilenler.
Aslında normal olan işlemin nadirlik içinde yapıldığını görünce. Yapılana duygusallık damgasını vurmak daha doğru olabilmekte.
Size bir örnek vereyim.
Malumunuz Konya Hızlı Treni evveliyat sözleri bir tarafa son olarak 2009’da başlayacağına ait sözler verildiği günlerdi.
Ne yazık ki bunun gecikmesine sebebiyet verecek bir bilgi verilmişti. Bu hususta “Milletvekillerimizden cevap beklerim” dediğim ilk yazıma cevap gelmeyince 13.03.2009 günlü “Hızlı Tren uçar gider... Para Konya'dan kaçar gider” yazımla tekrarlamıştım https://www.merhabahaber.com/koseyazisi.php?id=688)
Önemli kısmını sunayım.
"…Hızlı Tren"in ödenek yetersizliği ile yavaşladığını ve vekillerimizin ilgilenmediğini teğet geçmiştim…” derken bendenize verilen bilgi ve düşüncelerimi şöyle aktarıyordum.
“…Okurken dilinizi yutmayın. Kendinize hâkim olun. Benim bile böylesine Konya vurdumduymazlığının vekillerimizde de olacağını düşünememiştim…” derken işin aslını açıklıyordum.
Eskişehirli Bakan, Konya Hızlı Tren yapımı için ayrılan ödeneği... Eskişehir'e çevirivermişşş... Konya Milletvekillerinin isteğine de; "....özelleştirmeyi(!) yaparsanız verilebilir" deyivermiş…”… Peki, bu vekil veya 13 tane vekillerimiz... Bu şantaja sus pus, neme lazımcı olmuşlar demek ki? Netice alınamamış…
Bu vekillerde Konya'yı kalben içlenmiyorlar galiba ki; Başbakan'a gidip "Nasıl olur düzeltin bunu" diyemiyorlar!..
“Bakalım… Cevaplayacaklar mı? Bekliyorum.” diyordum yazım da. Evet, hâlâ bekle babam bekle…
***
Yakın zamanda duyarlılık gösteren göstermeyen oluşumlar olmuştu. Sevindirici bu duyarlılıkları yazmaya çok geç kaldım. Taze olaylar geri bıraktı ama yinede önemini kaybetmiş değil.
Önce bir ilim yuvasının sormadığım ama temennide bulunduğum yazıma bile duyduğu duyarlılığı sunayım.
KTO tarafından Konya’ya dolayısıyla tüm Türkiye’ye ilim saçacak KTO Karatay Üniversitesinin açılışı sonrası yazımda önemli bir konuya değinmiştim. https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/3998/KTC_Karatay_Universitesi.html)
Bu yazımın devamı olan 10.10.2010 günlü “KTO Karatay Üniversitesinin Yörüngesi” başlıklı yazımda da temennilerim olarak
“…Bu yuvayı kurmakla görevli Mütevelli Heyet ve Rektörlük yanında Öğretim üyelerinin içinde bekleyip umduğumuz bir yörüngesi içine gireceği ile belirtilmekte… Dünyada ilim ve bilim yuvası olmasında ilerleme kaydeden Üniversite kurumlarının T.C. bulunanlar da aynı mealde gitmekte iken bu yöne birde maalesef ideoloji yörüngesi ilave ederek nerede ise asıl yörüngeyi bırakıverme temayülünü yeğlediler ve hâlâ bir kısmı devamda direnmekte.
Bu yüzden de yüzümüzün akı ile ön sıralarda görmek istediğimiz ilim yuvalarımız bu yol üzerinde olunca…
Dünya üniversitelerindeki başarı sırasının beş yüzüncüden daha aşağılara inmekteler.
Geçenlerde yapılan yeni ders yılı töreninde bu yönde konuşmalar oldu.
Üniversitenin kurulması ve törenle ilgili yazımda da belirttiğim gibi. Konuşmaların içinde özlediğimiz bir tutum, amaç yörüngesi ifade edildi.” https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/4007/KTO_Karatay_Universitesinin_Yorungesi.html)
***
Bu yazılarımın akabinde E-mail geldi. Bu örnek duyarlılığı gecikerek vermemden dolayı ve özür beyanımla sunmak isterim
“Sayın Ahmet Güldağ Beyefendi, 11 Ekim 2010 Pazartesi
Merhaba Gazetesi'nde yazmış olduğunuz 2 yazınızı da keyifle okudum. Elinize, ağzınıza sağlık.
