Son yıllarda eski Başbakan-yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için bolca, her vesileyle “dünya lideri” sözü duyuyorduk. Tabii ki, Türkiye Başbakanı veya Cumhurbaşkanının bir dünya lideri olmasından ancak gurur duyarız, böyle bir şeye ancak va ancak seviniriz. Gerçekten de öyle olmasını arzu ederiz.
Ancak kazın ayağı öyle mi değil mi geçen hafta kakilimiz önümüze düşünce gördük.
Malum, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bazı devlet başkanları konuşma yaptılar. Salona baktık, Obama konuşurken tüm sıralar dolu idi. Konuşmasının içeriği de bildik Amerikan politikalarından başka bir şey değildi.
Bizim Cumhurbaşkanımız da bir konuşma yaptı. Konuşmanın muhtevası, verdiği mesajlar şapka çıkarılacak şekilde mükemmel ve ayakta alkışlanacak cinstendi. Ama gel gelelim Obama’nın boş lafları için tıka basa dolan, “Müfettiş girmiş sınıf” gibi olan salon alkışa garkolurken, Erdoğan’ın bu güzel konuşması karşısında bırakın alkışı, “Tenefüse çıkmış sınıf” gibi bomboştu.
Tabi bu manzara karşısında o konuşmayı yapan cumhurbaşkanının milletine mensup bir fert olarak ben üzüldüm, bozuldum ve bazı gerçekleri de sorgulama gereği hissettim:
1-Hani bizim liderimiz dünya lideri idi? Böyle idi de niçin kimse takmadı, dinlenme lutfunda, nezaketinde bile bulunmadı dünya liderimizi?
2-Hadi diyelim kefere-i fecere güruhu bir Müslüman lideri dinlemek istemedi, çekti gitti. O adına müslüman ülkeler denen ülkelerin acaib-garaib başkancıkları olsun niye yoktu salonda?
3-Yoksa biz dünya lideri falan değiliz de ancak kendi kendimizi mi aldatıyoruz? Elin oğlu Obama salonu tıkabasa doldurup kovboy edasıyla bize dünya liderinin kim olduğunu anlatıp havasını atarken, biz ise bu dünya liderliği konusunu altı dolu olmayan kuru laflarla bir iç politika malzemesi olarak mı kullanıyoruz?
4-Hele o salon boş olduğu halde son günlerin moda tabiriyle “Algı operasyonu” yaparak boş salonu dolu göstermeye çalışan medya mensuplarının haline ne demeli? Bu algı ile kendi kendimizi kandırarak fayda mı sağlıyoruz zarar mı? Bu bir komedi mi, trajedi mi? Gülelim mi ağlıyalım mı?
Arkadaş, salon boşsa boş. Sen bunu dolu göstererek kimi kandırıyorsun? Boşsa otur, sahtekarlık yapacağına “Niçin boş?” diye kendini sorgula, derdine yan!
5-Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını beğendiğimi, ayakta alkışlanması gerektiğini söyledim. Ancak bu takdir ve tebriğimiz, bazı politikaları tenkid hakkımızı engellemez.
Mesela hem o konuşmada “Dünya 5’ten büyüktür” diye haykırarak doğru bir laf ederken, hem de aynı konuşmanın yapıldığı seyahat sonunda o 5’ten biri ve hatta birincisi olan Amerika’nın peşine düşerek, onun Ortadoğu politikalarına siyasi, askeri, lojistik… her türlü desteği taahhüd etmeyi neyle, nasıl izah edeceğiz?
Açık ve net olarak soralım: Biz 5’in yanında mıyız, 5’ten büyük dediğimiz dünyanın yanında mıyız?
6-Benim bildiğim dünya lideri kendi bölgesindeki sorunu çözmek için dost mu düşman mı olduğu belli olmayan fersah fersah uzaktaki adreslerin ayağına gidip te oralardan medet ummaz. Oturup, gücü yetiyorsa sorun çıkaranları ayağına çağırır ve teker teker kulağından tutarak hizaya getirir. O zaman ben adamı dünya lideri diye alnından öperim!