Güncel olaylar yazı serisi
Dünyanın ortasına bir “kumpas kukla tiyatrosu” kurulmuş. Bütün bir dünya bu tiyatroyu ağzı açık bir şekilde seyrediyor. Bazen hep birlikte gülüyor, bazen hep birlikte ağlıyorlar. Bu kukla tiyatrosunda oynatılan oyun karşısında altı milyar insan hop oturup hop kalkıyor.
Her halde anlamışsınızdır neden bahsettiğimi. Şu meşhur, “Wikileaks (viliks) kumpanyasından” bahsediyorum.
Birden bire ortalığı bir viliks salgını aldı. Açıyorsunuz televizyon kanallarını hemen hemen hepsi bu vikilis’ten bahsediyorlar. Gazeteler büyük manşetler atıyor, vikiliks diye yırtınıyorlar. Aklı başında zannettiğimiz birçok allame (çok şey bilmekten olacak başları da maalesef kel) başını iki tarafa sallayarak “vikiliks de vikiliks…” diye ahkâm kesiyorlar.
Ülkemizin hemen her yerinde bu vikiliks konuşuluyor. Okulda, kahvede, fabrikada, atölye de… Hemen her yerde… Varsa vikiliks, yoksa vikiliks…
“Gördünüz mü, onun şöyle bir gizli konuşması varmış. Bu şurada buna şunları söylemiş…” Daha neler neler…
Bu insanlığın çiğnediği vikiliks sakızı, içerisinde ülkemiz yöneticileri başta olmak üzere, İslam âleminin birçok idarecisini konu edinmektedir. Afganistan’da ki Karzai, Irak’ta ki Talabani, Fransa’da ki Sarkozi, İtalya’da ki Berlüskoni, Türk Cumhuriyetlerinde ki idareciler Haydar Aliyev, Nursultan Nazarbayef daha bilmem kimler, kimler…
Hepsinin meğer ne kadar çok ipliği varmış pazara dökülecek…
INCLUDEPICTURE "http://usspost.com/wp-content/uploads/2010/11/Wikileaks-Website-150x150.jpg" * MERGEFORMATINET
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem ama bu vikiliks belgeleri içerisinde, İsrailli siyasilerin hiç birinin ne adı var ne de sanı…
Çok mu mükemmel insanlar bunlar? Yoksa bu vikiliksciler bu İsrailli adamların yakınları mıdır? Haydi, bir adım daha atalım, bu vikiliksciler sakın İsrailli adamların bizzat kendileri olmasın?
BU DEDİKODUNUN ZAMANLAMASI
Bu vikiliks sakızı ortalığı kaplamadan önce bir düşünelim bakalım, “Biz neler konuşuyor, neler yapıyorduk?” Geldi vikiliks, ortalığı tozu dumana çevirdi ve bizleri konuştuğumuz konulardan ayırarak, kendi ile meşgul etmeye başladı.
Biz, “NATO’nun Türkiye’ye kuracağı Füze kalkanını konuşmuyor mu idik?” Televizyonlarımız, gazetelerimiz, internet, ülkemiz kamuoyu “Füze kalkanına kilitlenmiş” her yerde onu konuşuyorduk.
Hatta birçok il ve ilçede sivil toplum kuruluşları bu “füze kalkanı” için protestolar, boykotlar yapıyor, mitingler ve yürüyüşler tertipliyordu
Birden bir vikiliks geldi ortaya, her şeyi allak, bullak etti. Gitti “füze kalkanı” geldi “vikiliks…” Şimdi artık yeni sakımızı çiğniyoruz, onunla oyalanıp duruyoruz.
Görünüşte füze kalkanı NATO’ya ait tesisler idi. Ama bu kalkanın arkasında ABD’nin bulunduğunu gayet iyi biliyorduk. ABD, kendi adına füze kalkanını kuramayacağını iyi bildiği için (ABD, NATO konseyinde veto hakkı bulanan birkaç ülkeden birisidir) NATO adıyla hareket ediyordu.