KTO Karatay Üniversitesi tarihi misyonu ve geleceği ile ilgili çizdiği yörüngede kalacak ve Konya'nın tarihteki eğitim vilayeti özelliğini geri kazanması için tüm gücüyle çalışacaktır.
Tabi bu sizlerin desteği ile olacaktır.
Tekrar teşekkür ederim.
Saygılarımla
Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu
KTO Karatay Üniversitesi Rektörü”
***
Şimdide mutlaka duyarlıktan da öte ilgi beklediğim konuyu sunayım.
13.12.2010 günü “Vilayet, Belediye ve Yardım Vakıflarına İletimim” başlıklı yazımda https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/4297 Vilayet_Belediye_ve_Yardim_Vakiflarina_Iletimim.html)
Bilhassa İslâm dünyasında insanların birbirlerine yapmayı vazife bildiği açıklaması yaparken öğrendiğim bir durumu anlatarak başlıkta ki yerlerden ilgi beklemiştim.
Ama ne yazık ki bir yer hariç diğer hem de önemli yerlerden ki. Maalesef medyada her zaman yazılı görüntülü yardım yaptıklarını defalarca sunanlardan halen bir ilgi ve duyarlılık göremedim.
Yazımda bir ailenin dramını anlatarak şöyle noktalıyordum.
“…Meslektaşlarının aksine sabahın yedisinde gelen temizlikçi hanımefendi ile yaptığım söyleşi.
Neden tam gün değil de öğleye kadar çalışmayı prensip yapmaktasınız? Sakınca yoksa öğrenebilir miyim?
Maalesef biz ailecek yıllar evveli “Akdeniz Anemisi” denilen illete tutulduk. Bu bakımdan evde ki iki yavrum da hasta. Onlara bakmam lazım.
Sağlık kurumlarından istifade edemiyor musunuz? Çare aramadınız mı?
19 yaşındaki oğlum iki yıl önce Selçuk Üniversitesi’nden Eğitim Fakültesi’ni kazandı ama yatırılacak nakit bulamadık, giremedi. Sigortasız az bir ücretle çalışıp bize yardımcı olmakta. O da hasta olduğu için çalışamadığı günler ücret alamamakta. Nedense sosyal yardım olarak sağlığımızla da ilgi göremedik. Kendimiz tedavi için Konya ve Akdeniz Üniversite Hastanesi’nde tedavi olmak istedik. Bunun şartları için bankadan para çekmek mecburiyetinde kaldık. Meblağı her yıl artarak 40 milyonu bulan paranın ancak faizine ödeyebilince daha da artmakta. Eşim asgari ücretle özel sektörde çalışıyor ama o da hastalandığı günlerde çalışamayınca aylığı düşüyor.
***
Yazının yayınlandığı gün saat on da telefonum çaldı.
Konya Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetleri Daire Başkanlığı Mehmet Atilla ŞİRİN olarak tanıtan muhterem, yazıdaki konu için yardımcı olmamı istedi.
Ailenin adresini öğrenerek benimle beraber ailenin konuğu oldu ve bilgileri almaya başladı.
Yolda giderken duyarlılığına teşekkür ettiğim Sayın Şirin, hakikaten yardım etme samimiyeti içindeki görünümü ile yapmakta oldukları işlemleri anlattı.
Bilgisayara on beş kadar sorular karşılıkçığı neler yapılması gerekeni ileri bir teknoloji içine almaları ile hiç kimseye ayrıcalık tanımadan kriterlere göre derhal yardım yaptıklarını ve yardımların diğer yönlerini konu etti.
Bunları ayrı bir yazıda işleyerek hakikaten bilgi sahibi olma istemi içinde ilerde sunmak isterim.
Aileden edindiği bilgileri alarak yapabilecekleri yardım için ilgileneceklerini belirten Sayın Şiri’nden ayrıldık.
***
İşte önemli bir duygusallık diyemez miyiz buna.
Onlarda diğerleri gibi vurdumduymaz olabilirlerdi. Kendilerine teşekkürü borç bilirim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
Ama ne yazık ki ilgilenmesi gerekenler hele irdelenmiş bir konu ise cevap vermekten kaçınırlar. Çok nadirdir ilgi gösterebilenler.
