Öyle ki, yüzlerce yıl yaşayabilecek gibi kendilerine bir plan yapmaktadırlar. Ancak bu insanlar ölümle yüzleşip, ahirette Rabbinin huzuruna çıktıkları vakit, dünyada bir gün yaşamış gibi hissedeceklerdir. İnsan ister 20 yıl yaşasın, ister 90 yıl yaşasın ahirette çok kısa yaşamış olduğunun farkına varacaktır. Bunu rüya örneğiyle açmak istersek; çok uzun süre rüya gördüğünü sanan bir insan, uyandığında aslında rüyasının en fazla birkaç dakikayı geçmediğini bilir. Bu, bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Rabbimiz bir Kuran ayetinde bu durumu şöyle haber vermiştir:
"Dedi ki: 'Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?' Dedi ki: 'Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor. Dedi ki: 'Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz" (Müminun Suresi, 112-114)
Rabbimiz her insan için bir yaşam süresi belirlemiştir. Ve dünyada yapılan her işin bir sonu bulunmaktadır. Örneğin uzun zamana yaydığımız planların dahi bir sonu vardır.
Kimse sorarsak soralım, herkes zamanın çabuk geçtiği konusunda hem fikirdir. Örneğin üniversiteye başlayan her öğrenci muhakkak yıllar nasıl geçip de, mezun olacağını düşünmüştür. Ancak okul bitip de, mezun olunca, yılların nasıl su gibi geçtiğine şaşırmıştır. Bu, her yaptığımız iş için geçerlidir. Öyle ki, kişi evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, hatta torunları olmuş ve yaşlanmıştır.
Her insanın ölümü için geri sayım başlamıştır. Üstelik yaşlı olan dünyamızın sonu da yaklaşmıştır. Bu son belki birkaç yıl sonra, belki birkaç ay sonra, belki de birkaç saat sonradır. Rabbimiz bu gerçekleri Kuran’da haber vermiştir. Buna rağmen akıldan uzak olan insanlar, nefisleri doğrultusunda bir hayat yaşamaktan vazgeçemezler.
İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 1)
İnsanın gerçekleri görebilmesi için samimi davranması çok önemlidir. Bunun için çok çaba harcamasına da gerek yoktur. İnsan bu gerçeği kavradığında, asıl olan ahiret hayatı için çaba vermeye başlayacaktır. Bu gerçeklerle hayata bakışı değişen kişi, kendisini Allah’a iman etmeye zorunlu hissedecektir. Allah’ın hükümlerini büyük şevkle yerine getirecektir. Bencillik, vefasızlık, hoşgörüsüzlüğün yerini sevgi, muhabbet, yardımseverlik, vefa alacaktır.
Kişi bu gerçeklerle birlikte kaderin varlığını, ahiretin gerçek olduğunu da çok net anlayacaktır. Bu gerçekleri diğer insanlara da anlatmak çok önemlidir. Bunu yapan kişi, Allah’ın izniyle konuştuğu insanların da dünyanın en önemli gerçeklerini fark etmesini sağlayacaktır.
İnsanın unutmaması gereken en önemli gerçeklerden biri de, Allah’a şirk koşulmamasıdır. Bunun için dünyadaki acizlikleri anlamak, canlı-cansız aleme Allah’tan ayrı güçler atfetmemek, bütün olayların kaderin dışında gelişmediğini bilmek, ahiretin varlığına kesin olarak inanmak gerekmektedir.
İnsan zamanın ve mekanın sahibinin Allah olduğunu asla unutmamalıdır. Rabbimiz bu makaleyi okuyanların aklından geçenleri ve neler hissettiklerini bilmektedir. Zira bunları Kendi’si yaratmaktadır.
Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır. (Saffat Suresi, 96)