Ve şunu da iyi biliyoruz ki ABD’nin yönetimi tamamen Irkçı emperyalistlerin kontrolü altındadır. Onların haberi ve izni olmadan ABD’de bir sineğin bile uçması mümkün değildir.
Yukarıda ki olayların sıralanışından ve ortaya koyduğumuz verilerden hareketle, kolaylıkla söyleyebiliriz ki, “vikiliks sakızı” “Türkiye’ye füze kalkanı” gündemini ortadan kaldırmış ve onun yerini alarak dünya kamuoyunu boş şeylerle uğraştırır hale getirmiştir.
Elbette bu sakız, tamamen boş şeylerdir de diyemeyiz. Ülkemiz ve dünya kamuoyu, füze kalkanı ile “başına gelebilecek felaketi” baştan düşünerek ona karşı tedbir almak için çalışmalar yapacakken, şimdi bu vikiliks sakızını çiğnemekte ve onunla meşgul olmaktadır.
Vikiliks sakızında adları geçen bütün “işbirlikçiler” şimdi kendilerine biraz daha çeki düzen vereceklerdir. “Aman ha… Bizi delikten aşağıya süpürmesinler…” diyecekler “Koltuklarımızı koruyalım. Bu ABD ile yaptığımız işbirliğinde, adamları memnun edelim” diye düşünecekler ve icraatlarına daha çok dikkat edeceklerdir.
Bu vikiliksçiler ve onların arkasında ki güçler; “Biz ne istersek onu yaparız. Bize kimse mani olamaz” zorlamasında şimdi bu imajlarını bir kere daha tazelemiş olacaklardır.
Bütün dünya matbuatının (televizyon, gazete, radyo ve internetin) nasıl da vikiliksçiler nam ve hesabına çalışmakta oldukları açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yoksa bunlar, hayati öneme haiz bir konu olan “Türkiye’ye Füze kalkanı” konusunu bırakıp ta onun gündemini değiştirmeyi amaçlayan bu vikiliks, sakızını çiğner dururlar mıydı?
Dünyanın ortasına bir “kumpas kukla tiyatrosu” kurulmuş. Bütün bir dünya bu tiyatroyu ağzı açık bir şekilde seyrediyor. Bazen hep birlikte gülüyor, bazen hep birlikte ağlıyorlar. Bu kukla tiyatrosunda oynatılan oyun karşısında altı milyar insan hop oturup hop kalkıyor.
Her halde anlamışsınızdır neden bahsettiğimi. Şu meşhur, “Wikileaks (viliks) kumpanyasından” bahsediyorum.
Birden bire ortalığı bir viliks salgını aldı. Açıyorsunuz televizyon kanallarını hemen hemen hepsi bu vikilis’ten bahsediyorlar. Gazeteler büyük manşetler atıyor, vikiliks diye yırtınıyorlar. Aklı başında zannettiğimiz birçok allame (çok şey bilmekten olacak başları da maalesef kel) başını iki tarafa sallayarak “vikiliks de vikiliks…” diye ahkâm kesiyorlar.
Ülkemizin hemen her yerinde bu vikiliks konuşuluyor. Okulda, kahvede, fabrikada, atölye de… Hemen her yerde… Varsa vikiliks, yoksa vikiliks…
“Gördünüz mü, onun şöyle bir gizli konuşması varmış. Bu şurada buna şunları söylemiş…” Daha neler neler…
Bu insanlığın çiğnediği vikiliks sakızı, içerisinde ülkemiz yöneticileri başta olmak üzere, İslam âleminin birçok idarecisini konu edinmektedir. Afganistan’da ki Karzai, Irak’ta ki Talabani, Fransa’da ki Sarkozi, İtalya’da ki Berlüskoni, Türk Cumhuriyetlerinde ki idareciler Haydar Aliyev, Nursultan Nazarbayef daha bilmem kimler, kimler…
Hepsinin meğer ne kadar çok ipliği varmış pazara dökülecek…
INCLUDEPICTURE "http://usspost.com/wp-content/uploads/2010/11/Wikileaks-Website-150x150.jpg" * MERGEFORMATINET
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem ama bu vikiliks belgeleri içerisinde, İsrailli siyasilerin hiç birinin ne adı var ne de sanı…
Çok mu mükemmel insanlar bunlar? Yoksa bu vikiliksciler bu İsrailli adamların yakınları mıdır? Haydi, bir adım daha atalım, bu vikiliksciler sakın İsrailli adamların bizzat kendileri olmasın?