Aslında normal olan işlemin nadirlik içinde yapıldığını görünce. Yapılana duygusallık damgasını vurmak daha doğru olabilmekte.
Size bir örnek vereyim.
Malumunuz Konya Hızlı Treni evveliyat sözleri bir tarafa son olarak 2009’da başlayacağına ait sözler verildiği günlerdi.
Ne yazık ki bunun gecikmesine sebebiyet verecek bir bilgi verilmişti. Bu hususta “Milletvekillerimizden cevap beklerim” dediğim ilk yazıma cevap gelmeyince 13.03.2009 günlü “Hızlı Tren uçar gider... Para Konya'dan kaçar gider” yazımla tekrarlamıştım https://www.merhabahaber.com/koseyazisi.php?id=688)
Önemli kısmını sunayım.
"…Hızlı Tren"in ödenek yetersizliği ile yavaşladığını ve vekillerimizin ilgilenmediğini teğet geçmiştim…” derken bendenize verilen bilgi ve düşüncelerimi şöyle aktarıyordum.
“…Okurken dilinizi yutmayın. Kendinize hâkim olun. Benim bile böylesine Konya vurdumduymazlığının vekillerimizde de olacağını düşünememiştim…” derken işin aslını açıklıyordum.
Eskişehirli Bakan, Konya Hızlı Tren yapımı için ayrılan ödeneği... Eskişehir'e çevirivermişşş... Konya Milletvekillerinin isteğine de; "....özelleştirmeyi(!) yaparsanız verilebilir" deyivermiş…”… Peki, bu vekil veya 13 tane vekillerimiz... Bu şantaja sus pus, neme lazımcı olmuşlar demek ki? Netice alınamamış…
Bu vekillerde Konya'yı kalben içlenmiyorlar galiba ki; Başbakan'a gidip "Nasıl olur düzeltin bunu" diyemiyorlar!..
“Bakalım… Cevaplayacaklar mı? Bekliyorum.” diyordum yazım da. Evet, hâlâ bekle babam bekle…
***
Yakın zamanda duyarlılık gösteren göstermeyen oluşumlar olmuştu. Sevindirici bu duyarlılıkları yazmaya çok geç kaldım. Taze olaylar geri bıraktı ama yinede önemini kaybetmiş değil.
Önce bir ilim yuvasının sormadığım ama temennide bulunduğum yazıma bile duyduğu duyarlılığı sunayım.
KTO tarafından Konya’ya dolayısıyla tüm Türkiye’ye ilim saçacak KTO Karatay Üniversitesinin açılışı sonrası yazımda önemli bir konuya değinmiştim. https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/3998/KTC_Karatay_Universitesi.html)
Bu yazımın devamı olan 10.10.2010 günlü “KTO Karatay Üniversitesinin Yörüngesi” başlıklı yazımda da temennilerim olarak
“…Bu yuvayı kurmakla görevli Mütevelli Heyet ve Rektörlük yanında Öğretim üyelerinin içinde bekleyip umduğumuz bir yörüngesi içine gireceği ile belirtilmekte… Dünyada ilim ve bilim yuvası olmasında ilerleme kaydeden Üniversite kurumlarının T.C. bulunanlar da aynı mealde gitmekte iken bu yöne birde maalesef ideoloji yörüngesi ilave ederek nerede ise asıl yörüngeyi bırakıverme temayülünü yeğlediler ve hâlâ bir kısmı devamda direnmekte.
Bu yüzden de yüzümüzün akı ile ön sıralarda görmek istediğimiz ilim yuvalarımız bu yol üzerinde olunca…
Dünya üniversitelerindeki başarı sırasının beş yüzüncüden daha aşağılara inmekteler.
Geçenlerde yapılan yeni ders yılı töreninde bu yönde konuşmalar oldu.
Üniversitenin kurulması ve törenle ilgili yazımda da belirttiğim gibi. Konuşmaların içinde özlediğimiz bir tutum, amaç yörüngesi ifade edildi.” https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/4007/KTO_Karatay_Universitesinin_Yorungesi.html)
***
Bu yazılarımın akabinde E-mail geldi. Bu örnek duyarlılığı gecikerek vermemden dolayı ve özür beyanımla sunmak isterim
“Sayın Ahmet Güldağ Beyefendi, 11 Ekim 2010 Pazartesi
Merhaba Gazetesi'nde yazmış olduğunuz 2 yazınızı da keyifle okudum. Elinize, ağzınıza sağlık.
