Dünya Okuryazarlık Günü

Süleyman Küçük

UNESCO denilen kuruluşun kendince 1967 tarihinde bir karar alarak her yıl 8 Eylül tarihini “Dünya Okuryazarlık Günü” olarak ilan etmiş olduğu söylenir.

Dünyada ülkelerin okuryazarlık oranı o toplumların ilerleme ve gelişme ölçüsü olarak kabul edildiği için dünya ülkelerinin her biri ayrı ayrı oranlarla ifade edilir.

Türkiye’de rejim değişikliği yapılıp Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda okuryazarlık oranını yüzde onun altında göstererek Osmanlının milleti geri bıraktığı gibi bir propaganda uzun yıllar gündemde tutuldu.

Yanlış hatırlamıyorsam yine bu UNESCO denilen kuruluş okuma yazma oranı açısından yıllardan sonra 2019 yılında Türkiye de okuryazarlık oranının yüzde 88.7 olduğunu açıklamıştı.

Ama ne Unesco ne de Türkiye’de başka bir yetkili okuryazarlık açısından dünyada var olduğu kabul edilen 179 ülke arasında 104. sıradan ileri gidememiş olduğumuzu açıklayamaması oldukça düşündürücüdür.

Çünkü en gerilerde olduğumuz bir durumdan kurtulmak için her geçen yıl alayıvala ile açılan eğitim öğretim yılı başlangıç törenlerinde okuryazarlık geriliği açısından çakılıp kaldığımız yerden daha ileri gitmeme sebeplerinin ortaya konarak çözümlerinin sunulması gerekmez mi?

Galiba bizim yöneticilerin okuryazarlık oranından önce okuryazarlık kavramının ne olduğunu ya da ne olması gerektiğini açıklamaları gerekiyor.

Çünkü bu gün artık dünya milletleri okuryazar olmayı 3 kategori olarak kabul ediyorlar.

Birinci kategorideki okuryazarlar anadillerini sadece dilinin alfabesini çözecek kadar bile bilmeyen kesim oluyor ki bunlar okuryazarların en alt seviyede olanlarıdır.

İkinci kategorideki okuryazarlar ise dillerinin alfabesini bilen ve dilinin harfleri bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde kullanarak ellerine geçen herhangi bir belgeyi okuyarak karşılığını yazabilecek derecede bilgi sahibi olanlardır.

Üçüncü kategorideki okuryazarlar ise öğrendikleri dilin yazısını içinde yaşadıkları topluma yön vermek amacıyla düşünceyi üreten ve yaygınlaştıran bir araç olarak kullanabilen ve kendisine sunulan bilgi ve fikirleri anlayabilme ve değerlendirebilme yeteneğine sahip olanlar olarak ifade edilir.

Kabul etmek biraz zor olsa da bizim içinde yaşadığımız toplumda var olan okuryazar kesime bu üç açıdan bakmak gerektiğini düşünüyoruz.

Çünkü Osmanlının yıkılmasından bu güne geçen yüzyıla yakın bir zamanda ulaştığımızın ifade edildiği okuryazarlık oranına bakınca henüz birinci kategoriden ikinci kategoriye ulaştığımız görülecektir.

İkinci kategoriden üçüncü kategoriye ulaşmamız için ise bir yüzyıl daha geçirmemiz gerektiği gibi bir sonuca varacağız bu hesapla.

Söz buraya gelmişken okuryazarlık açısından en geride olduğumuz dönem olarak ifade edilen Osmanlı Devleti zamanında da var olan bu üç kesime Avam, Nâs ve Havas denildiğini hatırlatmış olalım.

Türkçenin okuryazarlarının arttığı bu dönemde Osmanlı döneminde var olan bu üç kesime karşılık şimdilerde ne olduğunu da düşünmüş olalım.

Ya da bu günkü toplumda okuryazarlığın en ileri gelenlerini oluşturan ve kendilerini toplumun saygın olanları ve ileri gelenleri olarak görenlerin Osmanlının Havas kesimine ulaşıp ulaşamadıklarını da düşünelim.

Çünkü Osmanlı’ya “Devleti Ebed Müddet” sıfatını kazandıran ve yine Osmanlının en uzun ömürlü İslam devleti olma niteliğini sağlayan kesim bu havas kesimi idi.

Bir hatırlatma daha: Günümüzde aydın veya entelektüel sıfatlarını yakıştırdığımız kişileri Osmanlı döneminde münevver diye nitelenen insanlarla karşılaştırsak kim yukarıda olur acaba?

Bir toplumun sadece kendi diliyle yetinip içine kapandığı dönemler geride kaldı ve evrenselleşen ticaret ve kültür nedeniyle başka milletlerle ilişkiye geçme ve onları etkileme ve onlardan etkilenme süreci başladı diyorsanız sıkı durun.

Kitap ve gazete yayını ile başlayıp radyo, televizyon yayınını da aşıp internet ve cep telefonu ile yepyeni bir nitelik kazanan okuryazarlığımızın 21. yüzyıldaki durumuna son zamanlarda hiç baktınız mı? Özellikle yazılı ve görsel ile sosyal medyada Türkçeyi kullanmaya verilen öneme bakarak cevap verebilirsiniz.

FARKINDA MISINIZ?

İlk emri oku olan İslam Dininin kitabı olan Kur'an-ıı Kerim'i hayatı boyunca bir defa olsun baştan sona okuyarak hatmetmemiş olan doğma büyüme Müslümanların bırakın Nâs veya Havas olmasını, okuryazar olduklarını bile düşünmek bile mümkün olmayabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.