BU DEDİKODUNUN ZAMANLAMASI
Bu vikiliks sakızı ortalığı kaplamadan önce bir düşünelim bakalım, “Biz neler konuşuyor, neler yapıyorduk?” Geldi vikiliks, ortalığı tozu dumana çevirdi ve bizleri konuştuğumuz konulardan ayırarak, kendi ile meşgul etmeye başladı.
Biz, “NATO’nun Türkiye’ye kuracağı Füze kalkanını konuşmuyor mu idik?” Televizyonlarımız, gazetelerimiz, internet, ülkemiz kamuoyu “Füze kalkanına kilitlenmiş” her yerde onu konuşuyorduk.
Hatta birçok il ve ilçede sivil toplum kuruluşları bu “füze kalkanı” için protestolar, boykotlar yapıyor, mitingler ve yürüyüşler tertipliyordu
Birden bir vikiliks geldi ortaya, her şeyi allak, bullak etti. Gitti “füze kalkanı” geldi “vikiliks…” Şimdi artık yeni sakımızı çiğniyoruz, onunla oyalanıp duruyoruz.
Görünüşte füze kalkanı NATO’ya ait tesisler idi. Ama bu kalkanın arkasında ABD’nin bulunduğunu gayet iyi biliyorduk. ABD, kendi adına füze kalkanını kuramayacağını iyi bildiği için (ABD, NATO konseyinde veto hakkı bulanan birkaç ülkeden birisidir) NATO adıyla hareket ediyordu.
Ve şunu da iyi biliyoruz ki ABD’nin yönetimi tamamen Irkçı emperyalistlerin kontrolü altındadır. Onların haberi ve izni olmadan ABD’de bir sineğin bile uçması mümkün değildir.
Yukarıda ki olayların sıralanışından ve ortaya koyduğumuz verilerden hareketle, kolaylıkla söyleyebiliriz ki, “vikiliks sakızı” “Türkiye’ye füze kalkanı” gündemini ortadan kaldırmış ve onun yerini alarak dünya kamuoyunu boş şeylerle uğraştırır hale getirmiştir.
Elbette bu sakız, tamamen boş şeylerdir de diyemeyiz. Ülkemiz ve dünya kamuoyu, füze kalkanı ile “başına gelebilecek felaketi” baştan düşünerek ona karşı tedbir almak için çalışmalar yapacakken, şimdi bu vikiliks sakızını çiğnemekte ve onunla meşgul olmaktadır.
Vikiliks sakızında adları geçen bütün “işbirlikçiler” şimdi kendilerine biraz daha çeki düzen vereceklerdir. “Aman ha… Bizi delikten aşağıya süpürmesinler…” diyecekler “Koltuklarımızı koruyalım. Bu ABD ile yaptığımız işbirliğinde, adamları memnun edelim” diye düşünecekler ve icraatlarına daha çok dikkat edeceklerdir.
Bu vikiliksçiler ve onların arkasında ki güçler; “Biz ne istersek onu yaparız. Bize kimse mani olamaz” zorlamasında şimdi bu imajlarını bir kere daha tazelemiş olacaklardır.
Bütün dünya matbuatının (televizyon, gazete, radyo ve internetin) nasıl da vikiliksçiler nam ve hesabına çalışmakta oldukları açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yoksa bunlar, hayati öneme haiz bir konu olan “Türkiye’ye Füze kalkanı” konusunu bırakıp ta onun gündemini değiştirmeyi amaçlayan bu vikiliks, sakızını çiğner dururlar mıydı?