KTO Karatay Üniversitesi tarihi misyonu ve geleceği ile ilgili çizdiği yörüngede kalacak ve Konya'nın tarihteki eğitim vilayeti özelliğini geri kazanması için tüm gücüyle çalışacaktır.
Tabi bu sizlerin desteği ile olacaktır.
Tekrar teşekkür ederim.
Saygılarımla
Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu
KTO Karatay Üniversitesi Rektörü”
***
Şimdide mutlaka duyarlıktan da öte ilgi beklediğim konuyu sunayım.
13.12.2010 günü “Vilayet, Belediye ve Yardım Vakıflarına İletimim” başlıklı yazımda https://www.merhabahaber.com/yazar/Ahmet_Guldag/4297 Vilayet_Belediye_ve_Yardim_Vakiflarina_Iletimim.html)
Bilhassa İslâm dünyasında insanların birbirlerine yapmayı vazife bildiği açıklaması yaparken öğrendiğim bir durumu anlatarak başlıkta ki yerlerden ilgi beklemiştim.
Ama ne yazık ki bir yer hariç diğer hem de önemli yerlerden ki. Maalesef medyada her zaman yazılı görüntülü yardım yaptıklarını defalarca sunanlardan halen bir ilgi ve duyarlılık göremedim.
Yazımda bir ailenin dramını anlatarak şöyle noktalıyordum.
“…Meslektaşlarının aksine sabahın yedisinde gelen temizlikçi hanımefendi ile yaptığım söyleşi.
Neden tam gün değil de öğleye kadar çalışmayı prensip yapmaktasınız? Sakınca yoksa öğrenebilir miyim?
Maalesef biz ailecek yıllar evveli “Akdeniz Anemisi” denilen illete tutulduk. Bu bakımdan evde ki iki yavrum da hasta. Onlara bakmam lazım.
Sağlık kurumlarından istifade edemiyor musunuz? Çare aramadınız mı?
19 yaşındaki oğlum iki yıl önce Selçuk Üniversitesi’nden Eğitim Fakültesi’ni kazandı ama yatırılacak nakit bulamadık, giremedi. Sigortasız az bir ücretle çalışıp bize yardımcı olmakta. O da hasta olduğu için çalışamadığı günler ücret alamamakta. Nedense sosyal yardım olarak sağlığımızla da ilgi göremedik. Kendimiz tedavi için Konya ve Akdeniz Üniversite Hastanesi’nde tedavi olmak istedik. Bunun şartları için bankadan para çekmek mecburiyetinde kaldık. Meblağı her yıl artarak 40 milyonu bulan paranın ancak faizine ödeyebilince daha da artmakta. Eşim asgari ücretle özel sektörde çalışıyor ama o da hastalandığı günlerde çalışamayınca aylığı düşüyor.
***
Yazının yayınlandığı gün saat on da telefonum çaldı.
Konya Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetleri Daire Başkanlığı Mehmet Atilla ŞİRİN olarak tanıtan muhterem, yazıdaki konu için yardımcı olmamı istedi.
Ailenin adresini öğrenerek benimle beraber ailenin konuğu oldu ve bilgileri almaya başladı.
Yolda giderken duyarlılığına teşekkür ettiğim Sayın Şirin, hakikaten yardım etme samimiyeti içindeki görünümü ile yapmakta oldukları işlemleri anlattı.
Bilgisayara on beş kadar sorular karşılıkçığı neler yapılması gerekeni ileri bir teknoloji içine almaları ile hiç kimseye ayrıcalık tanımadan kriterlere göre derhal yardım yaptıklarını ve yardımların diğer yönlerini konu etti.
Bunları ayrı bir yazıda işleyerek hakikaten bilgi sahibi olma istemi içinde ilerde sunmak isterim.
Aileden edindiği bilgileri alarak yapabilecekleri yardım için ilgileneceklerini belirten Sayın Şiri’nden ayrıldık.
***
İşte önemli bir duygusallık diyemez miyiz buna.
Onlarda diğerleri gibi vurdumduymaz olabilirlerdi. Kendilerine teşekkürü borç bilirim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…